Özellikle son 2 yıldır kira fiyatlarında yaşanan fahiş zamlar sonrası hem ev sahiplerinin hem de kiracıların yaşadığı birçok mağduriyet ile birlikte sorulan ‘acaba kiralar düşmeye başlar mı’ sorusunu değerlendiren Ekonomist Dr. Öğr. Üyesi Kazım Kılınç, “Sadece kiralarda değil yaşanan tüm zamların bir nedeni de ahlak enflasyonu. Bu durumu fırsatçılığa çeviren çok fazla kişi var” dedi.

Son yıllarda Türkiye gündeminin bir tanesi de dünya genelinde yaşanan ekonomik krizin bir sonucu olarak gelen zamlar. Tüketim ürünlerinin haricinde vatandaşın büyük giderlerinden bir tanesi olan ev kiraları da aynı şekilde son 1 yılda yüzde 150 arttı. Özellikle büyük şehirlerde ev sahipleri eski kiracılara belli bir kira artışı yapabileceklerinden dolayı belli nedenlerle kiracıları evden çıkarıp daha fazla gelir elde etmek için yeniden veya yabancıya kiralama yöntemlerine başvurdu.

Fakat geçtiğimiz aylarda Antalya’da Rusya-Ukrayna savaşı sonrası yabancılara yüksek fiyatlarla verilen kiralık evlerde ödeme sorunu yaşanmaya başladı ve yüksek kira verdiklerini öğrenen birçok yabancı ev sahipleri ile mahkemelik oldu. Bu durum Antalya’da kiraların hızla düşmesine yol açarken aynı zamanda diğer şehirlerdeki ev sahiplerini de tedirgin etti. Başta İstanbul olmak üzere birçok ilde aynı sorunu yaşamak istemeyen ev sahipleri kiralarda düşüşe gider mi sorusu üzerine değerlendirmelerde bulunan İstanbul Esenyurt Üniversitesinden Dr. Öğr. Üyesi Ekonomist Kazım Kılınç, “Kısa vadede ekseriyetle yabancı nüfus sayısını düşürmediğimiz takdirde kiralarda düşüş yaşayamayız. Yaşanan artışın birçok sebebi var, hükümetin önümüzdeki yılları hesaba katarak hareket etmesi gerekiyor” dedi.

“Ekonomi politikaları, mülteci sorunu, artan öğrenci sayısı, değişen aile yapısı ve boşanmalar kira fiyatlarını arttırıyor”

Öncelikli olarak yaşanan fiyat zamlarının sebeplerini sıralayan Dr. Öğr. Üyesi Kazım Kılınç, “Türkiye ve dünya 100 yıl sonra tarihinin en büyük ekonomik krizini Covid-19 pandemisiyle birlikte yaşadı. Dolayısıyla dünyanın her bölgesinde bu fiyat artışlarını görüyoruz. Fiyat artışları sadece Türkiye’yi ilgilendiren bir konu değil, bu nedenle bunu bütüncül bir yaklaşımla değerlendirmek gerekiyor. Birincisi bizim dışımızda kaynaklanan nedenler var. Tüm dünyayı etkileyen bir ekonomik kriz var ve bu kriz fiyat artışını beraberinde getirdi. İkincisi Türkiye göç alan bir ülke,. Dolayısıyla bu durumlar konut fiyatlarını ve gıda fiyatlarının inanılmaz derecede arttırdı. Şimdi üniversiteler de açılıyor öğrenciler ev ve yurt aramaya başladı. Bu da kiraların artmasında bir etken. Bir başka neden ise aile yapısında meydana gelen değişimler. Önceden insanlar daha kalabalık yaşarken şimdi 18 yaşına gelen gençler kendi evlerine çıkıyor. Bu da konut talebini ve kira talebini arttıran bir unsur. Bir unsur da evliliklerin sayısı azalırken, boşanmaların sayısının yükselmesi. Eşler boşandığında ayrı evlerde yaşamaya başlıyor. Bütün bu sebepler konut, kira ve gıda fiyatlarının yükselmesine sebep oldu” dedi.

“Ahlak enflasyonu spekülatif yatırımlara sebep oluyor”

Bu sebeplerin dışında ekonomik krizi fırsata çevirenlerin yaşattığı durumu “ahlak enflasyonu” olarak adlandıran Kazım Kılınç, “Türkiye’de ve dünyada bir de enflasyon mevcut. Fakat ayrıca bir de ahlak enflasyonu var. Bazı ev sahipleri maalesef fırsatçılık yapıyor. Hatta bazı ev sahipleri spekülasyon yapıyor. Çok fazla ev satın alıp bunu bir spekülatif yatırım aracına dönüştürüyor. Tabi bütün ev sahipleri böyle değil. Kişi yıllarca çalışmış bir veya iki ev aldıktan sonra emekli olmuş, geçimini de aldığı ev kiraları ve emekli maaşıyla sürdürüyor bunu saygıyla karşılıyorum. Ama çok fazla ev alıp astronomik rakamlarla kiracılarını taciz eden ev sahiplerini görüyorum. Burada esas mesele arz talep dengesizliği durumu. Arz yetersiz talep çok fazla bundan ötürü bütün mal ve hizmetlerde olduğu gibi kiralar da rekor derecede artıyor” şeklinde konuştu.

