Sanayiciler, pandemide fiyatları fahiş oranlarda artan ve tedariğinde ciddi sıkıntılarla karşılaşılan bazı hammaddelerin ithalatında ek vergilerin geçici süreyle kaldırılmasını istiyor.

Söz konusu talep özellikle otomotiv, makine, hazır giyim ile plastik ürün imalatının yapıldığı sektörlerden geliyor. Ek vergi yükünün ihracat fiyatlarını artırdığı için rakip ülkelerle rekabette geriye düştüklerini söyleyen sektör temsilcileri, ithalatta korumacı önlemlere verilecek ‘kısa süreli aranın’ enflasyon ve cari açık hedefleriyle de uyumlu olacağına inanıyor. 

İstanbul Ticaret Odası (İTO) Başkanı Şekib Avdagiç, son dönemde küresel düzeyde üretim sektörlerinde hammaddeye ilişkin sorunların arttığını söylerken, bunun yanı sıra hızla yükselen emtia ve navlun fiyatları ile termin sorunlarının alt sektörleri üretimi olumsuz etkilediğine dikkat çekti.

“Bu itibarla, hammadde ithalatında uygulanan ek vergilerin geçici bir süreliğine askıya alınmasını öneriyoruz” diyen Avdagiç, bu uygulamanın bazı ürünler için daha önce gerçekleştirildiğine dikkati çekti. Salgın döneminde metal sektöründe Türkiye’nin ihracatının arttığını, fakat hammadde fiyatlarında da neredeyse yüzde 100 artış olduğunu vurgulayan Avdagiç, “Bu sebeple metal ve plastik hammaddelerin ithalatında uygulanan ek vergilerin, geçici bir süre askıya alınması doğru olacaktır. Son olarak Ticaret Bakanlığı’nın bir plastik hammadde olan PVC-S’de uygulanan damping vergisini düşürmesini olumlu buluyoruz. Metal ve plastik hammaddeler, ihracat yaptığımız birçok sektörü doğrudan ilgilendiriyor.

Öte yandan sanayiciler hammadde maliyetindeki artışı, henüz fiyatlara tam olarak yansıtmış değiller. Bu maliyet enflasyona da olumsuz etki yapabilir. İşletme sermayesinin korunması, üretim ve ihracatta yakaladığımız ivmenin devamı için, hammadde ithalatındaki vergilerin askıya alınması çok yerinde olacaktır”
 
Vergiler 2018 öncesine dönebilir

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Otomotiv Tedarik Sanayi Meclis Başkanı Alper Kanca, enflasyonun yükselmesinde hammadde ile bazı ürün ve hizmetlerdeki anormal maliyet artışlarının etkisinin malum olduğunu söylerken, şu anda ekonomiye etki eden kurumların önceliğinin enflasyon ve faizin düşürülmesi olduğunu hatırlattı. Bunun için her türlü aracın gündeme alınması gerektiğini kaydeden Kanca, “Tabii ki ithalatı teşvik etmek amaç olmamalı. Bu konuda bizler de hassasız. Yine de hammadde maliyetleri söz konusu olduğunda, 2018 yılının son çeyreğindeki döviz dalgalanması sırasında önlem olarak bazı ilave hammadde gümrük vergileri konulduğunu hatırlamalıyız. Dolayısıyla, en azından bir süreliğine üretimde kullanılan hammadde ve ara mamulde vergilerin 2018 öncesi döneme döndürülmesi işe yarar bir çözüm olabilir” ifadelerini kullandı.
 
Son 7 ayda fiyatlar uçtu

TOBB Plastik, Kauçuk ve Kompozit Sanayi Meclisi Başkanı Yavuz Eroğlu, Türk plastik sektörünün üretim kapasitesiyle Avrupa’da ikinci, dünyada altıncı olduğunun altını çizerek, hammadde tedariğinin sektör için çok önemli olduğunu dile getirdi. Türkiye petrokimya sanayinin sektörün ihtiyacı olan hammaddenin yüzde 15’ini üretebildiğini, kalan yüzde 85’in ithal edilmek zorunda olduğunu vurgulayan Eroğlu, pandemi sonrası özellikle son 7 aydır hammadde fiyatlarının adeta uçtuğunu kaydetti.

Bu nedenle devletin ana sanayisini koruma stratejisini gözden geçirmesinin yerinde olacağını savunan Eroğlu, ek vergi, anti-damping ve gözetim uygulamalarının sektöre maliyetinin yıllık ortalama 500 milyon dolar olduğunun altını çizdi.

Plastiğin enflasyon sepetine giren neredeyse tüm ürünlere bir şekilde dokunduğunu söyleyen Eroğlu, “En basitinden bir pet şişede suyun maliyetinin sadece yüzde 20’sini su oluştururken, geri kalan yüzde 80’i plastik kısmın maliyeti. Plastikteki her maliyet vatandaşa yansıyor. Korumacı vergilerin kaldırılması vatandaşın tüketici enflasyonunu da olumlu etkileyecek. Ek vergilerin bir süreliğine askıya alınması enflasyon hedefine ulaşmak adına çok önemli” ifadelerini kullandı. 
 
