Türkiye ekonomisi 2020’nin üçüncü çeyreğinde yıllık bazda %6,7 ile %4,8’lik piyasa beklentisinden ve %4,5’lik İş Yatırım beklentisinden çok daha hızlı büyüdü. Çeyreklik bazda %15,6 büyüme ile 1998 yılında başlayan serinin açık ara en yüksek büyümesi ile karşı karşıyayız. Üçüncü çeyrek rakamları Türkiye’nin Çin’i de (yıllık %4,9) geçerek en hızlı büyüyen G20 ülkesi olduğunu gösteriyor.

Genişleyici politikalar ve finansal baskılama desteğiyle oluşan rekor büyümeyi maalesef sürdürülemez buluyoruz. Gerek ödemeler dengesinde yaşanan 53 milyar dolarlık rezerv kaybı, gerekse hane halkı ve şirketler kesiminin borçluluğunda son dönemde görülen hızlı artış genişleyici politikalardan U dönüşü yapılmasını zorunlu kıldı. 2021 yılında yeni ekonomi yönetiminin dengeli politikalarıyla Türkiye’nin daha sürdürülebilir bir büyüme patikasına gireceğine inanıyoruz.

Harcama tarafına baktığımızda kredi büyümesinin desteğiyle özel tüketim ve yatırım ağırlıklı sert bir yükseliş görüyoruz. Büyümenin motoru özel tüketim %9,2 büyüyerek manşet rakamı 5,4 yüzde puan yukarı çekiyor. Yatırımlarda 2018 yılının ikinci yarısından beri görülen daralma yerini çok güçlü bir büyümeye (yıllık %22,5, +5,2yp katkı) bırakıyor. Şok dönemlerinde genelde büyümeye destek veren kamu tüketimi bu kez sınırlı oranda kullanılıyor (yıllık %1,1, +0,1yp katkı).

Biz büyürken dış ticaret ortaklarımız küçüldüğü için (Avro bölgesi %-4,4) ekonomide ihracat lehine dengelenmeden uzaklaşıyoruz. İhracatın %22,4 daraldığı bir ortamda, kredi büyümesinin de desteğiyle ithalatın %15,8 büyümesi, dış ticaretin manşet büyüme rakamını 9,1yp aşağı çekmesine sebep oluyor.

Dış borcu yüksek Türkiye’de dış ticaretin 2019 yılı ikinci yarısından itibaren (2019 Ç4: -4,7yp, 2020 Ç1: -4,3yp, 2020 Ç2: -7,8yp, 2020 Ç3 -9,1yp) düzenli olarak büyümeyi aşağı çekmesini finansal istikrar açısından önemli bir risk olarak görüyoruz.

Zincirleme hacim endeksi yöntemiyle hesaplanan yeni milli gelir serisinde alt katkıların toplamı manşet GSYİH büyümesi ile aynı sonucu vermiyor. Aradaki farkı stok katkısı olarak alıyoruz. 2019 dördüncü çeyrekte stokların katkısı +6,8yp ile yeni milli gelir serisinin başlangıcından beri en yüksek değere ulaşmıştı. 2020 yılı ilk üç çeyrekte stoklar 5,3yp, 5,0yp ve 5,1yp ile yüksek pozitif katkı yapan bir kalem olmayı sürdürüyor. Buna karşın 2018 Ç2 ile 2019 Ç2 arasında stokların negatif katkısının toplam -17,5yp olduğunu belirtelim.

Tüketim grubunun alt detaylarına bakıldığında ucuz finansman desteğiyle dayanıklı mal grubunun %61 artarak tüketimin itici gücü olduğunu görüyoruz. Yarı dayanıklı ve dayanıksız mal grupları sırasıyla %8,0 ve %6,0 artışla büyümeyi destekliyorlar. Buna karşın hane halkına yönelik hizmetlerdeki daralma (%-16,0) ilk çeyreğe (%-25,7) göre azalsa da tüketimi aşağı çekmeye devam ediyor.

Yatırımların alt detaylarına bakıldığında inşaat harcamalarındaki daralmanın yerini güçlü bir büyümeye (%14,7) bıraktığını görüyoruz. Makine teçhizat yatırımlarında ikinci çeyrekte başlayan büyüme (%4,7) üçüncü çeyrekte ivmesini artırarak %23,5’e ulaşıyor.

Milli gelirin üretim alt kalemlerine baktığımızda ekonominin ana omurgasını oluşturan sanayide (yıllık %8,0, +1,5yp katkı) ve özellikle imalat sanayinde (yıllık %9,3) güçlü bir toparlanma görüyoruz. Sekiz çeyrekten beri daralan inşaat sektörü (yıllık %6,4, +0,4yp) yeniden yükselişe geçerken tarım (yıllık %6,2, +0,8yp) 2017’nin ikinci çeyreğinde bu yana en güçlü büyüme oranını yakalıyor. Hizmet sektörü (yıllık %0,8, +0,2yp) salgın koşulları nedeniyle oldukça sınırlı hızla büyürken finans ve sigorta (yıllık %41, +1,5yp) üretimin yıldızı olmayı sürdürüyor. İdari ve profesyonel hizmetler (yıllık %-4,5, -0,2yp) ise büyümeye negatif katkıda bulunan tek sektör olarak öne çıkıyor.

Özetlemek gerekirse, 2020 yılı ikinci çeyreğinde çoğu ülkeden daha az daralan Türkiye üçüncü çeyrekte %6,7 ile Çin’i de (%4,9) geçerek en hızlı büyüyen G20 ülkesi oldu. Genişleyici maliye politikası, aktif oranı ve faiz indirimlerinin desteklediği iç talep büyümenin itici gücü oldu.

Ancak ödemeler dengesi ve enflasyon üzerindeki yıkıcı etkileri nedeniyle bu politikalardan dördüncü çeyrekte kademeli olarak vazgeçiliyor. Beklentimizden güçlü gelen üçüncü çeyrek verisi ışığında 2020 yılı büyüme tahminimizi %0,3’ten %0,7’ye yükseltiyoruz.

2021 yılında yeni ekonomi yönetiminin dengeli politikalarıyla Türkiye’nin daha sürdürülebilir bir büyüme patikasına gireceğine inanıyoruz. 2021 yılı için %4’lük büyüme tahminimizi koruyoruz.

Serhat Gürleyen, Araştırma Direktörü
Dağlar Özkan, Ekonomist