“Yabancılara yüksek fiyatlarla kiralamak son derece riskli”

Kılınç ayrıca sözlerine şu şekilde devam etti;

“Öte yandan Türkiye’de insanlarımızın büyük bir bölümü sabit gelirli hayatlarını sürdürmekte zorluklar çekiyor onları da düşünmek lazım. Ev sahiplerinin de kiracıları aciz etmemesi gerek. Bazı ev sahipleri kiraları 3 kat veya 5 kat arttırdığını görüyoruz. Yabancılardan döviz cinsinden kira aldıklarını görüyoruz, bunlar da adaletsiz ve ahlaksız yaklaşımlar. Kiracıların da ödeme imkânlarını düşünmek lazım ve ona göre kira artış oranını belirlemek lazım. Diğer yandan kiracıların da anlayışlı olması gerekli enflasyon oranındaki bir artış hem kiracı açısından hem de ev sahibi açısından makul bir orandır. Yabancılar buraya geldiğinde ben daha fazla kira veririm diyebiliyor lakin bunun da riskleri var. Kiranızı ödemeyebilir, evinizi çok fazla hırpalayabilir, yasadışı işlere bulaşabilir bu nedenle yabancılara yüksek fiyatlarla kiralamak da son derece riskli. Düzenli bir gelir, dengesiz bir gelirden daha iyidir.”

“Akılcı politikalar ve kentsel dönüşümle bir an önce harekete geçmemiz gerekiyor”

Kılınç, kiraların düşmesi için izlenecek olan yol haritası ile ilgili de, “Hükümetin açıkladığı sosyal konut projesi son derece yerinde bir proje. Geliri 14 ve 16 bin TL’nin altında olan ailelere yönelik ve taksit sayısı 240 aya kadar olan güzel bir proje. Fakat buraları çağdaş uydu kentleri yapmak lazım, bu kentlere ulaşım sistemlerini entegre etmek gerekli. Okul, cami, otopark ve parkları inşa etmek lazım yani tam donanımlı sosyal konut projelerini hayata geçirmek gerekli. Bu saydıklarım da hemen olacak işler değil, şimdi projelendirilse en az 2,5 veya 3 yıl sürecek projeler. Belediyelere düşen görevler var, Türkiye’nin birçok şehri gibi İstanbul da deprem şehri. Merkezi ve yerel yönetimler kentsel dönüşüm konusunda biran önce iş birliği yapmalı bunun akabinde hızlı bir biçimde kentsel dönüşüm projesinin ruhuna ve özüne uygun bir çalışmayı başlatmalıdır. Devletimizin bir de dar gelirli vatandaşlara yönelik önlemler alması lazım ki nitekim bazı önlemlerde alınıyor. Türkiye’nin ihtiyaçlarını dikkate almak gerekli, bu ihtiyaçlara göre en sağlıklı çözüm ne ise o yapılmalı, kaynaklar doğru yerde doğru şekilde kullanılmalı. Bu sorun çözülebilir fakat bu günden yarına çözülecek bir sorun değil. Ev sahipleri vicdanlı davranmalı, kiracılar makul davranmalı, merkezi ve yerel yöneticiler akılcı politikalar izlemeli, biran önce kentsel dönüşümle alakalı projeler hayata geçirilmeli ancak bu şekilde bu sorunları çözebiliriz aksi takdirde bütün bu sorunlar devamlı suretle konuşuruz” diye konuştu.

“Yabancıların aldığı evler yüzünden de kira fiyatları artıyor, şartlar zorlaştırılmalı”

Son olarak yabancılara satılan konut sayısının yıldan yıla arttığını ve bunun da kiralarda çok büyük dengesizliğine sebep olduğundan dolayı mevcut şartların tekrar gözden geçirilmesi gerektiğinin altını çizen Kılınç, “Türkiye’ye yerleşmiş halkın büyük bölümünü rahatsız eden ve dengeleri bozan, huzursuzluğa neden olan göçmenlerin ana vatanlarına dönmesi için önlemler alınması gerekli. Bunun için de her kesimin hükümete yardımcı olması lazım. Bu da önümüzdeki aylarda yapılırsa nispeten konut fiyatlarının ve kiraların bir parça azalmasına yol açar. Yabancılar ülkemizde ciddi miktarlarda ev satın alıyor. Örneğin 2020 yılında yabancılara satılan konut sayısı 40.812 bu rakam 2021’de 58.576. Yani yabancılar sürekli ev alıyorlar bu yabancıların arasında da birden fazla ev alarak fırsatçılık yapanlar da mevcut. Bu durumdan ötürü yabacılara ev satışındaki politikaya da çok dikkat etmemiz gerekli. diyerek sözlerini sonlandırdı.