İSTANBUL (AA) - MEHMET FATİH ERDOĞDU - Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, 1 Ekim Dünya Kahve Günü olduğunu ancak Türk kahvesine özel bir gün bulunmadığını ifade ederek, "Biz de 5 Aralık'ı 'Dünya Türk Kahvesi Günü' yapalım diyoruz. Türk kahvesini 5 Aralık'ta New York'ta olan herkese Times Meydanı'nda denetmek istiyoruz." dedi.

Aynı zamanda Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi olan Kolbaşı, AA muhabirine yaptığı açıklamada, özellikle kahve sektöründe faaliyet gösteren kahve çekirdeği firmalarının Türk kahvesini tanıdığını söyledi.

Kolbaşı, kahve çekirdeğinin sadece Ekvator üzerindeki sıcak ülkelerde yetişebildiğini ancak dünya genelinde bu işin yüzde 80'ini; kahveyi işleyen, satan, serviste kullanan İsviçre, Almanya, Hollanda ve ABD gibi ülkelerin yaptığını anlattı.

5 Aralık'ın Dünya Türk Kahvesi Günü olması için çalıştıklarını ifade eden Kolbaşı, şöyle devam etti:

"Dünyada 1 Ekim Kahve Günü var ama Türk kahvesine özel bir gün yok. Biz de 5 Aralık'ı 'Dünya Türk Kahvesi Günü' yapalım diyoruz. Bunu özellikle ABD'de, hem Washington'da hem de New York'ta, yani dünyanın kalbinin attığı tüketimin merkezi Times Meydanı'nda yapalım diyoruz. O noktada Nasdaq'ın meşhur bir reklam panosu vardır. Hem reklam vermek hem de o noktanın altında Türk kahvesini tattırarak denetmek arzusundayız. Duvarda 'biz buradayız' diyoruz, hemen altında da tattırıyoruz. Türk kahvesini 5 Aralık'ta New York'ta olan herkese Times Meydanı'nda denetmek istiyoruz. Daha evvel farklı bir tarihte yaptık ama şimdi 5 Aralık bizim için çok önemli. Bu proje bu sene gelişti. Çok sıkı şekilde hazırız."


- "Yurt dışında gittiğiniz kafe, restoranda Türk kahvesi sipariş edin"


Türk kahvesinin fal bakma özelliğinin de yurt dışında alıcı bulduğunu belirten Kolbaşı, "Yurt dışına giden her bir Türk vatandaşından ricam; kafede, restoranda Türk kahvesini menüde görmezseniz dahi isteyin. O menüye bir şekilde Türk kahvesi gelecektir. Bu bir milli bilinç. Bunu yapabilmemiz için ısrarla yurt dışında Türk kahvesini istememiz lazım. Türk kahvesini, fincanlarını, makinelerini çok iyi yapan firmalarımız var. El birliğiyle dünyanın her yerine bunu ulaştıralım. Kahvemizi fal baktırarak da yaymak istiyoruz. Yurt dışında da fortune teller (fal bakma) kültürü yaygın olduğu için çok ilgi topluyor." şeklinde konuştu.

Türk kahvesinin espresso kadar yaygın olmamasının nedenine değinen Kolbaşı, "Bu durum elektrikli pişirme yöntemine geç başlanmasıyla ilgili. Elektrikli ev aletlerinin suyu ısıtması, kahveyi veya çayı bir şekilde hızlı yapabilmesi 1890'lara dayanıyor, ilk kettle... 1920'lerde ilk filtre kahve makinesi, 1940'larda espresso... Bunun çok yayılması da 2000'lerde oluyor. Türk kahvesinin ocak dışında elektrikli bir ürünle yapılması 2002'ye kadar çok zordu. 2002'de ilk kez elektrikli cezveyi yaptık, 2004'te de Türk kahvesi makinesi yapıldı. Ama Türk kahvesiyle teknolojinin birleşmesi diğer kahve çeşitlerine göre 100 sene geç kaldı. Hala Türk kahvesi dünyadaki kahvecilerin makine alışkanlarından farklı." dedi.


