Geleceğe emin adımlarla ilerlemek isteyen şirketlerin, kriz dönemini olumlu bir şekilde atlatabilmesi büyük önem taşıyor.

Son yıllarda ekonomik anlamda durağan seyreden global piyasalar, COVID-19 pandemisinin etkisiyle belirgin bir kriz dönemine girdi. İnsan odaklı bir global krizin ortaya çıkması, üretimde ve tüketimde ucu insana dayanan tüm sektörleri derinden etkiledi. Değişen dinamikler ve teknolojinin ön plana çıktığı bu dönemde, bu durumu avantaja çeviren sektörler de mevcut.  

Ekonomiyi ayakta tutan ve istihdam sağlayan firmalar, bu dönemi atlatmak için kriz masaları kurarak stratejilerini güncellediler. Değişen dünyanın yeni düzeninde yerlerini sağlamlaştırmak ve yeni atılımlar yapmak için büyük enerji sarf etmeye devam ediyorlar.

Şirketlerin sürdürülebilirliğini sağlaması ve bu dönemi pozitif bir ivme ile atlatması için akılcı, profesyonel bir bakış açısına ihtiyaçları olduğunu belirten Dinamo Danışmanlık Kurucu Ortağı, Kamu Özel Ortaklığı (PPP) ve Proje Finansmanı Uzmanı Fatih Kuran, “Kriz dönemlerinde şirketlerin ilk önceliği mevcudiyetlerini devam ettirmek ve şirketin krizden yara almadan çıkmasını sağlamak olmalıdır. Krizi sağ salim atlatabilmenin sırrı iyi bir nakit akış yönetiminden geçer. Şirket satışları ve karlılıkları düşse de zaman için de kendini toparlayabilir. Oysa nakit akışının eksiye düşmesi bir şirketin edimlerini yerine getirememesi anlamına gelir. Başlangıçta önemli itibar kayıplarına neden olur ve bu durumun devam etmesi şirketleri iflasa kadar sürükleyebilir.  Kriz döneminde şirketlere satışlarını arttırmaya yönelik tedbirler almalarını, müşteri portföylerini özellikle yurt dışına açılarak geliştirmelerini, maliyetlerini azaltmalarını, alacak ve stok yönetimine odaklanmalarını önerebiliriz. Ayrıca alacak ve borç yönetiminde paranın zaman değerini dikkate almaları ve kriz dönemlerinde tahsilat riskinin arttığının bilincinde olmaları da önemlidir. Tüm bunları doğru bir planlama ve doğru uygulama ile hayata geçirmeleri gerekmektedir.” dedi.