Dünyadaki tüm canlıların yaşam evresi vardır; doğma, büyüme, yaşlanma, ölüm gibi.  tüm canlılardan farklı bir konuma sahip olan insanlarda yaşamları süresince mutlaka bir şeyler (iş, eğitim, eğlence vb.) yapmaktadırlar. Önemli olan bir şeyler yapmak mı yoksa en iyi şekilde yapmak mı? İşte bu nokta en can alıcı ve gözden kaçan bir noktadır. Herkes çalışıyor, çabalıyor bir şeyler yapıyor ama ne derece gerekeni yapıyor?
Son yıllarda özellikle dünyanın değişmesi, yeni dünya düzeninin tesis edilmeye çalışılması, küreselleşmenin ve teknolojik gelişmenin getirdiği avantaj ve dezavantajlar gibi çeşitli nedenlerden dolayı insanlarda çok ciddi bir değişim meydana gelmeye başladı. Oldukça sanal bir dünyada yaşayan yeni nesil ile eski nesillerin yetiştirildiği özü sözü bir orta yaş üstü kesimle yaşanan kuşak çatışmaları gibi nedenlerle ortaya çıkan sorunlu bir gelecekle karşı karşıyayız.

TOPLUMLARI AYAKTA TUTAN EN TEMEL GİZLİ ENERJİ
Aslına bakarsak hayatın her aşamasında "görev bilinci" vardır ve olmalı da. Bir anne-baba çocuk yetiştirirken görevini iyi yapmaz ise sorunlu bir geleceğe bir tuğla da o anne-baba koymuş olur. Aynı şekilde usta çırağını yetiştirirken teraziyi doğru tartmasını değil de dirhemlerin gramını azaltmayı öğretirse toplumun temeline dinamit yerleştirmiş olur. Toplumları ayakta tutan en temel gizli bir enerjidir görev bilinci. Herkes ama herkes nerede, hangi işi, ne için yaptığına bakmaksızın görevini en iyi yapabilmenin yollarını aramalı ve gereğini yapmalıdır.
Bir ülkede asıl olan toplumdur, birey daha sonra gelir. Yani toplumun çıkarları bireyin çıkarlarından her zaman daha öndedir. Ne zaman birey çıkarları toplum çıkarlarının önüne geçerse o toplumun istikbalinden şüphe duyulmalıdır. Şüphenin mevcut olduğu bir yer ise ideal bir yaşam alanı değildir. En basit hali ile evde bile eşler arasında herhangi bir şüphe varsa o ev gerçek bir aile olamaz. 
Toplumda görev bilinci tepeden tırnağa herkesi ilgilendiren bir süreçtir. Örneğin yolda yürüyen bir kişinin yoldaki taşı alıp kenara atması o yolda meydana gelebilecek kazaları engellemesinden dolayı topluma yapılan en büyük hizmetlerden biridir. Kişi bu bilince göre hareket edip o taşı alıp kenara koyarsa görev bilinci gelişmiş olur. Aksi takdirde her gün geçip gittiği yoldaki taşı bırakın kenara koymayı, "bananecilik"ten dolayı o taşı hiç görmeyebilir de. 
Benzer şekilde okuldaki dersini boşa geçiren öğretmen bir ülkenin geleceği çalmış demektir. Hiçbir kimse sadece kendi rahatı için bir toplumu geleceğinden mahrum bırakamaz. Bir öğrenci okulu sadece metcezir gibi görmemeli, her dersin önemini kavrayarak öğrendiği bilgilerin kendisine yük olmadığını, o bilgilerin karanlık yarınları aydınlattığı bilincine varmalıdır.

GÖREV BİLİNCİ NEDEN ÖNEMLİ?
Herkes yaptığı işi tüm topluma hizmet ettiği düşüncesiyle görevini ifa ederse görev bilinci daha önemli hale gelmiş olur. Ancak kendisine bir iş yükü olarak düşünüp de görevini aksatmaya başlar ise işte o zaman toplumun tamamından bir şeyler çalmaya başlamış olur. Nasıl bir doktor, memur, öğrenci,  sanayideki usta görevini iyi yapmayıp ister zamandan ister malzemeden kısıtlıyorsa bana göre simit, altın vb. çalandan hiçbir farkı yoktur. Onlar da bir ülkenin, bir toplumun geleceğini çalmış demektir. Sokakları temizleyen kişinin görev bilinci ile bir ülkenin en tepesinde görev yapan kişi arasında hiçbir farklılık yoktur. Her ikisi de 76 milyon insana hizmet etmeye çalışır. Ancak sadece görev tanımları farklıdır. Yoksa işin özünde her ikisi de farklı işleri yapsa her ikisi bir ülkenin geleceğine ışık tutmaktadırlar. 
Her zaman, her yerde toplumun menfaatlerini göz önünde bulundurmak zihniyetiyle donatılmış görev bilincine hakim, görevini hiçbir şekilde aksatmayan, attığı her adımda 76 milyonu düşünen bireyler olabilmemiz ümidiyle...