Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın oğlu ve TEK Partisi Genel Başkanı Ahmet Özal, ilk kez anlattığı 12 Eylül 1980 darbesiyle ilgili yaptığı açıklamada, “Babama Maliye Bakanlığı teklif ediyorlar, babam bu şekilde ekonomiyi yönetemeyeceğini söylüyor ve mecburen babamın şartlarını kabul ediyorlar ve bütün ekonomi birimlerini rahmetli babama bağlıyorlar” dedi.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren başkanlığında gerçekleşen 12 Eylül darbesi ile Türkiye Cumhuriyeti, silahlı kuvvetlerin yönetime üçüncü müdahalesini yaşamıştı. Darbe sürecinde 650 bin kişi gözaltına alındı, açılan 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı, 7 binden fazla kişi için de idam cezası istendi.

517 kişinin ölüm cezasına çarptırıldığı süreçte, 50 kişi idam edildi. 14 bin kişinin vatandaşlıktan çıkarıldığı bu dönemde, yaklaşık 100 bin kişi örgüt üyesi olma suçundan yargılandı, 30 bin kişi ise sakıncalı olduğu iddiasıyla işten çıkarıldı.

Hafızlara böyle kazınan 12 Eylül kanlı darbe sürecine bizzat şahitlik eden, dönemin Başbakanlık Müsteşarı olan Turgut Özal’ın oğlu Ahmet Özal, babasının yaşadıklarını ilk kez İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine anlattı.

Kanlı darbe döneminde Başbakanlık görevini Süleyman Demirel’in yürüttüğünü hatırlatan Ahmet Özal, “Rahmetli babam da Başbakanlık Müsteşarı. Hatta gazetelerde çıkan yazılarda ‘Gölge Başbakan’ olarak adı geçer. Ekonomiden tamamen sorumlu olan bir durumdaydı ve o zaman 24 Ocak Kararları alınmıştı. Türk ekonomisinde liberalleşme politikaları ve ekonomi düzelmeye başlamıştı” dedi.

“Beni alırlar diyor ve abdest alıp bekliyor”

12 Eylül 1980 sabahını anlatan Ahmet Özal, Turgut Özal’ın odasında askerleri beklediğini belirterek, “12 Eylül olduğu zaman rahmetli bunun haberini alıyor. Sabah kalkıyor. ‘Nasıl olsa beni alırlar’ diyor. Çünkü Başbakanlık Müsteşarı. En önemli adam orada. Sabah abdest alıyor, namazını kılıyor. Kahvaltısını ediyor, giyiniyor ve bekliyor. Saat 07.00 sıralarında askerler makineli tüfekle geliyor. Alıp götürüyorlar” diye konuştu.

“Paşam ben Maliye Bakanlığı ile Türkiye’nin ekonomisini idare edemem”

Turgut Özal’ı 12 Eylül sabahında nereye götürdüklerini kimsenin bilmediğini, kendisinin anlatmasıyla sonradan öğrendiğini söyleyen Ahmet Özal, şunları kaydetti:

“İlk götürdükleri yer Cumhurbaşkanlığı Köşkü. Babam ‘İçeri girdim. Baktım Evren Paşa ve dört tane kuvvet komutanı, bir de rahmetli Turan Feyzioğlu oturuyormuş orada’ diyor. Evren Paşa, ‘Sayın Özal, ekonomi düzelmeye başladı. Yeni hükümetimizde Başbakan Turan Feyzioğlu olacak, sizi de Maliye Bakanı olarak istiyoruz’ diyor. Babam da ‘Paşam ben Maliye Bakanlığı ile Türkiye’nin ekonomisini idare edemem. Bana Merkez Bankası, Hazine, Bankalar, Devlet Planlama Teşkilatı, hepsi bağlı olursa koordinasyonu sağlayabilirim, aksi takdirde sadece Maliye Bakanlığı ile ekonomiyi idare edemem’ diyor. Bu arada Feyzioğlu ayağa kalkıyor, ‘Efendim bu Anayasa’ya aykırı, böyle bir şey olamaz’ diyor. Rahmetli babam gülümsüyor ve diyor ki ‘Sayın Feyzioğlu, bu sabah darbe oldu. Size söylemediler mi, Anayasa burada oturuyor.”

“Babamın şartlarını kabul ediyorlar ve bütün ekonomi birimlerini bağlıyorlar”

Turgut Özal’ın devletin ekonomisinin başına geçiş sürecinden bahseden Ahmet Özal, “Babamın şartlarını kabul etmedikleri için babam ‘Ben yardımcı olamayacağım çünkü ben sırf bir koltuk için oraya oturmam. Ülkeme hizmet edebiliyorsam ederim, edemezsem de orada oturmam’ diyor ve kapıdan çıkıyor. Koridorda yürürken öbür kapıdan Evren Paşa babamın önünü kesiyor. ‘Sayın Özal, kabul etmek zorundasınız’ diyor. Babam memnuniyetle ülkeye hizmet etmek istediğini, ama bir tek Maliye Bakanlığı ile bunu halledemeyeceğini söylüyor. Başarılı olamayacaklarını söylüyor. Sonunda mecburen babamın şartlarını kabul ediyorlar ve bütün ekonomi birimlerini rahmetli babama bağlıyorlar” ifadelerini kullandı.

“Turgut Bey, görevi kabul et”

Eski Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın 12 Eylül kanlı darbesi sürecinde ekonomiden sorumlu olma görevi için dönemin Başbakanı Demirel’den icazet aldığını anlatan Ahmet Özal, “Orada bir şey daha söylüyor, bir şartım var diyor. ‘Bu sabah darbe olana kadar başbakan Süleyman Demirel, ben de onun müsteşarıydım. Onun da icazetini almam lazım’. Mecburen 15.30’da Zincirbozan’dan Demirel ile konuşturdular. Süleyman Bey’in cevabı da ilginçtir, ‘Turgut Bey, görevi kabul et. Çünkü senin görevi kabul etmen bizim başlattığımız ekonomi programının doğruluğunun ispatıdır’ diyor. Sonra babam görevi kabul ediyor” diye konuştu.

“Bülent Ulusu’nun adı geçiyor, Ulusu da başbakan oluyor"

Bülent Ulusu’nun Başbakan oluşuyla alakalı da konuşan Ahmet Özal, “Bu arada Feyzioğlu da milletvekiliydi. Babam şöyle bir şey söylüyor, ‘Paşam 450 milletvekilinin 449 tanesini hapse attınız. İçinden bir tanesini başbakan yapmanız biraz garip olmaz mı. Madem darbe yaptınız emekli paşayı yapmanız lazım’ diyor, bunun üzerinde Bülent Ulusu’nun adı geçiyor. Bülent Ulusu da başbakan oluyor” ifadelerini kullandı.

Turgut Özal’ın Devlet Bakanlığı görevini 1982 yılına kadar sürdürdüğünü dile getiren Ahmet Özal, Turgut Özal’ın 12 Eylül sürecinde hukuki süreç yaşayan kişileri serbest bıraktığını belirterek, “Rahmetli iktidar olduktan sonra idamların hiçbirini onaylatmadı. Hepsini serbest bıraktı. İdamları yaptırtmadı. Sağdan veya soldan hapiste işkence görenlerin hepsini bıraktı” diye konuştu.