Taranoğlu'nun açıklaması şöyle:

"Düşük nem, yüksek ısı ve şiddetli rüzgar üçü bir araya gelince kıyamet kopar. Ertesi güne kalan yangın 12 saat öne geçer. Artık iş çok zordur. Hele hele son yangınlar gibi onlarca yangın ve beş vilayette toplamı yüzlerce yangın hepsine güç ayırmak demektir ki yangın karşısında eliniz zayıflar. Bütün buna rağmen mücadeleyi takdir etmek gerekir. Onlarca iki yıl geçirmiş bir kişi olarak işçisinden, işletme müdürü ve bölge şeflerinin nasıl canhıraş çalıştıklarını bilirim.
Ancak yangının bir hafta sonra köyleri yakması konusunun doğru araştırılması gerekir. Bu yıl yangınlar göstermiştir ki, bu durum iklim degişikliğinin bir sonucu olup sene ye de bu şartları göreceğiz.
Mücadele 12 saat olup yangının da gece devam ettiğini düşünürsek, mücadeleyi 24 saate çıkarmamız lazım. Bunun için gece uçuşa müsait helikopter konusunu etüd etmeliyiz. Uçak konusuna görevim esnasında da sıcak bakmadım, bu gün de bu konu iyi araştırılmalıdır. Kamuoyu baskısı bize yanlış yaptırabilir. Türkiye şartlarını ve coğrafyayı dikkate alarak çözüm bulmalıyız. Meslektaşlarımın emeğine ve alın terine saygı duyuyorum."

Ersin Taranoğlu, geçtiğimiz günlerde bir gazeteye verdiği röportajda ise şu açıklamaları yapmıştı:

*Marmaris bitti… Marmaris’in Marmaris denecek tarafı filan kalmadı.

*Yangınların en büyük nedeni, küresel ısınma.Dünyada yangına hassas bölgelerin tümü tehlike altında.

*”Üçlü şeytan”, işbaşında. Rüzgâr, ısı ve nem… Bu üç unsur bir araya gelince orman yangınlarıyla mücadele zorlaşır.

*Sağa sola bilinçsizce atılan cam parçaları mercek görevini görüyor, yangına neden oluyor. Sadece cam parçaları değil, su damlası bile ışığı belirli bir noktaya yansıtıyor, yangın çıkartıyor.

*Yangının bir ucu Bodrum, diğer ucu Osmaniye’de… Böylesine geniş bir alanda onlarca yangın… Bu kadar geniş alanda, bir anda böylesine fazla yangın çıkabileceği öngörülemez. Hiçbir ülkenin böyle bir öngörüde bulunup hazırlık yapabildiğini sanmıyorum. Yani bu yangınlarda “öngörülemez” bir durum var.

*Uçak konusu üzerinde bence fazla duruluyor. Uçak çözüm değil. Uçak, işin medyatik tarafı. Şöyleymiş de böyleymiş de… Kimsenin hakkını yememek lazım. Burada olağanüstü bir durum var. Bu yangınları öngörmek mümkün değil. Kaldı ki, uçak, Akdeniz coğrafyasındaki arazi şartlarında yangın söndürmede çok zorlanır. Vadilere nasıl girip çıkacak? 

*En uygunu, helikopterdir. Ama bir anda 70-80 yerde yangın çıkarsa, helikopter hangi birine yetişecek?

*Bu yangınlarla ilgili elbette sorgulanacak şeyler de var. Haydi ormanlar yandı da ormanlarla birlikte köyler neden yandı? Yanan evlere, yanan köylere neden müdahale edilemedi? Hep havadan müdahalenin yetersizliği eleştiriliyor, ama neden karadan zamanında müdahale edilmediği üzerinde kimse durmuyor.

* Turizm bölgelerinde kentler büyüdü, her tarafa pıtrak gibi tesisler yapıldı, ama bu gelişmeye paralel “yangın önlemleri” alınmadı. Hiç kimse yangın çıkarsa ne yaparız diye düşünmedi. Sonunda yangın çıktı, herkes işin ciddiyetini yeni anlıyor.

*Yangına müdahale için Azerbaycan askeri geldi, ama biz kendi askerimizi göremedik. Oysa olağanüstü durumlarda askerimiz daima görev başında olmalıydı. Ülkeyi yönetenlerin esas açıklaması gereken konu bu.

ERSİN TARANOĞLU KİMDİR?

1953 yılında dünyaya gelen Ersin Taranoğlu, bir dönem Orman Bakanlığı görevlerinde bulundu. İşte Ersin Taranoğlu hakkında merak edilenler.

Ersin Taranoğlu, 1953 yılında Konya’da dünyaya geldi. Babasının adı Zühtü, annesinin adı Naile olan Taranoğlu, Sakarya Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisi İnşaat Mühendisliği Bölümünü okudu.

İyi derecede İngilizce bilen ve zamanında serbest ticaretle uğraşan Ersin Taranoğlu, 29.11.1987, 20.10.1991, 24.12.1995 ve 18.04.1999 genel seçimlerinde ANAP’tan XVIII., XIX., XX. ve XXI. Dönem Sakarya Milletvekili seçilerek TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı.

Ordu Gülyalı'dan Sakarya'ya yerleşen bir ailenin ferdi olan Taranoğlu, Devlet Bakanlığı ve Orman Bakanlığı görevlerinde bulundu.