MÜSİAD GENEL BAŞKANI ABDURRAHMAN KAAN'IN AÇIKLAMASI ŞÖYLE

Öncelikle dün akşam saatlerinde Suriye Rejim Güçleri tarafından yapılan saldırı sonucu vatan uğruna, bizlerin huzuru ve güvenliği uğruna, devletimizin bekası uğruna şehit düşen askerlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve başsağlığı dileriz.

Ateş düştüğü yeri yakar ve bu ateş bizim yüreğimize düştü. 33 gencecik evladımız Hakka yürüdü. Şehitlik mertebesi ile teslimi emanet oldu. Rabbim rahmet eylesin ve onların yüzü suyu hürmetine bizleri de hissedar eylesin. Mübarek Regaib Kandilinde bize böylesi bir acıyı yaşatanları islah eylesin.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihi boyunca hiçbir zaman başka bir devletin toprak bütünlüğünü bozacak işgal ya da ülke düzenini bozacak bir saldırının içinde yer almamıştır.

Aziz milletimiz tarih boyunca hiçbir zaman böylesi saldırgan emellere kapılmamış, sadece mazlumların hukukunu korumaya ve adalet sağlamaya çalışmıştır.

Nitekim karar alıcılarımız ve Hükümet yetkililerimiz, Suriye’nin toprak bütünlüğünü savunduğunu bulunduğu her ortamda açıkça dile getirmiştir.

Mesele sadece Suriye’nin toprak bütünlüğü değil, aynı zamanda yanı başımızdaki büyük bir tehdite karşı kendi ulusal güvenliğimizi de korumaktır.

Hangi açıdan bakılırsa bakılsın Türkiye’nin Suriye’de yürüttüğü süreç haklı ve insani taleplere dayanmaktadır.

Bizler gerek Soçi gerekse Astana süreçlerinde sorun artırıcı değil çözüm öneren taraf olarak var olduk ve bu süreçlerde Devlet geleneğimizin birleştiricilik ve koruyuculuk ilkeleri ile hareket ettik.

Suriye’deki savaş haline sadece diplomatik ve askeri bir kriz yönetimi olarak bakmadık. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak olaya insani hassasiyetler ile yaklaşan tek ülke olduk ve oradaki insanlık dramını çözmeye gayret ettik.

Mehmetçiğimiz, daima mazlumun yanında, zalimin karşısındadır. Dünyanın iyiliği için cephede, insanlık adına siperdedir. Hakları ellerinden alınanların imdadına koşmak için seferdedir.

Masum sivillere kapılarımızı, yüreklerimizi, soframızı açtık. Çünkü Dünya bir günlük değildir. Dünya hayatı ise sonsuz değildir. Biz, merhameti ve koruyucu olmayı ahiret hayatı için benimsedik.

Bu tercihimiz için zaman zaman zor durumlar yaşadık lakin mazlumu da yarı yolda bırakmamış olmanın gönül rahatlığı ve vicdan ferahı ile var olduk.

İdlib’de varlık gösteren ve bu süre zarfında Rejim’i büyük kayba uğratan kahraman Mehmetçiğimizin, mübarek bir gecede, hain bir saldırıyla karşı karşıya kalması ve 33 evladımızın şehadete yürüdüğü saldırı, Rejim’in, insani ve vicdani hiçbir unsuru tanımadığı bir kez daha açık bir şekilde gün yüzüne çıkarmıştır.

Buna rağmen Rejim güçleri, Münbiç mutabakatı çerçevesinde belirlenen sınırları “teröristlere yönelik operasyon” bahanesiyle ihlal etmektedir.

Türkiye’nin zorlu kış şartlarında evlerini terk etmek zorunda kalan mültecilerin evlerine dönebilmesi ve güvenli koridor açılabilmesi için yaptığı ateşkes ve geri çekilme çağrılarına kulak tıkayan Rejim kuvvetleri ve hamileri, hukuksuz eylemlerine devam etmektedir.

Haklı gerekçelerle bulunduğumuz topraklarda uğradığımız saldırılar, hiçbir uluslararası hukuk ilkesine uymamakta, uluslararası anlaşmalara ters düşmektedir.

Rejimin hukuksuz eylemleri ve Mehmetçiğe yönelik saldırılarına karşı, Şanlı Türk Ordusu’nun gerekeni yapacağından şüphemiz yoktur.

Beraberliğimizi korumak ve her zaman yaptığımız gibi zor zamanda kenetlenmek bize ve kültürümüze yakışan bir hareket olacaktır.

Devletimizin ve milletimizin maddi manevi huzuru ve menfaatleri gözetilerek alınacak her kararda ve gerek masada diplomatik yollarla gerekse sahada askeri önlemlerle atılacak adımlarda, MÜSİAD olarak tüm imkân ve gücümüzle devletimizin ve halkımızın yanında olduğumuzu kesin ve net bir şekilde beyan ederiz".

Milletimizin başı sağ olsun.