Dünya Şiddetsizlik Günü, Hindistan bağımsızlık hareketinin lideri ve şiddetsizlik felsefesi ve stratejisinin öncüsü Mahatma Gandhi'nin doğum günü olan 2 Ekim'de kutlanıyor.

Birleşmiş Milletler'in 15 Haziran 2007 tarihli Genel Kurul kararına göre, bu özel gün "eğitim ve halkın bilinçlendirilmesi de dahil olmak üzere şiddetsizlik mesajını yaymak" için bir fırsat olarak görülüyor. Karar, "şiddetsizlik ilkesinin evrensel geçerliliğini" ve "barış, hoşgörü, anlayış ve şiddetsizlik kültürünü güvence altına alma" arzusunu yeniden hayata geçirmeyi hedefliyor.

Kararı 140 ortak sponsor adına Genel Kurul'da tanıtan Hindistan Dış İlişkilerden Sorumlu Devlet Bakanı Bay Anand Sharma, bu özel günün kutlanmasının Mahatma Gandhi'ye olan evrensel saygının bir yansıması olduğunu söylüyor. Sharma, merhum liderin kendi sözlerinden alıntı yaparak, "Şiddetsizlik, insanlığın elindeki en büyük güçtür. İnsanın yaratıcılığıyla tasarlanmış en güçlü yıkım silahından daha güçlüdür" diyor.

İsveçli sanatçı Carl Fredrik Reuterswärd'ın "Şiddetsizlik" (veya "Düğümlü Silah") heykeli BM Ziyaretçi Meydanı'nda sergileniyor. (FOTOĞRAF: BM Fotoğrafı / Fan Xiao)



Gandhi ve şiddetsizlik mücadelesi
Mahatma Gandhi Hindistan'daki mücadelesinin yanı sıra ırk, din ve ulus devletlerin sınırlarını aşan önemli bir figür. Dünya, Gandhi'yi sadece şiddet içermeme ve üstün hümanizm anlayışına olan tutkulu bağlılığından dolayı değil, aynı zamanda kamusal yaşamda, politik fikirlerde ve hükümet politikalarında karşımıza çıkan şiddet eğilimine karşı duruşuyla da tanıyor.


Mahatma Gandhi'nin hayatı ve liderliği
Hindistan'ın bağımsızlığına kavuşmasına yardımcı olan Gandhi, dünya çapında sivil haklar ve sosyal değişim için şiddet içermeyen hareketlere ilham kaynağı oldu. Gandhi, yaşamı boyunca, baskıcı koşullar altında ve görünüşte üstesinden gelinemez zorluklar karşısında bile şiddetsizliğe olan inancına bağlı kaldı.



1930'daki tarihi Salt March'ta (Tuz yürüyüşü) olduğu gibi İngiliz hukukuna kitlesel sivil itaatsizliği teşvik etmeyi de içeren eylemlerinin arkasındaki teori, "adil amaçlara götüren araçlar" idi; yani, barışçıl bir topluma ulaşmak için şiddet kullanmaya çalışmak mantıksızdır. Gandhi, kızılderililerin de sömürgecilikten kurtulma mücadelelerinde şiddet veya nefret kullanmamaları gerektiğine inanıyordu.




Şiddetsizliğin Tanımı
Şiddet içermeme ilkesi - şiddet içermeyen direniş olarak da bilinir - sosyal veya politik değişim sağlamak için fiziksel şiddetin kullanılmasını reddeder. Çoğunlukla "sıradan insanların siyaseti" olarak tanımlanan bu toplumsal mücadele biçimi, sosyal adalet kampanyalarında tüm dünyadaki kitle nüfusu tarafından benimsenmiştir.

Şiddet içermeyen direniş konusunda önde gelen bir akademisyen olan Profesör Gene Sharp, Şiddetsiz Eylem Politikaları adlı yayınında aşağıdaki tanımı kullanır:

"Şiddet içermeyen eylem, pasifliği ve teslimiyeti reddeden ve mücadeleyi esas gören kişilerin mücadelelerini şiddet olmaksızın sürdürdükleri bir tekniktir. Şiddetsiz eylem, çatışmayı önleme veya görmezden gelme girişimi değildir. Siyasette etkili bir şekilde hareket etmek, özellikle de yetkileri nasıl etkin bir şekilde kullanmak gerektiğine dair oluşan soruna bir cevaptır."

Şiddetsizlik terimi sık sık pasifizmin eşanlamlısı olarak kullanılırken, yirminci yüzyılın ortalarından beri odak noktası savaşa muhalefet olmayan birçok sosyal değişim hareketi tarafından da benimsenmiştir.

Şiddet içermeme teorisinin temel ilkelerinden biri, yöneticilerin gücünün nüfusun rızasına bağlı olmasıdır ve bu sayede şiddetsizlik hareketi, rızanın geri alınması ve halkın işbirliği yoluyla bu gücü zayıflatmaya çalışır.