Açılış itibariyle bu durumun TL varlıklara da negatif yansımasını bekliyoruz. Bu noktada, Borsa İstanbul Ekim 2019’da 95 bin - 98 bin arasında oluşan yaklaşık 3 bin puanlık boşluğu kapatmaya yönelebilir.
Günün devamında ise ECB toplantısını takip edeceğiz. Fed’i takip ederek bir hızlı bir adım atmak yerine beklemede kalmayı tercih eden ECB Mart ayı toplantısını bugün gerçekleştirecek. Hatırlanacağı gibi ECB, Eylül 2019’da mevduat faizini -%0,5’e çekerken Kasım 2019’dan itibaren geçerli olmak üzere aylık 20 milyar EUR büyüklüğünde tahvil alımları yapma kararı almıştı. Merkez Bankası söz konusu kararların ardından yeni bir adım atmayarak uzun süredir izlemede kalmayı tercih ediyor.
Korona virüsünün ekonomi üzerinde yarattığı baskı nedeniyle ABD, İngiltere, Kanada ve Avustralya’da yapılan faiz indirimlerinin ardından ECB’nin de bu yönde bir adım atma olasılığı son derece yüksek. Ortalama indirim beklentisi 10 baz puan olsa da, olası bir indirimin büyüklüğünde ECB’nin korona virüsüne ilişkin riskleri ne derece yüksek gördüğü belirleyici olacaktır.

Toplantıda faiz indiriminin yanında yeni bir TLTRO programı veya özel sektör tahvil alımı gibi likidite koşulları üzerinde pozitif etki yaratabilecek adımların tartışılması da şaşırtıcı olmayacaktır.
Ancak unutmamak gerekiyor ki önde gelen merkez bankaları faiz indirip likidite koşullarını iyileştirse bile korona virüsü salgınının ciddi bir belirsizlik yaratması ve sorunun para politikalarından değil özellikle tedarik zincirinde oluşabilecek sıkıntılardan kaynaklanması küresel merkez bankalarının karşı karşıya olunan sorunla mücadele etmek için limitli bir hareket alanı olduğunu gösteriyor. Bu noktada önümüzdeki günlerde faiz indirimlerinin mali politikalarla da desteklenmesi son derece olası görünüyor. 

BEKLENTİLERİMİZ
Borsa İstanbul 100 binin üzerinde tutunuyor. Tamamen yurtdışı odaklı bir performans ortaya koyan BIST-100 endeksi dün günün ilk yarısında 103 bin seviyesine yaklaşsa da kazanımlarını korumayı başaramadı. Korona virüsünün Türkiye’ye de sıçramasını ise piyasalar açısından ilk etapta nötr olarak değerlendirirken, bundan sonraki süreçte özellikle yurtiçindeki yayılma hızının çok daha fazla önem taşıdığını düşünüyoruz. TL varlıkların şimdilik yön tayin etmek için yurtdışını takip etmeye devam etmesini bekliyoruz. ABD Başkanı Trump’ın açıklamalarının ardından küresel borsalarda yaşanan satış baskısının açılış itibariyle Borsa İstanbul’a da belirgin şekilde negatif yansımasını bekliyoruz.

Bu noktada, BIST-100 endeksi Ekim 2019’da 95 bin - 98 bin arasında oluşan yaklaşık 3 bin puanlık boşluğu kapatmaya yönelebilir. EUR/USD ECB öncesinde 1,13’ün altına sarkıyor. ABD tahvil faizlerindeki sert geri çekilmenin desteğini arkasına alarak hafta başında 1,15 sınırına kadar yükselen EUR/USD sonraki işlemlerde ise tahvil faizlerinin denge bulmaya başlamasına paralel olarak kazanımlarının önemli bir kısmını geri verdi. Çok kısa vadede olası görünmüyor olsa da korona virüsüne ilişkin risklerin azalması durumunda piyasalar da dengeye oturacağı için bu yönde bir senaryonun gerçekleşmesi halinde paritede geri çekilmenin devam etmesi şaşırtıcı olmayacaktır.

Ancak risklerin halihazırda yüksek kalmaya devam etmesi ve Fed başta olmak üzere önde gelen merkez bankalarının faiz indirimi yönünde adım atmayı sürdürmesi paritenin 1,13’ten çok fazla uzaklaşmamasını sağlıyor. Bugün ise ECB’den beklenen faiz indiriminin ne ölçekte büyük olacağı paritenin yönünde belirleyici olacaktır.
TL’de kırılganlık artıyor. USD/TL hafta başından bu yana net bir yöne doğru hareket etmekten ziyade daha çok 6,15 merkezli bir bant içerisinde hareket ediyordu.

Dün ise günün ikinci yarısından itibaren kurun yukarı yönlü hareket etmeye başladığını ve 6,20 seviyesini de aştığını görüyoruz. Kurun yön arayışında tamamen küresel risk iştahıbelirleyici rol oynuyor. Bu noktada daralan risk iştahını yeni güne başlarken TL açısından önemli bir risk unsuru olarak görüyoruz. Diğer taraftan cari işlemler dengesinin beklentilerden daha iyi bir değer alması ve son 12 aylık rakamın yapılan revizyonların da etkisiyle 6,5 milyar dolar olması kur üzerinde herhangi bir etki yaratmaktan uzak kaldı. Bugün ise ECB’nin atacağı adımların kura olası yansımalarını izleyeceğiz.


Faizler arasındaki makas açılıyor. Gerek küresel tahvil faizlerinin aşağı yönlü hareket etmesi gerekse önde gelen merkez bankalarının attığı adımlara paralel olarak TCMB’nin bir kez daha faiz indirimine gideceğine dair beklentiler özellikle kısa vadeli faizlerin ayın başından bu yana daha iyimser bir zeminde hareket etmesini sağlıyor. Bu noktada 10 ve 2 yıl vadeli tahvil faizleri arasındaki fark zaman zaman 100 baz puana kadar yaklaşıyor. Söz konusu farkın 150 baz puana kadar açılması olası olmakla birlikte şimdilik bunun ötesinde bir fark beklemiyoruz. Bugün ise gerek TL’nin kırılgan bir görünüm sergilemesi gerekse küresel risk iştahının düşük olması faizler açısından yukarı yönlü risk yaratıyor.


Ons altın güç kaybediyor. Piyasalarda panik havasının artması ile son dönemde oldukça volatil bir tablo ortaya koyan altının ons fiyatı 1630 dolara kadar geri çekilmiş durumda. Özellikle borsalardaki satış baskısının likidite ihtiyacını karşılamak için yatırımcıları altın portföyünü azaltmaya yöneltmesi altına güç kaybı olarak yansıyor. Diğer taraftan korona virüsüne karşı alınan önlemlerin yanında virüsün ekonomik aktiviteyi olumsuz etkilemesi deflasyonist bir baskı yaratıyor. Bu da hedge özelliği de taşıyan altına negatif yansıyan faktörlerden biri olarak öne çıkıyor. Teknik açıdan bakıldığında gün içinde 1627 doların altındaki rakamların aşağı yönlü riskleri artıracağını düşünüyoruz