Üretim talebi karşılayamıyor

TOBB Konfeksiyon ve Hazır Giyim Sanayi Meclisi Başkanı Şeref Fayat, konfeksiyonda kullanılan çeşitli hammaddelerin ithalatındaki ek vergi, anti-damping ve gözetim uygulamalarının konfeksiyon sektöründe ciddi sorunlara yol açtığını söyledi. Türkiye’nin iplik ve kumaş ihracatının bu dönemde ciddi şekilde arttığına dikkat çeken Şeref Fayat, durum böyle olunca iç piyasanın yerli üreticinin talebine yetişemediğini vurguladı.

Ana ihracat pazarlarının talebini karşılamanın konfeksiyon sektörü için çok hayati olduğunun altını çizen Fayat, şu ifadeleri kullandı: “En azından bu dönemde ithalatta ek vergiler kaldırılırsa biz de daha rahat konfeksiyon yapabilir ve ana pazarlarımızın talebini karşılayabiliriz. Devletin bu dönem için bir regülasyon yapmasını bekliyoruz. İthalat bir süre rahat bırakılsın ki biz de Çin ve Bangladeşli rakiplerimizle aynı fiyata hammaddeye erişelim. Fiyatta daha rekabetçi olabilelim. Kilogramı 4 dolar olan iplik ihracatını korumak için kilogramı 16 dolar olan hazır giyim ihracatını zorlaştırmayalım.” Vergilendirmenin emsal fiyat üzerinden yapıldığını hatırlatan Fayat, bu da hesaba katıldığında ek vergilerin yüzde 30-40 oranında maliyetleri artırdığını ifade etti. 
 
Sektörlerin görüşü alınmalı

İstanbul Kimyevi Maddeler ve Mamulleri İhracatçıları Birliği (İKMİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Pelister, sektörün hammadde bakımından yüzde 70 dışa bağımlı olduğunun altını çizerek, yurt içinde yeterli üretimi olmayan hammadde ve ara mamullere uygulanan ilave gümrük vergilerinin kaldırılmasını istediklerini söyledi.

Getirilecek yeni kararlarda sektörün de görüşünün alınmasının büyük önem taşıdığını kaydeden Pelister, şöyle devam etti: “Plastik kavanoz, plastik kapak, plastik şişe, cam şişe, sprey pompası, triggerler gibi ambalajların yurtiçinde yeterli ve istenen çeşitlilikte üretiminin olmaması nedeniyle talep yine ithalatla karşılanıyor ve mevcut ithalatın bir kısmı gümrük vergisi muafiyeti olan AB ülkelerine yöneliyor. Bu durumda özellikle kozmetik ve temizlik ürünleri üreticilerimiz ambalajlarını bir miktar daha pahalıya tedarik ediyor ve aynı zamanda ülkemiz adına arzu edilen gümrük vergisi tahsilatı da gerçekleşemiyor. Dolayısıyla ithalat gümrük vergisi yerine yerli üretimin teşvik edilmesi ve desteklenmesi gerekiyor.” 
 
İhracatta rakiplerimizden 1-0 geride başlıyoruz

Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Yönetim Kurulu Üyesi Ali Eren, özellikle yassı çelik üzerinde gereksiz bir koruma olduğunu iddia ederken, bu işten Türkiye’nin zararlı çıktığını söyledi. Bu mamulü yoğun olarak kullanan otomotiv, makine, beyaz eşya, gemi sanayi, kazanlar ve boru imalatı sektörlerinin toplam ihracatının 53 milyar dolar civarında olduğuna dikkat çeken Eren, “Söz konusu bu ihracatın fiyatları, korumacılık önlemleri yüzünden artıyor. Eğer buradaki ek vergiler kaldırılırsa bu sektörlerin maliyetleri en az yüzde 10 azalmış olacak. Bu maliyetlerdeki düşüşün de cari açığa ve enflasyona olumlu tesiri olur.

Aynı zamanda ihracat fiyatımız da düşeceği için ihracat potansiyelimiz de artacak. Zira bu korumacı önlemler yüzünden ihracatta rakiplerden 1-0 geride başlıyoruz” diye konuştu. Türkiye’de üretilen yassı çelik miktarının tüketimi karşılamadığını kaydeden Eren’in verdiği bilgiye göre, 2015-2020 yılları arasında yassı çeliğin üretimi yıllık 9,4 milyon ton olurken, yıllık ortalama tüketimi ise 11,6 milyon ton. Üretim ve tüketim arasında iç piyasada 2,2 milyon tonluk bir fark bulunuyor. Eren, makine sektörü olarak bu ek vergilerin en azından pandemi döneminde geçici süre de olsa kaldırılmasının yararlı olacağını sözlerine ekledi.

Kaynak: dunya.com/Merve Yiğitcan