Folkart Academy’de Özel Yetenek Sınıfı öğrencileriyle bir araya gelen ünlü yönetmen Ali Özgentürk, öğrencilere tiyatro ve sinemanın yanı sıra oyunculuk ile ilgili yaşanan sorunlar hakkında detaylı bir anlatım gerçekleştirdi.

“FOLKART’I TEBRİK EDİYORUM”

Folkart’ı ortaya koyduğu Folkart Academy ve Folkart Gallery ile diğer sanatsal faaliyetlere verdiği destekten dolayı tebrik eden Ali Özgentürk, “Folkart’ın sanata verdiği destek ile bugün buradasınız. Tiyatroya yönelik, oyunculuk ile ilgili dersler alıyorsunuz. Gerçekten çok güzel bir anlayış ortaya çıkarılmış. Bu noktada özellikle sanat anlayışları için Folkart yönetimini tebrik ediyorum. Çok güzel bir süreç geliştirmişler ve bunu da sürdürüyorlar. Keşke bütün iş dünyası da bu noktada Folkart’ın yaptığı şeyleri yapsa” dedi.

“HİÇ KİMSEYE NASIL OYUNCU OLACAĞINI ANLATAMAM”

Oyunculuğun kişinin içindeki ateşle ilgili olduğunu belirten Özgentürk, sanatta torpilin ya da kayırmanın olmayacağını ve tek belirleyicinin kişinin içindeki ateş olduğuna vurgu yaptı. Hiç kimseye nasıl oyuncu olabileceğini anlatamayacağını söyleyen Özgentürk, şöyle devam etti:

“Ben sadece tiyatro, sinema ve oyunculukla ilgili merak ettiklerinize cevap verebilirim. Nasıl oyuncu olabileceğinizi anlatamam. Zaten günümüzde de oyunculuğun en önemli sorunu oyunculuk yapabilecek alan olmaması. Maalesef alan daraldı. Öncelikle kimsenin sizi bir şey yapamayacağı noktasında anlaşalım. Ancak siz kendinizi yaparsınız. Yapmak? Bir heykeltıraş gibi kendinize bakın ve kendi hamurunuzdan kendinizi yapın. Eğer yapmazsanız size kimse bir şey yapamaz. Bu işte bir ateştir. Eğer o ateş içinizde yoksa maalesef olmaz. Hayatta aşkın ve sanatın torpili olmaz. Bu iki şey asla torpille ya da kayırmakla olmaz. Ancak içinizdeki ateş sizi bir yere götürür. Zaten bu ateş güçlüyse hocaya da gerek kalmadan mücadelenizle kendinizi gösterirsiniz. Kimse kimseye oyunculuğu öğretemez.”

“BİLGİYİ, YETENEK ZANNEDİYORUZ”

Bilgi ile yeteneği karıştırmamak gerektiğini dile getiren Özgentürk, “Her gün yüzlerce yerden bizlere bilgi yağıyor. İşte cep telefonu da bu noktada süreci çok hızlandırdı ve mesafeyi kısalttı. Bu durum ise bazı sorunları doğurdu. Artık bilgiyi, bilmeyi biz yetenek zannediyoruz. Hâlbuki bu araçlar bizi gittikçe narsist hale getiriyor. Artık klişeleşti ama ‘Görünüyorum, öyleyse varım’ anlayışı egemen oldu. İyi ama 6-10 kişi birleşip, ortaya bir şeyler koymaya çalışan yok. Bilgiye ulaşmak kolay ama bunu harmanlayıp yeni bir şeyler ortaya koyan yok! Bu da ciddi bir sorun oluşturuyor” diye konuştu.

“İLK ROLÜM TOM SAWYER’Dİ”

Özgentürk, “Benim zamanımda devlet Anadolu’da tiyatro kurulmasını istedi ve bunlardan biri de Adana’ya kuruldu. Okuldan eve giderken ‘Tom Sawyer’in maceralarına oyuncu aranıyor’ ilanını gördüm ve okula gitmeyi bırakıp, tiyatroya gitmeye başladım. Ve bu süreçte 9 yaşındaydım. Merdivenlerdeki kuyruğun sonunda hayatımda ilk defa tiyatro salonunu gördüm. Sahneye çıktım ve benden istenilen her şeyi yaptım. Ve bana, ‘Sen gitme’ dendi ve Tom Sawyer’i provalarda oynamaya başladım. Süreç böyle başladı ama bu içimdeki ateşle oldu” şeklinde konuştu.

Ünlü yönetmen Ali Özgentürk, Saya Grup Kurumsal İletişim Direktörü Ünal Ersözlü ve Folkart Academy Proje Koordinatörü Volkan Severcan, öğrencilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.  

ALİ ÖZGENTÜRK KİMDİR?

Ali Özgentürk, 1945 yılında Adana‘da doğdu. İstanbul Üniversitesi’nde sosyoloji okudu. Küçük yaşlarda Adana Devlet Tiyatrosu’nda tiyatro çalışmalarına başlayan Ali Özgentürk daha sonra İstanbul’da profesyonel tiyatrolarda oyunculuk yaptı. Türkiye’nin ilk sokak tiyatrosunu 1968 yılında kuran Özgentürk, 1971 yılına kadar tiyatro yöneticisi ve oyuncusu olarak çalıştı.1974 yılında kameramanlık yaparak sinemaya başladı. Ali Özgentürk, ilk olarak 1966’da üniversite gençliğinin eğitim yasasını protesto için İstanbul’dan Ankara’ya yaptığı yürüyüşün belgeseli olan “Ankara Yürüyüşü”nü çekti. Bu ilk çalışmayı, 1972’de çektiği ve Polonya Krakow Festivali kısa film ödülünü alan “Ferhat” ile 1974’de çektiği ve Moskova Festivali büyük ödülünü alan “Yasak” izledi. 1977’de Atıf Yılmaz‘ın çektiği, “Selvi Boylum Al Yazmalım”ın senaryosunu yazdı. Ali Özgentürk, Zeki Ökten, Atıf Yılmaz ve Yılmaz Güney‘e asistanlık yaptı. 1979 yılında yönetmen olarak çektiği ilk uzun metrajlı filmi “Hazal” ile adını duyurarak birçok ödül kazandı. Daha sonra çektiği ” At ” ( 1981 ), ” Bekçi ” ( 1986 ), ” Su Da Yanar ” ( 1987 ), ” Çıplak ” ( 1992 ), ” Mektup ” ( 1997 ) adlı filmleriyle de ulusal ve uluslararası alanda başarılara imza attı. Özellikle ” At “, Tokyo’ da aldığı büyük ödüllerle ses getirdi.