İSTANBUL (AA) - Taşıt Araçları Tedarik Sanayicileri Derneği (TAYSAD) Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam, "Türkiye otomotiv endüstrisi artık sadece araç veya parça ihraç etmiyor, belli bir süredir artık mühendislik hizmeti de ihraç eder duruma geldi." dedi.

Uluslararası Otomotiv Mühendisliği Konferansı (IAEC), Otomotiv Endüstrisi İhracatçıları Birliği (OİB), Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), Otomotiv Teknoloji Platformu (OTEP), TAYSAD tarafından Amerikan Otomotiv Mühendisleri Birliği (Amerikan Society of Automotive Engineers- SAE International) iş birliğiyle dijital ortamda gerçekleştirildi.

"Otomotivde Ezber Bozan Dönüşüm" ana temasıyla düzenlenen konferans kapsamındaki bir panelde, Avrupa Mühendislik Eğitimi Topluluğu Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Şirin Tekinay'ın moderatörlüğünde, OİB Yönetim Kurulu Başkanı Baran Çelik, OSD Yönetim Kurulu Başkanı Haydar Yenigün, TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Albert Saydam ve SAE International Üst Yöneticisi (CEO) Dr. David L. Schutt, otomotiv sektöründeki dönüşümleri ele aldı.

TAYSAD Yönetim Kurulu Başkanı Saydam, Türkiye otomotiv endüstrisinin artık sadece araç veya parça ihraç etmediğini, belli bir süredir artık mühendislik hizmeti de ihraç eder duruma geldiğini dile getirdi.

Bunun da oldukça önemli olduğuna dikkati çeken Saydam, "Yani otomotiv mühendisliğiyle yaratmış olduğumuz mühendislik hizmetlerini artık ihraç eder durumdayız. Bir ikinci konuda şu anda yurt dışına ciddi anlamda iş gücü de ihraç ediyoruz. Otomotivde şu anda küresel olarak ana sanayide ve tedarik sanayinde kilit rollerde Türk yöneticiler var. Türkiye'de edinmiş oldukları tecrübeleri yurt dışında kilit rollerde bu tecrübelerden yararlanıyorlar. " diye konuştu.

Albert Saydam, dijitalleşme dönüşümünün tamamlanamadığını ancak geri dönüşü olmayacak şekilde başladığını sözlerine ekledi.


- "Ar-Ge teşviklerinde son on yılda çok ciddi artış var"


OSD Başkanı Yenigün de Türkiye'nin otomotiv alanında da hizmet ihracatı gerçekleştirdiğini ve bunun çok değerli olduğunu dile getirdi.

Devletin verdiği Ar-Ge teşviklerinde son on yılda çok ciddi bir artış yaşandığına dikkati çeken Yenigün, "Eskiden, yani önceki dönemlerde ben hatırlıyorum tedarik sanayinde örneğin, firmaların Ar-Ge yetenekleri yoktu. Ar-Ge departmanları yoktu. Bizim gibi OEM’ler ana firmalar ortak çalışmalar yapardık. İşin Ar-Ge kısmını biz yapar, üretim kısmını tedarikçilere bırakırdık. Ama şimdi ben gururla seyrediyorum gerçekten Ar-Ge'si olmayan tedarikçimiz yok. Çok değerli bir şey." dedi.

Özellikle otomotiv sektöründe Ar-Ge’nin öne çıktığını belirten Yenigün, bugün Ar-Ge bölümlerinde yaş ortalamalarının 20 ila 32 arasında değiştiğini ve bunun da çok değerli bir kazanım olduğunu vurguladı.


- "Dijital dönüşüm süreci sürekli devam eden bir süreç"


Bu genç nüfus için onları motive edecek iş ortamlarının oluşturulmasının önemine değinen Yenigün, şunları kaydetti:

"Artık gerçekten tamamen katma değer üretmeye yönelik uygulamalar peşindeyiz şirketler olarak ve burada da en değerli şeyi ben tabii ki insan gücü olarak görüyorum. Yani makineyi alırsanız, prosedürü kurarsınız, her şeyi yaparsınız eğer insanınız varsa. Dolayısıyla en büyük yatırımın bu ihracat sürekliliği için insan olduğunu, onun içinde de özellikle önümüzdeki 5 ila 10 yılın mühendis ve teknisyenlerine yatırım yapmamız gerektiğine inanıyorum ki Türkiye bu momentumu otomotivde yakaladı, çok uzun yıllardır lider. Bunun sürekliliğini sağlamak, bu konferansın konusu olan bu büyük değişim döneminde çok değerli."

