Geçen yıl ortasından itibaren yaşanan ekonomik sorunlara ABD ile ilişkilerin gerilmesi, bitmeyen seçim süreci ve nihayet ABD-Çin ticaret savaşının tırmanması sonucu küresel piyasaların bozulması eklendi. Küresel risk iştahı azaldı. Gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye yatırımları düştü. Türkiye hem dış hem iç nedenler arasına sıkıştı ve çifte darbe ile dünyadan negatif ayrıştı.

CUMA GECESİ NE YAŞANDI?

- Cuma günü özellikle döviz kurundaki gelişmeler Türkiye’nin yaşadıklarına iyi bir göstergesi oldu. Önce Merkez Bankası’nın çifte müdahale ile döviz kurunda belli bir düşüş sağladı. Çıkış ivmesi kırıldı.

-Ancak dolara asıl bitirici darbe Türkiye’nin Rusya’dan S-400’lerin alımını durduğunu yönelik haberle geldi. Bu haber Merkez Bankası’nın çift yönlü müdahalesinin iki katından daha etkili oldu.

-Dolar kuru gün içinde 6.19’a kadar yükselmişken 6 TL’nin de altına düşerek sahur vakti 5.96’ya kadar indi. Gün içinde doların aşağı yönlü dalgası yüzde 3.7’ye vardı. Benzer eğilim Euroda da gerçekleşti. Kamu bankalarının da yaklaşık milyar dolarlık satım yaptığı, sahur vaktinde asıl düşüşün bu yolla sağlandığı savunuluyor.

ANA SORUNLARDAN KURTULURSAK

-Ancak S-400 haberi doğrulanmadı ve dahası Cumhurbaşkanlığı’nca yalanlandı.

Fakat bu hareket bize ana nedenler ve büyük sorunlar ortadan kalktığında kurda meydana gelebilecek rahatlamayı göstermesi bakımından da önemliydi.

-Demek ki ABD ile gerginliğin azaltılması ve sorunların hal yoluna konulması TL’de yüzde 5-10 arasında değerlenmeye yol açabilir.

-Seçim belirsizliğinin ortadan kaldırılması yine TL üzerindeki olumsuz etkiyi silebilir.

-Türkiye’nin ekonomisini normalleştirmesi de döviz kurunda önemli gerilemeler yaratabilir.

-Üç ana nedenin düzelmesiyle TL’nin üçte veya dörtte bir oranında değerlenmesi sağlanabilir. 6 TL’lik kur 5 TL’nin altına doğru inebilir. Fakat sorunların da bir anda ve büyük ölçüde çözülemeyeceğini dikkate almak gerekiyor.

Bizim kişi sadece düş görmek gibi bir şey.

TL’DE 19 YILLIK KAYIP YÜZDE 90

-Tıpkı 5 yıl veya 6 yıl önce olduğu gibi. Kurun seyrine TL’nin değeri açısından ve uzun vadeli baktığımızda bunu net biçimde görebiliyoruz. Bitişikte Türk Lirası/dolar kurunun 2000 yılı sonrası grafiği yer alıyor.

2000 ortasındaki TL/dolar kuru 1.6155. Yani 1 TL 1.61 sente eşit. 9 Mayıs 2019’da 1 TL 0.1654 sente indi. TL’nin dolara karşı 19 yıllık gerilemesi yüzde 89.7’yi buluyor. 19 yılda TL yüzde 90 değere yitirdi.

-Tabloyu netleştirmek adına 2001 devalüasyonunu dışlayalım. Çünkü 1990’ların biriken faturasıydı ve o tarihte ödendi. 21 Şubat yani devalüasyon öncesinde TL 1.4537 sent iken, 19 Ekim 2001’de devalüasyonun bitiş tarihinde 0.6039 sente indi. Yani yüzde 58.5 oranında devalüe oldu.

2001-2008 ARASI 7 YILLIK DEĞER KAYBI YÜZDE 6

-Normalde serbest dalgalı kur rejiminde devalüasyonlar olmaz. Çünkü biriken enerji kura yansır. Zaten 2002 sonrasında sermaye hareketleri hızlandı. Türkiye de siyasi ve ekonomik yönden toparlandı. Sonuç ise Türk Lirası’nda küresel krize kadar sorunsuz geldik. 2001-2008 arasındaki 7 yıllık dönemde TL, dolara karşı sadece yüzde 6 değer kaybetti. Çünkü bu dönemde enflasyon düşüyordu ve sermaye hareketleri de güçlüydü. -Türkiye için de gelişmekte olan ülkeler için de küresel krizin en kötüsü 20 Kasım 2008’di. O tarihte TL’nin dolar karşısındaki değeri 0.5698 sentti. Yani 7 yıllık kayıp 60 sentten 57 sente düşüş kadardı.



