Partisinin Meclis grup toplantısında konuşan AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TÜSİAD'ın çağrılarına tepki gösterdi. Erdoğan, "Eğer TÜSİAD bu gidişiyle devam ederse bu iktidarın kapısını hiç çalmasın. CHP size ne diyorsa o ağızla konuşuyorsunuz. Bu kapı yerli ve milli duruş sergileyenlere açıktır, yerli ve milli duruş sergilemeyene kapalıdır" ifadelerini kullandı.

Erdoğan, TÜSİAD başkanına yönelik olarak da, "İsveç, Finlandiya net adımlar atana kadar duruşumuzu değiştiremeyiz TÜSİAD'ın başına gelen beyefendi sen bize ders veremezsin" diye konuştu.

TÜSİAD: Hızla rasyonel politikalara dönülmeli

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi toplantısında izlenen ekonomi politikaları ve Türkiye'nin artamaya devam eden ülke risk primine dikkat çekildi. TÜSİAD YİK Başkanı Tuncay Özilhan, dünyadaki gelişmeler ve içeride uygulanan iktisadi politikalarla birlikte ülke risk priminin yükseldiğini vurgulayarak, "Piyasanın işleyişine yapılan müdahaleler ekonomiyi daha da bozar. Ekonomiyi istikrarlı ve sürdürülebilir bir raya oturtabilmek için uzmanların, teknisyenlerin ve akademisyenlerin de görüşlerine kulak vermek gerek. Yatırımlar sadece düşük faiz politikasıyla sağlanmaz" ifadelerine yer verdi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan da, rekabetçi kur ve cari fazla politikalarının günün koşullarına uygun olmadığını ve istenen sonucu vermediğini kaydetti ve "Enflasyonla mücadelede tüm dünya faiz artırırken, biz tersi bir politika izliyoruz. Artan risk seviyesi sürdürülemez, geleneksel politikalara dönmeliyiz" diye konuştu.

TÜSİAD Başkanı Orhan, konuşmasında dış ilişkilere de değinerek şunları söyledi: Türkiye Batı sistemi içinde önemli roller oynayacak, oynaması kendisinden beklenen bir ülke. Terörden çok çekmiş, acılar yaşamış bir toplumun hassasiyetlerine dost ve müttefik ülkelerin daha fazla dikkat etmesini istemek elbette Türkiye’nin hakkıdır. Ancak en haklı olduğumuz konularda bile çıkarlarımızı korurken tercih edeceğimiz yöntem amaca varmamızı kolaylaştıracak şekilde formüle edilmelidir. Bu bağlamda İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelikleri konusunda Türkiye’nin dile getirdiği sıkıntıların ve taleplerin müzakere yoluyla, karşılıklı anlayışı geliştirerek ve ittifak ruhuna uygun şekilde çözülebileceğini ümit ediyoruz. AB ile ilişkilerimizin hayli sorunlu olduğu herkesin malumu. Bu ilişkileri sığınmacı mutabakatına indirgemekten tarafların vazgeçme zamanı gelmiş de geçmektedir. Konuları tek tek pazarlığa açan yaklaşımın sona ermesi, ilişkilerin karşılıklı güvensizlikten arındırılarak canlandırılması, tedarik zincirleri yeniden tanımlanır ve sermaye kendisine yeni adresler ararken, büyük önem taşıyacaktır."