- "Dünyadaki kahvenin yüzde 10'u Türk kahvesi şeklinde tüketiliyor"


Murat Kolbaşı, Arzum OKKA'nın piyasaya gelmesiyle birlikte direkt fincana servis edilebilen Türk kahvesinin yapılmasının yurt dışında çok kolaylaştığını ifade ederek, bugün 15 tane Türk markası, 5 de uluslararası markanın Türk kahvesi makinesi ürettiğini bildirdi.

Teknolojik çözümün artık mümkün olduğunu vurgulayan Kolbaşı, "Araştırmalarımıza göre, dünyada tüketilen kahvenin yüzde 10'u Türk kahvesi şeklinde tüketiliyor. 2008'de Türk Kahvesi Kültürü ve Araştırmaları Derneği'ni kurduk. Türk kahvesinin ülkemizdeki farkındalığını tekrar hatırlatmaya çalıştık ve sonrasında UNESCO'ya başvurduk. Tarihte ilk defa UNESCO, bir sıvı içeceğe 'somut olmayan kültürel mirastır' diye tescil verdi. 5 Aralık 2013'de Bakü'de... Orada bu işlem yapılırken Yunanistan ve İtalya itiraz etti. İtalya bize dedi ki 'öyle bir dosyayla gelmişsiniz ki itiraz edersek espressoyu elimizden alırsınız.' Türk kahvesi, Türk lokumu gibi önünde Türk ismi olan ve dünyada bilinirliği çok yüksek olan değerlerimiz var. Dünyada marka olmuş herhangi bir firmanın, bulunduğu ülkedeki kültürle yaptığı iş birliği algı bakımından çok ciddi fayda sağlıyor. Kültür ve marka beraber gelişiyorlar. Bunun çok örneği var." şeklinde konuştu.


- "Diğer kahvelerden kimse vazgeçmesin ama Türk kahvesine hak ettiği yeri versin"


Arzum Yönetim Kurulu Başkanı Murat Kolbaşı, uluslararası arenada bilinirliği olan bir değerle markalaşmanın daha kolay olduğunu ifade ederek, şunları kaydetti:

"Marka olarak küçük elektrikli ev aletlerinde 55. yılımızdayız. Türkiye'de adette pazar lideriyiz. Mutfak robotu, blender gibi birçok üründe yurt dışından da markalarla yakaladığımız bir başarımız var fakat bunu yurt dışına götürdüğümüzde rekabetçi yapıda bu kadar kolay olmuyor. 108 milyar dolar büyüklüğünde bir sektörden bahsediyoruz. 10 bine yakın marka faaliyet gösteriyor. Ama biz Türk kahvesi ile kendimize bir alan yarattık, Arzum OKKA ile 42 ülkede varız. Diğer ürünlerimizi de o pazarlara satıyoruz ancak OKKA bizim için bir kaldıraç oluyor. Bir fark yaratarak ön plana çıkıyor. Avrupa'da, Afrika'da, Orta Doğu'da, ABD'de önemli bir fark yarattı. Türk kahvesini insanların istediği zaman yapabileceği bir hale getirdik ve bir yabancının tek düğmeye bastığı anda alabileceği kahvenin yanına Türk kahvesini de ekledik. Diğer kahvelerden kimse vazgeçmesin ama Türk kahvesine hak ettiği hak ettiği yeri versin. Çünkü diğer kahvelerin bugün içilebilmesinin arkasında Türk kahvesinin 600 yıllık geçmişi bulunuyor."

Son dönemde sosyal sorumluluk projeleriyle markaların daha fazla farkındalık yaratabildiğini belirten Kolbaşı, "Buradan hareketle ABD'de Washington'da kahveye gönül vermiş Gizem Şalcıgil White var, namıdiğer Turkish Coffee Lady. Uzun yıllar ABD'de Türk kahvesini tanıtmaya çalışıyor. Biz de kendisiyle iş birliği yaptık. ABD pazarındaki standartlara uygun olan ürünümüzü satmak ve Gizem Şalcıgil White'ın çalışmalarına katkıda bulunmak için önemli şehirlerde tanıtımlar yaptık." dedi.