Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, 28 Şubat sürecine ilişkin, “Bin yıl sürecek denen darbe düzeni, çok şükür ki millet iradesine çarptı. Millete ayar vermek isteyenlere gerçek ayarı millet verdi" dedi.

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu, Ankara başta olmak üzere 81 ilde “28 Şubat: Mağdurlar Görülmeli Haklar Ödenmeli” başlıklı basın açıklaması gerçekleştirdi. 28 Şubat dönemindeki mağduriyetlere değinen Memur-Sen Kadınlar Komisyonu Başkanı Sıdıka Aydın, “Milletin içinden çıkan inançlı kadroların iktidara gelmesini hazmedemeyenlerin şuursuz intikam hırsıyla 6 milyon kişi, hukuksuz fişlemelerle sakıncalı ilan edildi. Binlercesi haksız soruşturma ve kovuşturmalarla mahkum edildi. Öğrenciler okullarından, kamu görevlileri memuriyetten, işçiler işlerinden ihraç edildi. Şirketler, yeşil sermaye kumpasıyla ekmeklerinden edildi. Sivil toplum kuruluşları kapatıldı, yöneticileri hapse atıldı. Ancak asıl tahribat değerler üzerinde gerçekleştirilmiş, milletimizin bin yıllık medeniyet değerlerinden koparılması ve nesillerin köklerinden habersiz yetiştirilmesi için düşmanca tutum takınılmış ve hak, hukuk, adalet gibi kavramların ayaklar altına alındığı uygulamalara imza atılmıştır” ifadelerini kullandı.

“Millete ayar vermek isteyenlere gerçek ayarı millet verdi”

Yaşanan 28 Şubat darbe sürecinin sorumlularının gereken cezayı aldıklarını ifade eden Aydın, “Bin yıl sürecek denen darbe düzeni, çok şükür ki millet iradesine çarptı. Millete ayar vermek isteyenlere gerçek ayarı millet verdi. Çok değil, 7 yıl içinde darbecilere hadlerini bildirdi. Türkiye’de bir ilk olarak darbecilere ve vesayetçilere yargı eliyle yaptıklarının hesabı soruldu. 21’i müebbet hapisle cezalandırıldı. Tedricen de olsa, vesayet düzeni ve düzenlemeleri bütün yasaklarla birlikte ortadan kaldırıldı” şeklinde konuştu.

“Memur-Sen olarak bu çalışmaları değerli buluyor, takdir ediyoruz”

Devam eden süreçte mağduriyetlerin giderilmesi yönünde adımların atıldığını söyleyen Aydın, “Küçümsenmesi imkansız bir biçimde sivil toplumun mücadelesi, kamu otoritesinin gayretiyle ihraç edilenlerin, istifaya zorlananların göreve yeniden başlamalarına, ihraç edilen kamu görevlilerinin açıkta geçirdikleri sürelerin çalışılmış sayılmasına, kazanılmış hak aylığında ve emekli müktesebinde değerlendirilmesine yönelik düzenlemeler yapıldı. Belirtilen dönemde kendileri tarafından ödenen primlerin iadesi gerçekleştirildi. Kadın çalışanların başörtülü olarak görev yapmalarına, kız öğrencilerin eğitimin tüm safhalarında okula başörtüsüyle gidebilmelerine yönelik düzenlemeler yapıldı. Memur-Sen olarak bu çalışmaları değerli buluyor, takdir ediyoruz. Bizler bir tek kişi dahi dışarıda kalmaksızın herkesin hakkının tastamam verilmesi için en yüksek düzeyde çabanın ve hassasiyetin gösterilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.

"Vesayet tazminatı ödenmelidir"

Memur-Sen Kadınlar Komisyonu olarak ortak çalışma yapılması teklifiyle öneri ve taleplerini yetkililerin ilgisine sunduklarını söyleyen Aydın, “Vesayet dönemindeki haksız, hukuksuz cezaların affedilmesi yerine yok hükmünde kabul edilmesine dair düzenleme yapılmalı. Mağdurların haklı oldukları, özgürlüklerinin ve onurlarının ihlal edildiği ortaya konulmalı, hukuki kapsamda iade-i itibar verilmelidir. Haklarında verilen idari kararlar ile idari yargı kararlarına yönelik hukuki yollara başvuru nedeniyle yapılan giderler, ödenen ücretler güncellenmek suretiyle ilgililere ödenmelidir. Adli ve idari soruşturma ve kovuşturmalarla taciz edilmeleri dolayısıyla mağdurlara manevi tazminat ödenmelidir. Eğitim hakkından mahrum edilenlerin maddi ve manevi zararlarını belirlemeye yönelik komisyon oluşturulmalı, komisyon tarafından yapılan çalışma sonucunda belirlenecek kişilere vesayet tazminatı ödenmelidir” açıklamasında bulundu.

Beklentileri ve isteklerini sıralayan Aydın, şunları kaydetti:

“Dönem soruşturmalarıyla başörtüsü başta olmak üzere inanca dair hassasiyetleri nedeniyle devlet memurluğundan çıkarılanların açıkta geçen sürelere ilişkin maaşları, ücretleri, diğer mali ve sosyal hakları kendilerine emsalleri esas alınarak hesaplanmalı ve güncelleme yapılarak kendilerine ödenmeli ve zararları karşılanmalıdır. Söz konusu dönemde eğitim hakları gasp edilenlerin kamuda istihdamlarını sağlamak için durumlarına ve mezuniyetlerine uygun kadrolar-pozisyonlar ihdas edilmelidir. Görevlerine son verilmesine, devlet memurluğundan çıkarılmalarına bağlı olarak farklı sosyal güvenlik kurumlarıyla ilişkilenerek emekli olmak durumunda kalanların emekli ikramiyesi ile emekli maaş kayıpları hesaplanmalı ve ödenmeli, emekliliklerine ilişkin hukuki konumları düzeltilmelidir. Af, göreve dönüş veya sosyal güvenlik primlerinin ödenmesi ve iadesi gibi iş ve işlemlerle ilgili olarak hak düşürücü süre veya zaman aşımı süresi uygulanmamalı, söz konusu iş ve işlemler ilgililerin başvurusuna ihtiyaç olmaksızın doğrudan tesis edilmelidir. Bunların suhuletle ve hakkaniyetle gerçekleştirilmesi için sivil toplum örgütlerinin de paydaşı olduğu bir kurul veya komisyon kurulmalıdır.”

“Haklar mahşere kalmasın”

28 Şubat mağdurlarından biri olan Nurşen Gök, “2000 yılında, 28 Şubat 1997 yılındaki postmodern darbe girişimine bağlı olarak başörtümüzden dolayı kademeli olarak kınama, maaş kesintileri ve son olarak sürgün edildim. Bundan sonra 2 ay çalıştıktan sonra devlet memurluğundan çıkarılma dilekçesi geldi. Bizim işlediğimiz suç görevden ihraçlık bir suç değildi. Bizi yargılamadan müfettiş raporu ile çıkarttılar. Bütün hukuki yolları denedik. Her yerden hukuki olarak reddedildik. 2006 yılında hükümet değişikliği ile gelen yasa değişiklikleri ile göreve iade süreci başladı. Ancak ihraç olduğumuz dönemdeki özlük haklarımız ve mali olarak kaybımız iade edilmedi. Biz bu haklarımızın iadesini istiyoruz. Ancak bazı çevreler bizim bu hak arayışımızı yanlış lanse ediyorlar, itibarsızlaştırıyorlar. Biz günah keçisi değiliz. Bizim bu konuda bir mottomuz var, diyoruz ki haklar mahşere kalmasın" dedi.