Uganda'ya resmi ziyarette bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, Entebbe kentindeki Makarere Üniversitesi'nde düzenlenen törenle, fahri doktora ünvanı tevcih edildi.

Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Uganda'ya ilk defa gerçekleştirdiği ziyaret vesilesiyle, kendisine ve heyetine gösterilen misafirperverlik dolayısıyla, üniversite yönetimine teşekkür etti.

Makarere Üniversitesi'nin dünyanın en iyi üniversiteleri listesinde yer aldığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylesine seçkin bir üniversitenin şahsıma fahri doktora ünvanını layık görmesinden dolayı onur duyduğumu özellikle belirtmek istiyorum. Uganda’ya gerçekleştirdiğim bu ziyaretimde, değerli dostum Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni ve heyetiyle gerek dar kapsamlı gerek heyetler arası görüşmeler yaptım. Ayrıca ilişkilerimizin alt yapısını kuvvetlendirecek önemli anlaşmalar imzaladık. Sayın Museveni'nin ülkesi için yaptığı ve yapmayı planladığı hizmetleri takdirle karşılıyorum. Kendisinin Türkiye ve Türk insanını yakın dostu olduğunu bilmek bizleri mutlu ediyor." diye konuştu.

"UGANDA'NIN DÜNYA BARIŞINA KATKILARINI TAKDİR EDİYORUZ"

Uganda’da onlarca dini inanışın sergilendiği bir arada yaşama kültüründen oldukça etkilendiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:

"Afrika'nın parlayan yıldızı olarak gördüğüm Uganda’nın gelecekte kıtada ve dünyada hak ettiği yeri alacağına inanıyorum. Geçmişte sömürgeciliğe ve bugün de terörizme karşı mücadele yürüten Uganda'nın bölge ve dünya barışına katkılarını takdirle takip ediyoruz. Türkiye olarak dostumuz Uganda ile ilişkilerimizi her alanda geliştirmeye büyük önem veriyoruz. İslam İşbirliği Teşkilatı'nın dönem başkanı olarak İslam dünyasının karşı karşıya olduğu küresel ve bölgesel tehditler karşısında iş birliği içinde olmalıyız. Bu tehditlere karşı güçlü bir duruş sergileme ve müşterek çözümler üretme konusunda karşılıklı irade sahibi olduğumuzu görüyorum. Bu iradeyi siyasi, ekonomik, sosyal, kültürel her alanda somut sonuçlara dönüştürmek için hep birlikte daha fazla gayret göstermeliyiz."

Türkiye-Uganda ilişkilerinin 19. yüzyıla dayandığını anlatan Erdoğan, şunları söyledi:

"O dönemde bugünkü Uganda topraklarında Mehmet Emin adında aynı zamanda seyyah olan bir Osmanlı Paşası görev yapıyordu. Asıl mesleği doktorluk olan Emin Paşa aynı zamanda tabiat alimi olarak yüzlerce hayvan ve bitki türünü keşfetmiş ve bilim dünyasına kıymetli katkılar sunmuştur. Emin Paşa, bu topraklarda 1892 yılında Kongo’da esir ticareti yapan bir aşiret tarafından şehit edilmiştir. Esir ticaretine karşı yürüttüğü mücadele Emin Paşa'yı böyle bir akıbete maruz bırakmıştır. Bu vesileyle Türkiye-Uganda kardeşliğinde önemli rolü olan, bize böyle temiz bir miras bırakan Emin Paşa'yı rahmetle, hürmetle yad ediyorum. 124 yıl sonra Emin Paşa'nın izinden giderek istiklal ve istikbal mücadelesini desteklediğimiz Uganda ile ilişkilerimizi geliştirmek için buradayız."

Türkiye-Uganda ilişkilerinin bir ivme yakaladığını vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Aramızda ticaret hacmini asla şu anda önemsemiyorum. Çünkü bu ticaret hacmi çok çok küçük. Biz bunu ilerleteceğimize inanıyorum. Zira iki ülkenin böyle toplam nüfusuna baktığımız zaman, bu ticaret hacminin çok düşük olduğu ortada. 2010 ve 2011 yıllarında karşılıklı olarak büyükelçiliklerimizi açtık. Bununla da yetinmeyerek bizi birbirimize bağlayan tarihi, gönül köprüsünü sağlamlaştırmak için sivil toplum kuruluşlarımızı, Türk Hava Yollarımızı ve işadamlarımızı Uganda'ya gelmeleri için teşvik ettik."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bugün Sayın Cumhurbaşkanından bir ricada bulundum, dedim ki bize şöyle büyükçe bir alan eğer tahsis ederseniz, o alanda bizler de gerçekten ülkemize yakışan büyükçe bir büyükelçilik binasını yaparız. Aynı şekilde biz de sizlere Türkiye Cumhuriyeti’nin başkenti Ankara'da öyle bir yer tahsisi yapalım, siz de orada Uganda’nın büyükelçilik binasını yapın. Zira göreve başladığım zaman Türkiye’nin Afrika ülkelerinin 12’sinde büyükelçiliği vardı, şu anda 39 büyükelçiliğimiz var." ifadesini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, hedeflerinin 54 ülkenin bulunduğu Afrika kıtasındaki tüm ülkelerde büyükelçilik açmak olduğunu belirtti. 

