Enver Bey, insan sevgisi çok cömert bir insandı. “Her Allah'ın kulu özünde mutlaka iyidir. Ben onun daha iyi olması için ne yapabilirim” prensibi üzerine kurulmuş bir hayatı vardı.

Enver Bey, bize çok kıymetli miraslar bıraktı. Her şeyden önemlisi çok kıymetli bir isim ve kolay ele geçmeyecek bir terbiye bıraktı.

Enver Bey, yeri doldurulamayacak bir insandı. Bıraktıklarını sonraki nesillere aktarmaya çalışıyoruz.
Enver Bey, gazetecilik hayatı boyunca hep “devletten yana” olmuştur. Bu ülke için doğru olan ne ise onun yanında durmuştur.

Enver Bey, üniversitede hoca iken arkadaşlarının merdiven başında vurulup öldürülmesine şahit olduğu için, bir gün önce derse giren öğrencilerin ertesi gün okula gelemediğini gördüğü için, bir şeyleri değiştirmek adına gazete çıkarmaya karar vermiştir.

Enver Bey komünizmin ve terörizmin yayıldığı o günlerde “Huzur veren gazete” sloganını neden seçti? Çünkü huzurun kaynağı inançtır. İnanç boşluğu ise her kötülüğün başıydı.

Enver Ağabey, yoğun gazete günlerinde eve gelemediği için ben gazeteye gelmeye başladım! Ortaokulda iken, okul biter bitmez soluğu gazetede alırdım. Yazı İşlerinin havasını koklamak tarifi imkânsız bir hazdı. Hem de babamla birlikte çalışma imkânına da kavuşuyordum. Çok sıkıntılı günleri de çok özel anları da beraber yaşadık.

Enver Bey, yeri doldurulamayacak bir insan. Biz onun öğrettiklerini, yetiştirdiklerini yeni nesillere aktaracağız. İhlas'ın önü açık, geleceği parlak… Mirasın kıymetini biliyoruz diye düşünüyorum.

Enver Bey, bazen elini açar, “Ya Rabbi, ben Mücahid'den razıyım, sen de razı ol” diye dua ederdi. İşte bu dua benim en büyük madalyam olarak sürekli göğsümde asılı durur.