Zeytin ve zeytinyağı sektöründe ihracat istatistiklerini ise; sezon bazında değerlendirmekte fayda var. 31 Ekim itibariyle biten 2019/20 zeytinyağı sezonunu 45 bin ton'luk ihracatla geride bıraktık. Geçtiğimiz sezon ise 52 bin ton zeytinyağı ihraç etmiştik. Zeytinyağı ihracatında yüzde 13’lük bir azalış söz konusu. Toplamda 110 milyon ABD$ da döviz girdisi elde edilmiş oldu. 

30 Eylül tarihinde sona eren sofralık zeytin ihracatımız ise, bir önceki sezona göre miktar bazında %7 azalarak 84 bin ton olurken, tutar bazında %3 artarak 145 milyon ABD$ döviz geliri elde ettik.  Bu ihracat rakamı sektörümüzün yeni ihracat rekoru olarak kayıtlara geçti.

Miktar bazındaki düşüşe rağmen, döviz gelirimizin artmasının altındaki en önemli etken sofralık zeytinde birim fiyatımızın 1,55 dolardan 1,73 dolara yükselmesi oldu.

2020/21 ihracat sezonuna ise başarılı bir giriş yaptık. Yeni sezonda iki ay geride kalırken zeytinyağı ihracatı önceki sezonun aynı dönemine göre yüzde 20’lik artış yakalayarak 23,1 milyon dolardan, 27,8 milyon dolara yükseldi.

Zeytinyağı ihracatı miktar bazında bakıldığında ise; yüzde 13’lük artışla 9 bin 734 tondan, 10 bin 951 tona yükseldi. Türk zeytinyağı ihracatçıları, 2020/21 sezonunda sağlık iksirini dolar bazında yüzde 7 daha fazla fiyata ihraç etme başarısı gösterdi.

Türkiye zeytinyağı ihracatında en büyük artışı Amerika Birleşik Devletleri’nde yakaladı. ABD’ye sağlık iksirinin ihracatı yüzde 112’lik artışla 5,9 milyon dolardan 12,6 milyon dolara yükseldi. Zeytinyağı ihracatında ABD’nin aldığı pay yüzde 25’ten yüzde 45’e yükseldi.

1 Ekim 2020 tarihinde başlayan sofralık zeytin ihracatı yatay bir seyir izledi. Sofralık zeytin ihracatı 2019/20 sezonun ilk çeyreğindeki 40 milyon dolarlık ihracat seviyesini korudu.

Sofralık zeytin ihracatında siyah zeytin ihracatı 31 milyon 753 bin dolar olurken, yeşil zeytin ihracatı 8 milyon 241 bin dolar olarak kayıtlara geçti. Türkiye, 1 Ekim – 31 Aralık 2020 tarihleri arasında 23 bin 208 ton sofralık zeytin ihraç etti.

Zeytincilik sektörünün 2020/21 sezonunun geride kalan dilimindeki toplam ihracatı yüzde 6’lık artışla 65 milyon dolardan 69 milyon dolara yükseldi.

Zeytinyağı ihracatımızın 2019/20 sezonunda en çok olduğu ülkeler ABD, Suudi Arabistan, İspanya, Japonya ve İtalya olurken, hedef pazarlarımız ABD, Almanya, Birleşik Krallık, Çin, Hindistan, Irak, Iran, Japonya, Rusya ve Suudi Arabistan olarak sıralanabilir. Zeytinyağı ihraç ettiğimiz ülke ve serbest bölge sayısı 131 olarak kayıtlarımıza geçti.

Sofralık zeytinde ihracatımızın en çok olduğu ülkeler Almanya, Irak, Romanya, ABD ve Bulgaristan şeklinde sıralanırken, önemli hedef pazarlarımız, ABD, Almanya, BAE, Birleşik Krallık, Bulgaristan, Irak, Iran, Romanya, Rusya ve Suudi Arabistan’dır. Sofralık zeytin ihraç ettiğimiz ülke sayısı ise 119 oldu. 

Zeytinyağı ve sofralık zeytin ihracatında hedefimiz ambalajlı ürün ihracatını arttırmak ve 2025’te 1.5 milyar dolar dövizi ülkemize kazandıracak konuma gelmek.

2019/20 sezonunun tamamında 21 bin ton ambalajlı zeytinyağı ihraç ettik, bu da toplam zeytinyağı ihracatımızın yaklaşık %57’sine denk gelmekte.

Sofralık zeytinde ise toplam zeytin ihracatımızın %95’ini ambalajlı olarak yapıyoruz. Türkiye’nin zeytin ve zeytinyağı sektöründe dünya genelinde domine eden bir oyuncu olabilmesi için üretimde sürekliliğin ve verimliliğin olması gerekiyor.  

