1970

Stagflasyon'da ekonomideki işsizlik oranı artarken fiyatlar da hızla yükselmektedir. 1970 yılında İngilizcede stagnant (durgun) ile inflation (enflasyon, fiyatlar genel düzeyinin sürekli ve hissedilir artışı) kelimelerinin birleşmesinden türetilmiştir.

Dünya 1970'lerde stagflasyonla karşı karşıya kalmıştı.

2020

2020 yılına geldiğimizde ise korona virüs tüm dünyayı etkisi altına aldı. Kovid-19, ekonomiyi derinden etkilerken, para politikaları da virüsün olumsuz etkilerini azaltmak için kullanıldı.

Ancak Kovid-19 ile başlayan bu süreçte dünya ekonomisi yeni bir evreye doğru sürüklendi. Dünya genelinde yüksek seyrini koruyan enflasyonun küresel ekonomide yavaşlama endişelerini artırması önceki gün küresel piyasalarda önemli kayıplara neden olurken siyasetçi, bankacı ve ekonomistlerden de bu yönde yeni uyarılar geldi.

Dünya'da yer alan habere göre, ABD Hazine Bakanı Janet Yellen'ın dünya genelinde yavaş büyüme potansiyelinin enflasyonla birleşerek oluşturduğu tehditler konusunda uyarıda bulunarak, gıda ve enerji fiyatlarının üretim ve harcamaları baskılayıp enflasyonu yükselterek stagflasyonist etkilere sahip olduğunu söyledi. Görünüme dair güçlüklerin söz konusu olduğunu belirten Yellen, ABD’nin resesyona girmesini beklemediğini vurguladı.

Yellen’ın kullandığı ifadelerle benzerlik gösteren bir açıklama da dünyaca ünlü ekonomist Muhammed El-Erian’dan geldi. Allianz Danışmanı El-Erian, ABD'nin resesyondan kurtulmasının mümkün olduğunu ancak stagflasyonun kaçınılmaz olduğunu söyledi. El-Erian “ABD ekonomisinin, olasılığı artsa da bir resesyondan kaçma şansı var, ancak stagflasyon geliyor” dedi. Fed’in enflasyona müdahelede çok yavaş davrandığını belirten El-Erian stagflasyonun Fed’in her iki yükümlülüğünü (tam istihdam ve fiyat istikrarının sağlanması) de zora sokacağını, 2022’de bankayı zor kararların beklediğini söyledi.

ABD ekonomisi için durgunluk endişelerini dile getiren bir diğer isim de, ülkenin en büyük bankalarından Wells Fargo’nun CEO’su Charlie Scharf oldu. Scharf da durgunluk riskine dikkat çekerek, güçlü tüketim harcamaları sayesinde görünümün tamamen karamsar olmadığını, ancak kısa süreli ve çok derin olmayan bir daralma yaşanacağından hiç şüphesi olmadığını söyledi.

Euro, dolar karşısında kayıp

Enflasyon ve büyümeye ilişkin kaygılarla küresel merkez bankalarının izlediği politikalar, Euro dolar paritesi üzerinde etkili olmaya devam ediyor.

Dolar karşısında son bir yıldır sürekli olarak değer kaybeden euronun performansında, ABD Merkez Bankası (Fed) ve Avrupa Merkez Bankası’nın (ECB) izlediği para politikalarının birbirinden ayrışması önemli ölçüde etkili oluyor.

Fed mart toplantısında 25 baz puan artışla 2018'den bu yana ilk kez faiz artırımına gitme kararı almış, son olarak beklentiler dahilinde politika faizini 50 baz puan artışla yüzde 0,75-1,00 aralığına yükseltmişti. Buna karşılık ECB , ilk faiz artırımı için temmuz ayını işaret eden açıklamalar gelse de henüz sıkılaştırma yönünde bir adım atmadı.

Geçtiğimiz yıl haziranda dolar karşısında 1,22 seviyesinde yer alan euro son olarak 1,05 seviyelerine kadar gerilemiş durumda.