Konuyla ilgili çalışmaların devam ettiğini dile getiren Erdoğan, "Çünkü halklarımızın kaynaşması şart. Eğer bunu başarabilirsek inanıyorum ki bizler sömürgeci zihniyetlere yer vermez ve paylaşım dünyasında, dayanışma dünyasında 'win-win' esasına dayalı olarak çalışmalarımızı sürdürürüz." diye konuştu. 

Ugandalı vatandaşların da Türkiye ile temaslarını yoğunlaştırmaya başladığına işaret eden Erdoğan, kendisinin de bu seyahatinde 115 iş adamıyla birlikte Uganda'ya geldiğini söyledi. Cumhurbaşkanı Yoweri Museveni ile iş adamlarına hitap edeceklerini ifade eden Erdoğan, "Kendilerine bir heyecan vermek suretiyle müşterek adımlar atmalarını sağlayacağız, üçüncü ülkelerde atabilecekleri adımların planlamasını yapacağız ve böylece çok daha farklı bir şekilde kaynaşalım istiyoruz." ifadelerini kullandı. 
Türkiye'de, üniversitelerde öğrenim gören ve anadili gibi Türkçe konuşan Ugandalı öğrencilerin bulunmasından büyük memnuniyet duyduğunu belirten Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkilerin artarak sürmesini ümit ettiğini bildirdi. 

"AFRİKA'YI KADER ORTAĞI OLARAK GÖREN TÜRKİYE..."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye bir Avrupa ve Asya ülkesi olduğu kadar tarihi bağları nedeniyle aynı zamanda bir Afrika ülkesidir de. Afrika'yı kader ortağı olarak gören Türkiye, son yıllarda kıta ile ilişkilerini zamanın ruhuna uygun şekilde yeni bir anlayışla ele almaya başlamıştır. Burasının her şeyden önce Afrika halklarının mutluluğu, huzuru ve refahı için bir fırsatlar kıtası olduğuna inanıyoruz. 21. yüzyılın odağına Afrika'nın yerleşeceği konusunda herhalde kimsenin şüphesi yoktur." değerlendirmesinde bulundu. 

Dünyanın en büyük ekonomilerinin krizlerle boğuştuğu bir dönemde, Afrika'nın kalkınma ve büyümesinin kesintisiz sürdüğüne işaret eden Erdoğan, son on yılda dünyanın en hızlı büyüyen 10 ekonomisinden altısının bu kıtada bulunduğunu ifade etti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Afrika'nın uyanışını ve adım adım hak ettiği seviyeye yükselmeye başlamasını en az Afrikalı kardeşlerimiz kadar umut ve heyecanla biz de takip ediyoruz." dedi.

"TÜRKİYE-AFRİKA ORTAKLIĞI"

Türkiye'de 2005 yılının "Afrika Yılı" ilan edilmesiyle ivme kazanan Afrika'ya açılım politikasının başarılı meyveler verdiğini dile getiren Erdoğan, "Ticaret hacminden siyasi diyalog mekanizmalarına, eğitim faaliyetlerinden ekonomik yatırımlara kadar birçok alanda ciddi ilerlemeler kaydettik. Afrika ile ilişkilerimizi artık yeni ve ileri bir merhale kat edebilmek için Türkiye-Afrika Ortaklığı şeklinde tanımlıyoruz. diye konuştu. 

Erdoğan, 2009 yılında Türkiye'nin Afrika'da 12 olan büyükelçilik sayısının 39'a çıktığını, Türkiye'de büyükelçilik açan Afrika ülkesi sayısının da 32 olduğunu, Türk Hava Yollarının kıtadaki 32 ülkede, 48 noktaya uçuş gerçekleştirdiğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye yalnızca ekonomik ortaklık için değil, her ihtiyaç duyulduğunda, tereddüt etmeden, Afrikalı kardeşlerinin yardımına koşan bir ülkedir. 4 bin 500 Afrikalı öğrenci hükümetimizin tahsis ettiği Türkiye bursları ile ülkemizde öğrenim görüyor. Eğitim alanında Afrikalı genç kardeşlerimize verdiğimiz bu desteği çok önemli görüyoruz. Nitelikli, iyi eğitim almış insan kaynağının, Afrika ülkelerinin kalkınma hamlelerine ciddi katkısı olacağını düşünüyoruz." şeklinde konuştu. 

Afrikalı gençlere verilen desteği çok önemli gördüğünü, nitelikli, iyi eğitim almış insan kaynağının, Afrika ülkelerinin kalkınma hamlelerine ciddi katkısı olacağını vurguladı.