MAYIS 2013’TE KADERİMİZ DEĞİŞTİ

-Küresel kriz sonrasında ise uluslararası sermaye yatırımları, izlenen ekonomik politikalar gereği daha güçlendi. Türkiye’nin enflasyonu daha da düştü. Bu eğilim FED’in parasal genişlemeyi durduracağını açıkladığı Mayıs 2013’e kadar sürdü. TL bu tarihte 0.5550 sent değerindeydi. Aradan geçen 5 yılda TL’nin dolara karşı değer kaybı sadece yüzde 2.6 ile sınırlı kaldı. Son dönemlerde bir günde dahi böyle değer kayıpları görülebiliyor.

-Mayıs 2013 Türkiye’nin 18 yıldan sonra yeniden yatırım yapılabilir kredi notuna yükseldiği, üçüncü boğaz köprüsü ile İstanbul Havalimanı’nın temellerinin atıldığı tarihti. Türkiye için tam bir kırılma ve kaderin değiştiği an oldu.  

FIRTINALARLA GEÇEN 5 YIL

-Mayıs 2013 sonrası ise hem küresel sermaye yatırımları azalışa geçti hem gelişmekte olan piyasalar zayıfladı hem de Türkiye’de hemen her yıl iki seçim yaptık. 2013 yılı Gezi olayları ile ardından 17-25 Aralık olayları birbirini izledi.

-Mart 2014 yerel, Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapıldı.

-2015’te Haziran seçimlerini Kasım ayında tekrarladık.

-2016’ya Rusya ile ortaya çıkan uçak düşürme krizinin etkisinde girdik. Üstüne Türkiye büyükelçisinin öldürülmesi eklendi. Terör olayları büyük kentlerde olanca hızıyla sürdü. Yıl ortasında FETÖ terör örgütünün kanlı darbe girişimiyle karşılaştık. Genel gidişimiz ve ekonomimiz etkilendi.

-2017’de bir yandan toparlanırken, bir yandan da Türkiye’nin yönetim sistemini zorlu bir referandumla değiştirdik.

-2019 Kasım’ına kadar seçim yok derken Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimlerini Haziran 2018’e çektik.  Hükümet değişikliği sisteminin ardından kur şokunu yedik.

-2019’daki yerel seçimleri de temiz bir şekilde tamamlayamadık ve İstanbul seçimlerinin tekrarına karar verdik.

İKİ BENZEMEZ 5 YIL

-Bütün bunlar da son 5 yılda yaşandı. Türkiye coğrafyasının, siyasetinin, ekonomisinin ve piyasalarının ne kadar oynak olabildiğini defalarca gördük.

-Mayıs 2013 öncesindeki 5 yılda TL dolara karşı sadece yüzde 2.6 değer kaybederken, 14 Mayıs 2014’den bu yana geçen son 5 yılda yüzde 65.9 geriledi. Yaşanan olaylar, orantılı biçimde TL’nin değerine yansıdı.

-Nisan itibariyle son 5 yıllık enflasyonun da yüzde 69.7’ye yükseldiğini ve döviz kurundan bir kaç puan üste çıktığını ekleyelim.

-Bir önceki dönem yani Mart 2009 ile Mayıs 2013 arasındaki tüketici enflasyonu ise yüzde 35.7 düzeyinde. Yükselen kurların da eksiyle 5’e yıllık dönemlerde enflasyon katlanarak yükselmiş.

KÖK NEDENLER ÇÖZÜLMEDEN ASLA

-Kurun uzun vadeli hareketi, kök sebepleri ortadan kaldırmadan TL’nin değer kaybının orta ve uzun vadede durmayacağını, enflasyonun da, faizin de düşemeyeceğini gösteriyor. Ana sorunları ne ölçüde çözersek ve azaltırsak, ekonomi ve piyasalardaki işleri o ölçüde rayına sokabiliriz.

Müdahaleler ise ancak kısa vadeli işe yarar.