Bal arısı kolonilerinin bitkisel üretimi doğal olarak arttırdığına dikkat çeken Prof. Dr. Hayrettin Akkaya, doğal tarım için doğal arıcılığın şart ve vazgeçilmez olduğunu belirterek, “Doğal hayatımızın devam etmesi için doğal tarıma, doğal tarım için de arıcılığa ihtiyaç var” dedi.

Anadolu arıcılığının dünyanın arıcılık merkezlerinden biri olduğunu kaydeden İstanbul Esenyurt Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyatetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hayrettin Akkaya, arıların bitkilerin döllenmesinde yüzde 80 etkili olduğunu söyleyerek, “Bal arılarının olmadığı bölgelerde polinasyon ile dölleşen bitkisel ürünlerimizin sayılarında büyük oranda azalma meydana gelmekte. Bal arılarının olduğu bölgelerde 2-3 kat fazla ürün elde ederken, bal arılarının olmadığı bölgelerde bu oran yarıya kadar düşüyor. Bal arısı kolonileri bal, polen, balmumu, propolis üretimini ve aynı zamanda bitkisel üretimi de doğal olarak arttırmakta. Bal arısı kolonilerinin olduğu bölgelerdeki bitkisel üretim o bitkilere suni olarak verilen gübrelerden, GDO’lu tohumlardan, suni olarak verilen ilaçlardan veya hormonlardan daha büyük etki yapmakta ve daha fazla ürün almamızı sağlamaktadır” dedi.

Türkiye’de son yıllarda arı ve koloni sayısında artış meydana geldiğini ancak arıcılığın istenilen düzeye henüz ulaşılamadığını belirten Prof. Dr. Hayrettin Akkaya, “Türkiye’nin arıcılıktaki en büyük sorunlardan biri koloni başına alınan bal miktarıdır. Koloni başına 14 ila 17 kilogram bal alınıyor. Maalesef bu bakımdan arıcılığın gelişmiş olduğu pek çok ülkeden geri durumdayız. Bunun yükseltilmesi gerekir. Yükseltilmenin önündeki en büyük engeller ise arıcılığın sevk ve idaresi, bakım, beslenme ve hastalıklarla mücadeledir” diye konuştu.

“Arıcılıkta eğitim çok önemli”

Türkiye’de pek çok dünya ülkesinde bulunmayan ballı bitkilerin bulunduğunu ifade eden Prof. Dr. Akkaya, ancak arıların sevk ve idaresindeki eksikliklerin, hastalıklarla mücadelelerdeki yetersizliklerin, bakım ve beslenme yetersizliklerinin arıcılığın ileriye gitmesine engel olduğunu belirtti. Öncelikle arıcılık yapanlara eğitim verilmesi gerektiğini kaydeden Akkaya, “Arıcılara, arıların beslenmesinde dikkat edilecek şartların öğretilmesi gerekir. Arıcılık bir koyun, keçi, sığır veya kanatlı bakımı gibi sürekli üzerinde durulması, sürekli onunla çalışılması gereken bir alan değildir ama çok küçük bir dikkatsizlik bile bal arılarının hastalıklardan, yetersiz bakımdan veya yabani hayvanların saldırısından dolayı yok olup gitmesine neden olabiliyor” şeklinde konuştu.

“Arı ölümlerine karşı ilaç kullanılmalı”

Arı hastalanmalarına karşı belirli tedbirler alınarak gerekli ilaçlamanın yapılması gerektiğine değinen Akkaya, “Avrupa Birliği’nde bazı hastalıklara karşı ilaçlamalar yasaklanmakta. Ancak biz veteriner hekim olarak şunu söylüyoruz; insanlar da hastalandıklarında ilaç kullanılıyor, hayvanlar da hastalandığında ilaç kullanılıyor. Arı da bir hayvandır. Hastalandığı zaman ilaç kullanılır. Bal üretiminde şuna dikkat etmemiz gerekir; eğer bal üretiminde arılarımız hastalandıysa yapılacak iki şey vardır. Bunlardan ilki ya balı düşünüp, arılara ilaçlama yapmayacağız ve arıların ölümüne göz yumacağız ya da arıların sağlığı daha önemli diyerek, arıların ilaçlamasını yapacağız. İlaçlamayı yaptığımız zaman bu balların gıda olarak kullanılmaması gerekiyor. Bunun için dikkat etmemiz gereken nokta ilaçlamayı arıların bal döneminde değil de erken ilkbaharda ya da geç sonbaharda yapmalıyız. Eğer biz arılarımıza gerekli ilaçlamaları ve müdahaleleri yapabilirsek, arılarımız ve ürünlerimiz sağlıklı olur. Sadece arıların ürünlerinde değil, bitkisel üretimimizde de artma meydana gelir. Nasıl insanlarda ve hayvanlarda ilaç kullanılıyorsa, şartlara dikkat edilerek bal arıları için de ilaç kullanılabilir” diyerek sözlerini sonlandırdı.