IHS Global Insight Türkiye Ekonomisti Andy Birch, faizlerde değişikliğe gidilmemesinin şaşırtıcı bir hareket olmadığını belirterek, "Hükümetin kurulmasına kadar faiz oranlarının bir-iki ay kadar daha değişmeden kalmasını bekliyorum" dedi. AA muhabirine, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu (PPK) temmuz ayı faiz kararını değerlendiren yerli ve yabancı ekonomistler, faiz oranlarının enflasyondaki iyileşme ve yurt dışındaki gelişmelerin seyrine göre belirleneceğini ifade etti.
Birch, bu ay faizlere dokunulmamasının şaşırtıcı bir hareket olmadığını vurgulayarak, para politikasını gevşetmek için yapılan politik baskının parlamento seçimleri sonrasında azaldığını kaydetti. 
"Buna rağmen muhtemelen enflasyon oranları ve piyasa belirsizliği nedeniyle faizlerin yeniden artırılması konusunda politik konuşmalar gerçekleşecektir" diyen Birch, bir sonraki hükümetin kurulmasına kadar faiz oranlarının bir-iki ay kadar daha değişmeden kalmasını beklediğini dile getirdi. 

Cumberland Advisors Küresel Ekonomiler Başekonomisti Bill Witherell da faizlerde değişim gerçekleşmemesinin büyük ölçüde beklentiler dahilinde gerçekleştiğini belirterek, TCMB'nin, makroekonomik faktörlerin küresel sonucu olarak enflasyonda gerileme döneminde övgü almaya devam etmesi için böyle bir karar aldığı yorumunu yaptı.
Witherell, "Ancak her olumlu performans, Fed'in bu yılın sonlarında faiz artırımına gidecek olması nedeniyle Türkiye'nin para biriminde veya hisse senedi piyasasında büyük olasılıkla kısa ömürlü olacaktır" değerlendirmesinde bulundu. Berenberg Türkiye Ekonomisti Wolf-Fabian Hungerland ise TCMB'nin faizleri mevcut siyasi iklimin çok kırılgan olması nedeniyle sabit tuttuğunu belirterek, para piyasalarındaki volatil durumun ekonomi üzerindeki baskısını hafifletmek için TCMB'nin kullanabileceği daha fazla alanı bulunduğunu dile getirdi. Hükümetin kurulamadığı ortamda bir faiz artışının TL ve piyasalar üzerinde kısa vadeli baskıya neden olabileceğini aktaran Hungerland,  bu yüzden TCMB'nin faiz oranlarında değişikliğe gitmediğini ifade etti. Hungerland, enflasyon oranları ve Fed'in faizleri artıracak olması nedeniyle düşük faiz oranlarının sürdürülemeyebileceği öngörüsünde bulunarak, "Kurulacak hükümet üzerindeki büyük politik belirsizlikler de döviz ve kısa süreli sermaye akışlarını baskılıyor" diye konuştu. 
Türkiye'nin en kısa sürede yeni bir hükümet kurması gerektiğine işaret eden Hungerland, siyasetin para politikasına hakim olmaya devam ettiğini kaydetti.

"Risk primindeki fiyatlama kur üzerinden TL varlıkları belirleyecektir"

Ziraat Yatırım Ekonomisti Bora Tamer Yılmaz ise TCMB'nin piyasa beklentisi doğrultusunda tüm parametreleri sabit tuttuğunu ve karar metninde yeni bir bilgiye yer verilmediğini ifade etti.
TCMB'nin bu ayki karar metninin nisan ayındaki karar metnini andırdığını dile getiren Yılmaz, "Nisan karar metni de yeni bir bilgi içermemiş daha sonra ertesi hafta Enflasyon Raporu'nda Başkan Erdem Başçı sözlü şekilde sıkı likidite politikasını ifade etmişti. Haftaya 30 Temmuz Perşembe günü yine Enflasyon Raporu var. Rapor öncesinde koalisyon görüşmeleri bir miktar daha şekillenebilir ve temmuz ayı Federal Açık Piyasalar Komitesi (FOMC) ardımızda bırakmış olacağız. Bu karar piyasayı risk primine teslim etmekte. Risk primindeki fiyatlama kur üzerinden TL varlıkları belirleyecektir" değerlendirmesini yaptı.

Burgan Yatırım Başekonomisti Haluk Bürümcekçi de TCMB'nin, sıkı likidite politikası duruşunu koruyacağını ancak geçmiş iletişiminde bahsettiği fonlama maliyetlerini manşet enflasyona endeksleme niyetinin kafa karıştırabileceğini ifade etti.

Bayram sonrası dönemde TL'deki oynaklık artışı ve değer kaybetme eğiliminin tekrar başlaması nedeni ile TCMB'nin sıkı likidite politikası duruşunu korumasını beklediklerini aktaran Bürümcekçi, şunları kaydetti:
"Ayrıca, TCMB'nin geçmiş iletişiminde fonlama maliyetlerini yıllık manşet enflasyona endeksli götürme niyetinden bahsettiğini de hatırlamakta, uygulanmasını beklemesek de böyle bir durumda TL'nin daha da olumsuz etkileneceğini düşünmekteyiz. Genel olarak ise likidite politikasının esnek bir şekilde kullanımının özellikle sermaye çıkışı olan dönemlerde TL için önemli bir ilk savunma hattı görevi gördüğünü, yine de TL'nin küresel risk iştahındaki oynaklıklara maruz kalmasına tam olarak engel olunamadığını düşünmekteyiz.

TCMB'nin mevcut mekanizma ile getirebileceği sıkılaşma sınırlı kalmaya devam etmektedir. Zira faiz koridorunun üst sınırını artırmadıkça gecelik faizi mevcut seviyesinin üzerine çıkarma imkanı yoktur, buna karşılık haftalık repo fonlamasını azaltmaya devam ederek ortalama fonlama maliyetini daha yüksek seviyelere çekme imkanı bulunmaktadır."