Türkiye'nin kalkınma ve insani yardım kuruluşları TİKA, Türk Kızılayı ve daha pek çok sivil toplum kuruluşunun, Uganda'da binlerce insani ve kalkınma yardımı projesini başarıyla hayata geçirdiğine işaret eden Erdoğan, söz konusu çalışmaların önümüzdeki dönemde de devam edeceğini bildirdi. 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'ın himayesinde, 25 Mayıs'ta, Afrikalı kadınların ürettikleri el emeği, göz nuru ürünlerinden gelir elde etmelerini amaçlayan Afrika El Sanatları Pazarı ve Kültür Evi projesinin açılışının yapıldığını anımsattı. 

"AFRİKA'NIN SESİ OLMAYA GAYRET EDİYORUZ"

Projede emeği geçenlere teşekkürlerini ileten Erdoğan, "Halklarımız arasındaki ilişkileri geliştirmeye yönelik bu tür çabaları desteklemeyi sürdüreceğiz. Türkiye olarak uluslararası platformlarda Afrika'nın sesi olmaya gayret ediyoruz. G-20 dönem başkanlığını yürüttüğümüz geçen yıl, gelişmekte olan ülkelerle G-20 arasındaki ilişkileri güçlendirmek en temel önceliklerimizden birisi oldu. Bu çabaların odağında hiç şüphesiz Afrika ülkeleri yer alıyor." ifadelerini kullandı. 

Türkiye'nin, ülkelerindeki çatışmalardan kaçarak sınıra gelen 3 milyon sığınmacıya kucak açtığının altını çizen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Bunun 2 milyon 700'bini Suriyeli, 300 bini Iraklı. Biz bunlara dikenli tellerle duvar örmedik. 'Niye Türkiye'ye geliyorsunuz?' demedik. Onlar varil bombalarından kaçıyorlar, o bombalardan kaçan insanlara biz kapılarımızı kapayamazdık. Biz Ege Denizi'nde boğulmayla karşı karşıya olan 100 bini aşkın mülteciyi Sahil Güvenlik botlarımızla denizden kurtardık. Ama birileri de maalesef o botların içerisinde olanları, botlarını ne yazık ki delerek onların boğulmasına fırsat yarattı." 

"Biz veren el olacağız, alan el olmayacağız." diyen Erdoğan, şu anda dünyada az gelişmiş ülkelere destek noktasında birinci sırada Amerika, ikinci sırada Türkiye, üçüncü sırada İngiltere'nin bulunduğunu, fakat milli gelire oranla bakıldığında birinci sırada Türkiye'nin, ikinci sırada Amerika'nın, üçüncü sırada İngiltere'nin yer aldığını, Türkiye'nin bu yoldan yürümeye devam edeceğini bildirdi.

"GEÇİCİ ÜYELERİN HİÇBİR KIYMETİ HARBİYESİ YOK"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz diyoruz ki dünya beşten büyüktür. Hukuk alanında fahri doktora alıyorum ya öyleyse insanlar arası hukukun, ülkeler arası hukukun gereğini Uganda'dan haykırmamız lazım. Dünya beş ülkenin, beş daimi ülkenin iki dudağının arasına mahkum edilemez." dedi. Erdoğan, şunları kaydetti:

"Birinci Dünya Savaşı'nın şartlarında yapılanmış bir tabloyu hala bugün insanlığa dayatamazsınız. İşte Suriye eğer bugün problemini çözemiyorsa daimi üyelerden bir tanesi veya iki tanesi bakıyorsunuz 'Hayır' diyor, olmuyor. 'Efendim geçici üyeler var.' Geçici üyelerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Biz de diyoruz ki şu anda Afrika'dan daimi üyelerin arasında bir tane üye var mı? Yok. 1 milyar 700 milyon Müslümanın olduğu bu dünyada, bir tane halkı Müslüman olan ülke var mı? Yok. Bu nasıl adalet, bu nasıl hukuk? Böyle hukuk olabilir mi?

Şu andaki tablo neyi gösteriyor biliyor musunuz, güçlü olanın haklı olduğu bir dünyada hukuk tecelli etmez. Tam aksine haklı olanın güçlü olduğu bir dünyada hukuk tecelli eder. Bunun arayışı içerisindeyiz. Bunu söylediğimiz için, bunu seslendirdiğimiz için birileri rahatsız oluyorlar. O zaman bizim adımız ne oluyor biliyor musunuz? Diktatör. Niye? Bunları söylüyoruz diye. Biz bunları söylemeye devam edeceğiz. Dünyadaki hangi görsel, yazılı medya gruplarının bize saldırdığını bu konuda çok iyi biliyoruz. Her platformda yaşanan çarpıklıklar konusundaki itirazlarımızı dile getirmeyi, reform taleplerimizi ifade etmeyi sürdüreceğiz."

Erdoğan, sözlerini, tevdi edilen fahri doktora unvanından duyduğu memnuniyeti ifade ederek tamamladı.