Dünya’da zeytin ve zeytinyağı sektörünü İspanya domine ediyor. Bunun en önemli nedeni de, dünya genelinde 3,2 milyon ton seviyesindeki zeytinyağı üretiminin yüzde 50’den fazlasını tek başına sağlıyor olması. 

İhraç pazarlarında var olabilmeniz için ürün arzınızın sürekliliğini sağlamanız gerekiyor. Bir yıl var, bir yıl yok olduğunuz zaman sürekliliği sağlamanız mümkün olamıyor. 

Sürekliliği sağlamanın yolu üretimi arttırmaktan geçiyor. Türkiye 180 milyona ulaşan zeytin ağacıyla ortalama 200 bin ton zeytinyağı üretirken, İspanya 330 milyon zeytin ağacıyla ortalama 1,6 milyon ton zeytinyağı üretebiliyor. 

Bizim de, sofralık zeytin üreticisine verilen 15 kuruş, zeytinyağı üreticisine verilen 80 kuruş desteği sofralık zeytinde 70 kuruşa, zeytinyağında ise 3.5 TL’ye çıkarmalıyız. Üretici bu sayede ağacına daha güzel bakacak ve üretim artışı sağlanacaktır. 

Tarım ve Orman Bakanlığı, 2023 yılı için 650 bin ton zeytinyağı, 1 milyon 200 bin ton sofralık zeytin rekoltesi hedefi belirmişti. Bu hedefe ulaşabilmemiz için zeytin üreticisinin desteklerinin arttırılması gereğinin altını çiziyoruz.

Uluslararası Zeytin Konseyi’nin yayınladığı son rapora göre, 2020/21 sezonunda dünya zeytinyağı üretiminin %3,5 artışla 3 milyon 320 bin ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Geçtiğimiz sezon oldukça kötü bir sezon geçiren İspanya’da zeytinyağı rekoltesi %41 artışla 1 milyon 596 bin ton olarak gerçekleşmesi bekleniyor. Diğer önemli üretici ülkelerden İtalya’da %21’lik düşüş ile 290 bin ton, Tunus’ta ise %65 düşüş ile 120 bin ton zeytinyağı rekoltesi beklenmekte.

Yine aynı rapora göre, sofralık zeytinde dünya genelinde %2,6’lık bir artış yaşanması ön görülüyor. En büyük üreticilerden Mısır’da %6,7 artışla 800 bin ton, İspanya’da %28 artışla 590 bin ton, Yunanistan’da ise %3,6 artışla 230 bin ton üretim bekleniyor. Bir diğer önemli sofralık zeytin üreticisi olan Cezayir’de ise %4,2’lik düşüş ile 310 bin ton üretim öngörülmekte. Aynı şekilde Fas ve Tunus da önümüzdeki sezon sofralık zeytin üretiminde düşüş beklenen ülkeler arasında yer alıyor.

Türkiye, yıllara göre değişmekle birlikte sofralık zeytin üretiminde yıllık ortalama 450 bin tonluk üretimle dünyada ikinci ya da üçüncü sırada yer alıyoruz. 

Türkiye, zeytinyağı üretiminde ortalama 200 bin tonluk üretimle dünya sıralamasında dördüncü ya da beşinci sıranın sahibi oluyor. 

Bu yıl rekolte henüz resmi olarak açıklanmamakla birlikte üretici bölgelerden aldığımız bilgiler ve gözlemlerimiz rekoltenin geçen yılki rekoltemizin bir miktar altında kalacağı yönündedir.

Türkiye'nin sofralık zeytin ve zeytinyağı tüketimine bakacak olursak; Türkiye, yıllık 400 bin tonluk sofralık zeytin tüketimiyle dünya genelinde en çok sofralık zeytin tüketen ülkeler arasında gelmektedir. 

Dünya genelinde, sağlıklı ürün tüketimi yükselen bir trend. Bu süreçte zeytin ve zeytinyağına olan talepte artış var.

Pandemi sürecinde sağlıklı beslenmenin önemi daha da iyi anlaşıldığı için dünya genelinde özellikle Avrupa ve ABD gibi gelişmiş ekonomilerde hane içi zeytin ve zeytinyağı tüketiminde artış söz konusu. Pandemi döneminde insanlar uzun süre evlerinde kaldılar ve tekrar kahvaltı yapmaya başladılar. Bu süreç sofralık zeytin tüketiminin artmasını sağladı. 

Ancak pandeminin en olumsuz etkilediği sektörler olan turizm&ağırlama sektöründe yaşanan daralma nedeniyle, otel cafe ve restoranlardaki tüketimde ister istemez azalışlar yaşandı.

Türkiye, zeytinyağı üreten ülkeler arasında kişi başına en az zeytinyağı tüketen ülke konumunda. Ülkemizde zeytinyağı tüketimi kişi başına tüketim 2 kg’ın altında kalıyor.. 