Dijital dönüşüm konusuna sektörün ayak uydurduğunu ve bu dönüşümün sürekli devam eden bir süreç olduğunu belirten Yenigün, "Ben bunun asla bitmeyeceğine inanıyorum. Bu bir yolculuk esasında. Yani bu işe girdikten sonra artık teknolojinin sizi getirdiği yerde o dönemin, o zamanın gerekliliklerinin yapılmasının zorunlu olduğu bir süreç bu." değerlendirmesinde bulundu.


- "Ortaya çıkacak yeni komponentlerin yerli iş gücüyle ve yerli mühendisle üretilmesi önemli"


OİB Yönetim Kurulu Başkanı Çelik ise Türkiye otomotiv ihracatının genel olarak Avrupa Birliğine bağlı olmasının çevre hassasiyeti konusunda bazı beklentileri de beraberinde getirdiğini dile getirdi.

Avrupa’nın, çevre hassasiyeti konusunda dünyada en yüksek hassasiyete sahip bölgelerden biri olduğuna dikkati çeken Çelik, "Yeşil mutabakat imzalandı. Türkiye de bu sürecin bir parçası. Bu çerçevede panelimizin de zaten başlığı olan ezber bozan dönüşümü damarlarımıza kadar hissedeceğimiz bir sürecin içindeyiz.. Bu süreç çok zor olacak ama endüstri bundan önce birçok zorluğu aştı. Hem girişimcisiyle hem yetişmiş insan kaynağıyla, rekabetçiliğiyle aşacak diye düşünüyoruz." dedi.

Baran Çelik, Türkiye'nin otomotiv endüstrisindeki ihracatındaki başarısının altında yatan en önemli unsurlardan bir tanesinin yüksek yerlilik oranı olduğunu belirterek, "Gelecekte taşıdığımız en büyük risk; burada ortadan kaybolacak otomotiv içinde kullanılan komponentlerin yerine gelecek yeni komponentlerin yerli iş gücüyle ve yerli mühendisle üretilmesi ki bunun sonucunda rekabetçiliğim oluşması. Aksi takdirde ithal edilerek oluşturulacak otomotiv endüstrisi uzun vadede rekabetçiliğini koruyamayacak ve ihracatta da bu geçtiğimiz 14 yıldaki rekabetçilik sonucu ortaya çıkan liderliği elinden kaybedecek. Bu yeşil mutabakat sonucu ortaya çıkan çevreci ürünler ve bununla paralel dönüşüm bizi böyle bir riskle karşı karşıya bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu.


- "Her şey dijitale kaymaya başladı"


SAE International CEO'su Dr. Schutt da salgının bir anda her şeyi değiştirdiğini, bu dönüşün hızını artırdığını dile getirdi.

Schutt, "Salgının dijital dönüşüme etkisiyle her şey dijitale kaymaya başladı. Sanal çalışmayı öğrendik. Kuruluşlar, iş yerleri buna uyum sağlıyor. Ayrıca yeni problemler ortaya çıktı tüm dünyada sorunlar da ortaya çıktı. Eskiden yaptıklarımızı farklı yapmaya başladık. Sıfır salınım hedefleri var örneğin artık yeni bir odağımız var bunun için de yeni diyaloglar kurduk dünya çapında."ifadelerini kullandı.

Konferansa gençlerin önemine değinilmesinin de önemli olduğunu belirten Schutt, şunları kaydetti:

"Konferansta gençlikten bahsedildi, onların da bu diyaloğa dahil olmasını çok önemsiyoruz. Bizde geliştirdiğimiz standartlar, yol haritalarında bunları dikkate aldık. Çok farklı kişilerden özellikle de gençlerden girdi aldık yorumlar aldık. Onlar çok acil ihtiyaçları farklı görebiliyorlar farklı tespitleri olabiliyor ve mutlaka dikkate alınmaları gerektiğini düşünüyorum."