Su sadece insanoğlu için değil hayvan ve bitkilerle beraber tüm canlıların ortak noktasıdır. %60 ila 80 oranında insan vücudunda su bulunduğu göz önüne alındığında hayatta kalabilmek adına suyun ne kadar önemi olduğunu kavrayabiliriz. Birçok organizma haftalar veya aylar boyunca açlığa dayanabilir ancak su olmadan uzun bir süre yaşayabileni görülmemiştir.

Orta kısımda hücre zarı diye tabir edilen bir tabaka olduğu zaman yoğunluğu bulunan çözeltiler bu gibi ortamlara akma eğilimi içerisine girer. Bu yaşanan ortamdaki yoğunluk dengesi de 'Ozmoz' olarak adlandırılır.

Balıkların en önemli su kaynaklarından biri de solungaçları ve derilerinde yaşanan bu ozmoz sürecinden geçer. Ozmoz süreci diye tabir edilen bu yoğunluk dengesi tatlı su balıklarında ve tuzlu su balıklarında farklılık göstermektedir.

TUZLU SU BALIKLARI SU İÇER Mİ?

Tatlı su balıklarının kanları ve vücut sıvıları içerisinde bulundukları suya kıyasla daha tuzludur. Bu sebeple balıklar yüzerken, derileri ve solungaçları aracılığıyla suyu vücutlarına absorbe etmek durumunda kalırlar. Ozmoz, tuzlu su balıklarında tam tersi şeklindedir. Bu nedenle tuzlu su balıklarının yeterince su alabilmek için aktif olarak su içmeleri gerekebilir.

Tatlı su balıkları ağızlarından giren suyu hemen solungaçlarından dışarı atarken tuzlu su balıkları da ağızlarına aldıkları suyu sindirim kanallarına doğru yönlendirirler. Bu nedenle söz konusu tuzlu su balıkları olduğunda 'Balıklar su içer' diyebilmek mümkündür.

Tıpkı insanlarda olduğu gibi balıkların da vücutlarında bir miktar tuz olması gerekmektedir. Eğer suyun ağızdan ve solungaçlardan giriş çıkış süreci gelişigüzel bir şekilde olsaydı tuzlu su balıkları su kaybı nedeniyle küçük kalır, tuzlu su balıkları da vücutlarında çok fazla su birikeceğinden patlardı.

Balıkların büzülmesini ya da patlamasını önleyen nedense solungaçlarında bulunan özel hücrelerden kaynaklanmaktadır. Bu hücreler balıkların kanına ekstra tuz pompalar veya kandaki tuzu süzüp dışarı atmaya yardımcı olurlar.