1990’da Sovyet ordusunun, Azerbaycan’da sivilleri katlettiği "20 Ocak Katliamı"nın üzerinden 32 yıl geçmesine rağmen acılar aynı tazeliğini korurken, bu tarih aynı zamanda bir gurur günü olarak hatırlanıyor.

13 Ocak 1990’da Ermenilerin artan toprak taleplerine ve Sovyet yönetimine karşı başlatılan protestoları durdurmak için Bakü’ye giren Sovyet ordusu, protestoları kanlı bir şekilde bastırdı. 20 Ocak’ta Bakü’ye giren 26 bin kişilik Sovyet ordusu, aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 147 sivili katlederken, yüzlerce kişiyi de yaraladı. Sovyet ordusunun yaptığı katliam, protestoda bulunan Azerbaycanlıları durdurmaktan öte, artan milliyetçi akımları ve bağımsızlık girişiminde bulunabilecek tüm Sovyet Cumhuriyetlerine bir göz dağı niteliğindeydi.

Sovyet ordusunun yaptığı katliamlar Azerbaycan halkını durdurmazken, Azerbaycan halkı 20 Ocak 1990’da bağımsızlık ateşini yakarak şanlı bir sayfa açtı.

Azerbaycan halkının bağımsızlık arzusu

Azerbaycanlı analist Turan Rzayev, 20 Ocak olaylarının üzerinden 32 yıl geçtiğini, Azerbaycan halkının her yıl 20 Ocak şehitlerini derin saygıyla andığını ve 20 Ocak 1990’ın Azerbaycan’ın modern tarihinin en trajik günlerinden biri, aynı zamanda halkın ulusal bağımsızlık ve özgürlük mücadelesinin bir simgesi haline geldiğini belirtti.

20 Ocak’ın 20. yüzyıl boyunca Azerbaycan halkına karşı izlenen iyi düşünülmüş politikanın bir başka tezahürü olduğunu belirten Rzayev, "Dağlık Karabağ’da Sovyet liderliğinin himayesinde başlayan olaylar, Azerbaycan halkına yönelik soykırım ve Azerbaycanlıların Ermenistan’daki kadim topraklarından sürülmesi politikasının devamı niteliğindeydi. Aslında Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin (SSCB) müttefik cumhuriyetlerden Azerbaycan’da barışçıl protestoculara askeri müdahalede bulunması şaşırtıcı değildi. Çünkü SSCB, 20 Ocak 1956’da Çekoslovakya’da, 1968’de Macaristan’da ve 1979’da Afganistan’a karşı benzer olaylar gerçekleştirdi. Genel olarak geçen yüzyılın sonunda Azerbaycan halkının bağımsızlık, egemenlik arzusu ve bu yöndeki siyasi uyanış Sovyet hükümetini ciddi şekilde ilgilendiriyordu. Sonuç olarak Bakü’ye asker gönderen Sovyet hükümeti, 20 Ocak 1990’da sivil nüfusa ve protestoculara silahlı müdahale ile karşılık verdi" dedi.

Haydar Aliyev Azerbaycan’ın daimi temsilciliğine geldi

Sovyet hükümetinin Bakü’ye asker göndermesinin Azerbaycan halkının bağımsızlık arzusunu ve protestolarını azaltmadığını aktaran Rzayev, "Şüphesiz 20 Ocak olaylarında Azerbaycan’ın o zamanki beceriksiz ve köleleştirilmiş liderlerinin de rolü olmuştur. Yaşananlara rağmen Kremlin’den gelen talimatları ısrarla yerine getiren bu kişiler, 20 Ocak olaylarından sorumludur. Halkla birleşmeye cesaret edemeyen ve Sovyet liderliğine sımsıkı sarılmaya devam eden bu insanlar, her zaman olduğu gibi bu sefer de halkın sesine kulak verdiler. 20 Ocak katliamından bahsetmişken, o dönemde Moskova’da yaşayan rahmetli Cumhurbaşkanı Haydar Aliyev’in olaylardan sonra konuya verdiği tepki belirtmek gerek. Mesele şu ki, kendisi ve aile fertlerinin hayatı için tehlike arz etmesine rağmen, trajedinin ertesi günü Haydar Aliyev Azerbaycan’ın daimi temsilciliğine gelerek, Kanlı Ocak katliamının faillerini kınayan sert bir açıklama yaptı ve trajediyi aktardı" diye konuştu.

Ermenilerin terör saldırıları

ABD hükümetinin de askeri müdahaleyi memnuniyetle karşıladığını söylediğini, çeşitli Avrupa medyasının da Bakü’deki katliamlara yetersiz bir yaklaşım sergilediğini vurgulayan Rzayev, şöyle konuştu:

"20 Ocak 1990’da Bakü’de olaylar meydana geldiğinde, Ermeniler Karabağ’da da faaliyet gösteriyorlardı. Ermeni ideologları ve ilham verenleri, demokrasiyi kullanarak ’Büyük Ermenistan’ fikrini hayata geçirerek, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ bölgesinde yeniden toprak iddiasında bulundular. Dağlık Karabağ’ın Ermenistan’a ilhakı için iki Ermeni komitesi, Erivan’daki ’Karabağ’ komitesi ve uzun süredir Dağlık Karabağ’da gizlice faaliyet gösteren yerel örgütü ’Krunk’ açık ve aktif bir mücadele başlattı ve ayrılıkçı hareket genişledi. 1 Aralık 1989’da Ermenistan SSC Yüksek Sovyeti, Azerbaycan’ın egemenliğini büyük ölçüde ihlal ederek, Dağlık Karabağ Cumhuriyeti’ni Ermenistan SSC’ye ilhak etmek için anayasaya aykırı bir karar kabul etti. Böylece Ermenistan, uluslararası hukukun temel norm ve ilkelerini ihlal ederek, Azerbaycan’ın toprak bütünlüğüne yönelik iddialarını resmen ilan etti."

Sonuç olarak, Sovyet liderliğinin 1988 sonlarında ve 1989 başlarında çok ciddi ve affedilmez hataları ve Ermeni yanlısı politikaları durumun tırmanmasına neden olduğunu kaydeden Rzayev, "Dağlık Karabağ’da ve Azerbaycan’ın Ermenistan sınırındaki bölgelerinde Ermeni saldırganlığı daha yaygın hale geldi. Bu yıllarda işlenen terör eylemleri sonucunda yüzlerce Azerbaycanlı hayatını kaybetmiştir. Binlerce Azerbaycanlı, SSCB’nin yönetici çevreleri tarafından korunan Ermenilerin işgal politikasına kurban gitti" dedi.