İstanbul Büyükşehir Belediyesi dergisinin derlediğine göre tarihçi Necdet Sakaoğlu'nun kaleme aldığı ve yakın zaman içinde okurlarla buluşacak Atatürk ve İstanbul isimli kitapta Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e ilişkin dikkat çeken ve hiç bilinmeyen detaylara yer verildi. 

ATATÜRK'ÜN DOĞUM TARİHİ 

Atatürk'le ilgili yanlış bilinen bir detay da doğum yılı. Herkesçe 1881 olarak bilinen Atatürk'ün doğum yılını Tarihçi Necdet Sakaoğlu 1880 olarak gösteriyor. 

Yazar Sakaoğlu konuyla ilgili şunları söylüyor: 1934'e kadar Atatürk'ün doğum tarihi her yerde, pulların üzerinde, yazılarında, hayat hikayesinde, yabancı kitaplarda, kaynaklarda 1880'di. Hiçbir yerde 1881 kaydı yoktu. 

1934'de çıkarılan soyadı kanunundan sonra çıkaran kimliğinde Atatürk'ün doğum yılının 1881 yazıldığını aktaran Sakaoğlu, "Kim yazdırdı buna dair bir kaynak yok. Anne adı Zübeyde, baba adı Ali Rıza doğum yeri Selanik gösterildi, doğru. Doğum tarihi de 1881 yazıldı" ifadelerini kullandı. 

1922'de Ankara'da Meclis Başkanı iken Ankara Nüfus İdaresi'nin Atatürk için düzenlediği eski harflerle nüfus cüzdanının aslının halen Şişli'de Atatürk Müzesi'nde sergilendiği ifade eden Sakaoğlu, "Hatırladığıma göre 13 veya 14 Ekim 1922'de düzenlenmiş. Doğum tarihi Hicri 1296 yazılmış.1296 hicri tarihi miladi takvime göre 24 Aralık 1878'de başlamış, 1879'un 14 Aralık günü bitmiş. Şu halde Atatürk 24 Aralık 1878 ile 14 Aralık 1879 arasında bir ayın bir gününde doğmuştu." dedi. 

DOĞUM TARİHİMİ ÖZELLİKLE SÖYLEMEDİM 

Atatürk'ün kendi hayat hikayesi üstünde durulmasını istemediğini ifade eden Sakaoğlu şunları söylüyor: 

"Atatürk doğum günün mutlaka biliyordu. Özellikle üzerinde durmadığını, doğum günü kutlama külfeti olsun istemediğini söyler. Ben 19 Mayıs'ta doğdum dermiş. Yani her sene bir de Atatürk'ün doğum günü takvimlere yazılsın, kutlansın istemezmiş.    

TAPULU EVİ HİÇ OLMADI 

Atatürk'ün tapulu evinin hiç olmadığının da anlatıldığı kitapta şu bilgilere yer veriliyor: 

Hep milletin konuğu oldu. Kendini böyle gördü. İstanbul'da Milletin Sarayı dediği Dolmabahçe'de en sade bölümü seçmişti. ReisiCumhur olarak otelde veya başka bir mekanda kalmazdı. Anakara'da ilk zamanlarda istasyon binasında bir ara Ziraat Mektebi'nde kaldı. Ankaralılar kendisine Çankaya'da Bulgurzadelerin Bağ evini aldı. Çankaya Köşkü de bunun yanına yapıldı. Cumhurreisliği Köşkü resmi konut oldu. Atatürk'ten sonra o köşk genişletildi. Bir tek Ankara'da kurduğu çiftliğin sonuna doğru Söğütözü'ne yakın bir yerde bir kaç metrekarelik bir kulübesi vardı. Kendi evi gibi sever. Evim der başı bunaldıkça yanında bir yaveriyle oraya giderdi. Saltanatla, saraylarla ilgisi olmayan bir adamdı.

Kaynak:gunboyugazetesi.com.tr