Üretici ülkelerden Yunanistan, İtalya, İspanya’da kişi başı 15 kg’ın üzerinde tüketim yapılmakta.  Hedefimiz Türkiye'deki zeytinyağı tüketimini kısa vadede 5 kg seviyesine çıkarmak. Bu hedefe ulaşılabilmesi için ise sağlık iksiri ve şifa kaynağı olan zeytinyağında %8 olan KDV oranının %1'e indirilmesini talep ediyoruz. KDV’nin indirilmesi tüketimi artıracak ve böylece orta ve uzun vadede kalp, damar ve kanser hasatlıkları için yapılan sağlık harcamaları azalarak Sağlık Bakanlığımız ilaç harcama bütçesine azaltıcı yönde katkı sağlayacaktır.

Zeytin ve zeytinyağı sektörünün sorunlarını da başlıklar halinde şöyle özetleyebiliriz. 

Üreticinin desteklenmesi beklentimizi daha önce dile getirmiştim. Zeytin ve zeytinyağı sektöründe ihracatta verilen ihracat desteklerinin de arttırılmasını bekliyoruz. Şu an 1kg’a kadar ambalajlı zeytinyağı ihracatında ton başına 1600 TL, sofralık zeytinde ise 630 TL ihracat iadesi sağlanıyor. 

Bu tutar ambalaj büyüdükçe azalmakta.  1-2 kg arasındaki ambalajlarda zeytinyağında 820, sofralık zeytinde 425 TL, 2-5 kg arasındaki ambalajlarda ise zeytinyağında 430 TL, sofralık zeytinde 280 TL destek verilmektedir.  Özellikle Uzak doğu ülkelerine ürünlerimizi galon tipi ambalajlarda ihraç ettiğimiz için, ambalaj büyüklük parametrelerinin 0-1 kg arası, 1-3 kg arası, 3-5 kg arası olarak revize edilmesinin sektörümüz için büyük faydası olacağını düşünüyoruz.

Zeytinyağı sektörünün sorunlarından bir tanesi yüzde 8 oranındaki KDV’nin yüzde 1’e indirilmesi beklentisidir.

Zeytinyağı ihracatında Avrupa Birliği’ne 100 ton olan ihracat kotamızın diğer üretici ülkeler seviyesine çıkarılması gerekmektedir. İlk aşamada 15 bin ton kotasız ihracat kotası verilmesi gerekmektedir.

Avrupa Birliği'nden ayrılan İngiltere ile yaptığımız Serbest Ticaret Anlaşması kapsamına Türk zeytinyağının alınmasını bekliyoruz. 

Zeytin ve zeytinyağı üretiminde hedeflerimize ulaşabilmek için Tarım ve Orman Bakanlığımız öncülüğünde yaşlı zeytin ağaçlarının tıraşlanması (gençleştirilmesi) dolayısıyla oluşacak gelir kaybının, çiftçinin ürün kaybı yaşadığı yıllarda desteklenmesini istiyoruz.

Ülkemiz ekonomisi açısından önemli olan zeytinciliğin üretim bölgelerinin hava ve toprak şartları ile uyumlu, bölgelere adaptasyonunu tamamlamış çeşitlerden (örneğin; Akhisar-Uslu, Aydın-Memecik, Bursa-Gemlik gibi) dikim yapılmasının desteklenmesi gerekmekte. İhtiyaç duyulan ürünlerin, özellikle Tekir(Eşek), Domat, Memecik gibi iri taneli zeytin çeşitlerinin dikim ve üretiminin teşvik edilmesi gerektiğinin dillendiriyoruz.

Zeytin fakir toprakların meyvesidir ve ülkemizde kıraç topraklarda yetişen zeytin ağaçlarının büyük bir kısmı sulama altyapısından yoksun. Bu bakımdan damla sulama sistemleri, derin kuyu açılması ve elektrik harcamaları konularında Bakanlıklarının acil desteğine ihtiyaç duyulmakta. Ayrıca çiftçimize verilen mazot ve gübre desteğinin de artırılması büyük önem taşıyor. 

Bakanlığımızın vereceği 1 birim desteğin 10 yıl içerisinde ülke ekonomisine artı 10 birim gelir olarak geri döneceğinden hiç şüphemiz yok.  

Sektörümüzde iç piyasaya baktığımızda, en önemli sorun olarak karşımıza zeytinyağında taklit ve tağşiş çıkmakta. Taklit ve tağşişin önüne geçilebilmesi için cezai yaptırımların arttırılarak tağşişli zeytinyağı ticareti yapanların nitelikli suçlar kapsamında cezalandırılması gerekmekte. Tağşişin süreklilik kazanması halinde ise ilgililerin ticaretten menedilmesi sağlanmalı.