İşte Kadir KESKİN'in "Yaşasın Türk Tayyareciliği" makalesinden ilgili bölüm:
KORONAVİRÜS nedeniyle son zamanlarda özellikle Amerika, Almanya, İngiltere, İtalya, ve İspanya gibi batı ülkelerinin sağlık sistemi Türkiye tıpı ile kıyaslanarak, Türk sağlık sistemindeki gelişme ve doktorlarımızın başarısı ileri dediğimiz ülkeleri kıskandırır hale getirdi.
Özellikle İtalya'da aydınlar "Türkiye kadar olamadınız" diye kendi sağlık politikalarını eleştirince, İtalya Bilim Kurulunun eleştirilere verdiği muhteşem cevabı basında da yer aldı.
İtalyan Bilim Kurulunun İtalyan aydınlarına verdiği cevabı ben de siz okurlarımla paylaşmak istedim. Buyurun:
"Dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sinir cerrahı Prof. Dr.Gazi Yaşargil Türktür.
ALS hastalığı üzerinde dünyada en önde olan isim Prof. Dr. Hande Özdinler.. Unutmayın o da bir Türktür.
Ülkesinde yüz ve kol naklini gerçekleştirdikten sonra dünyada ilk rahim naklini gerçekleştiren de bir Türk.. Prof.Dr. Ömer Özkan.
Dünyada ilk kez beyin hücrelerinin. Ölümünü engelleyen hoca Dr.Murat Digiçaylıoğlu değil mi? O da bir Türk
Robotla ilk kalp ameliyatını yapan, kalp krizini önceden haber veren elektronik CİP'i de bulan Prof.Dr. Tayfun Aybek de bir Türk.
Behçet hastalığını da 1937 senesinde bulan, teşhis eden, tedavisini gerçekleştiren doktor da bir Türk. Prof. Dr. Hulusi Behçet.
Türkler geleneksel olarak tıp alanında Avrupa devletlerinden daima önde olmuşlardır. Unutmayın onlar hep imparatorluklarda yaşadılar. Geçmişleri, tıp alanında deneyim ve hizmetleri çok derin.
Türkler tarihte hayvancılık ve harp sanatında dünyanın en sözü geçen milleti olduğundan, bulaşıcı hastalıkların tedavisinde de insanlığa büyük hizmetleri olmuştur.
Göktürkler'de Hekim Biguta, Karluklar'da Hekim Haruna, 728 yılından bugüne unutulmaz hekimler arasındadır.
Müzikle ilk tedaviyi Osmanlı Devleti gerçekleştirmiş, dünyada ilk devasa Çadır hastanelerini 10-11-12'nci yüzyıllarda Selçuklu Türkleri kurmuştur.
1037 senesinde vefat eden İbn-i Sina, hekimlerin hükümdarı olarak İtalyan okullarında okutulmuyor mu?
Karaciğer ve sarılık hastalığını bulan, mikrobu tanımlayan da İbn-i Sina'dır.
14. Asırda yaşamış Fatih Sultan Mehmet'in hocası Akşemsettin dünyanın en önemli bulaşıcı hastalıklar hekimiydi. Mikrobun da mucididir.
Nitekim dünyayı hapishaneye çeviren asrımızın illeti Koronaya karşı aşıyı bulan Uğur Şahin ve eşi Özlem Türeci ile, Korona mikrobunun hücre zarının içine girmesini engelleyen ilacı bulan da yine Prof. Dr. İbrahim Benter’in de bir Türk olduğunu unutmayalım.
Prof. Dr. İbrahim Benter
Korona şaşkınlığı karşısında çaresiz kalınınca bereket ismini zikrettiğim bu Türk doktorlarına bir çamur atamadılar.
Dr. Ziya Özel "zakkumcu doktor" olarak anılıyor ve ciddiye alınmıyordu, ancak ABD'ye giderek çalışmalarını sunan Özel ilacını burada piyasaya sürebilmişti.
Ama 25 yıl önce kanser ilacı bulan Dr. Ziya Özel’in başına gelenleri hatırlayanınız var mı bilmiyorum. Dr. Ziya Özel bulduğu kanser ilacını anlatmasına bile fırsat verilmeden maalesef “ ŞARLATAN” ilan edildi. Meslek itibarı horlandı. En nihayet çok sevdiği ülkesini terk ederek Amerika’ya yerleşti. “Anvirzel' adlı ilacını patentini Amerika’da tescil ettirmek zorunda kaldı.
Maalesef batıda orta çağda batıda ilim adamlarının başına ne geldiyse uzaycı Ömer Hayyam,, Matematikci Biruni,, fizikçi Heysen, Sina, Kindi gibi ilim adamlarının başına gelenler de aynı. Dün olduğu gibi bugün de ilim adamlarının önüne çıkan en büyük engel, yine bilgisiz bürokrasiden gelmektedir. İçel’in Kürkçü köyünden köylü çocuğu Dr. Ziya ÖZEL ’i Amerika’ya kaçıran esnaf, çoban, çiftçi değil maalesef ve maalesef kendi ülkesinin yetkilileridir.
Kadir KESKİN, 18 Aralık 2020
KAYNAK: tarihistan