Türkiye’nin en büyük gıda üreticilerinden Suntat, bin 800’ün üzerinde gıda ürününü Avrupa’ya ihraç ediyor. Avrupa’da da 3 bin 500’e yakın ürün gamına sahip olan Suntat, Türkiye’de olmayan ürünleri de diğer ülkelerden Türk damak tadına uygun tedarik ederek Avrupalı tüketicilerle buluşturuyor. Suntat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Baklan, WorldFood Fuarı’nda Ekovitrin’in sorularını cevaplandırdı. Mustafa Bey, WorldFood Fuarı’nda sizlerle birlikteyiz. Fuarın sektör açısından önemini anlatır mısınız? WorldFood Fuarı gibi fuarlarda amacımız sadece tüketicilere ürün satmak anlamında değil, ürünlerimizi teşhir ederek dünyanın çeşitli ülkelerinde tanıtabilmek. Bu şekilde hem Avrupa’daki hem de dünyanın diğer bölgelerinden gelen tüketicilerimize ulaşıyoruz. Bu yıl WorldFood gıda fuarını gerçekten çok enteresan buldum, çünkü fuar bu yıl dolu dolu. Daha önceki yıllarda fazla katılımcı yoktu, bu sefer gerçekten başarılı bir çalışma yapılmış, gerek stantlar gerekse organizasyon gayet güzel. Türkiye, bu vesileyle dünyanın çeşitli ülkelerine başta gıda olmak üzere ürünlerini tanıtabilir ve dünyaya daha fazla açılabilme imkanını yakalar.

Ekovitrin Dergisi Haber Merkezi’nden Ali Karabaş, Suntat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Baklan ile WorldFood Fuarı’nda özel bir röportaj gerçekleştirdi.

“PANDEMİ DÖNEMİNDE İHRACATIMIZ ARTTI”

Suntat markası ile Avrupa’da tanınan ve gıda sanayiinde önemli işlere imza atan birisiniz. Türkiye’nin Avrupa’ya özellikle tarımsal ürünler ve gıda konusunda ihracatını artırılabilmesi için sizce neler yapılmalı? Almanya, gıda sektöründe yüzde 75’e yakın ithalat yapan bir ülke. Yani ürünlerinin çoğu yurtdışından geliyor. Bu vesileyle pandemi döneminde çok yoğun ihracat artışımız oldu. Bizler de aynı şekilde ihracatımızı artırdık. Tabi Türkiye’de yeterli olmayan ürünlerimizi, diğer yabancı ülkelerden kendi markamıza ve Türk damak tadına uyan lezzetlerde yaparak getiriyoruz. Şu an için Avrupa iyi bir pazar fakat çok hassas bir pazar. Buradan Türkiye’deki üreticilerimizi özellikle bilgilendirmek istiyorum. Çünkü iç piyasada üretilen ürünlerin genel detayları, yani gramajları, ürün bilgileri, kullanılan tarım ilaçlarının katkıları çok iyi kontrol edilmeli ve bu şekilde ihraç edilmeli. Son zamanlarda aceleyle ve pandemi döneminde nasıl olsa satılır düşüncesiyle yurtdışına gönderilen malların birçoğunun yurtdışından iade edildiğini görüyoruz veya yurtdışında çöpe gidiyor bu ürünler. Ülkemizin ürünleri olduğu için bu duruma çok üzülüyoruz. Biz yaklaşık 35 yıldır önce Baktat markasıyla, şu anda ise hem Baktat hem de Suntat markasıyla Avrupa’ya ürün gönderiyoruz. Almanya’da Suntat olarak hem etnik pazarda hem de Avrupa zincir mağazalarında varız. Hizmetlerimize aynı kalitede devam edeceğiz.

“TÜRK ÜRETİCİLER PANDEMİYİ BAŞARILI YÖNETTİ”

Pandemide Türk gıda sanayii çok önemli bir sınavı başarı ile geçti. Hem Avrupa’ya ürün tedarikinde hem de Türkiye’de sofralara ürünün ulaşmasında başarılı olundu. Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz? Türk vatandaşları ve ticaret erbabı olarak çok flexibl bir yapımız var. Yani birçok konuda riskleri göze alabiliyoruz. Avrupa’da birçok büyük şirketle yıllık görüşmeler yapıyoruz. Avrupalı zincir mağazalarla video konferanslar ile görüşmeler sağlıyoruz. Türkiye’deki üreticilerimiz ve ihracatçılarımız hem malın tedarikinde hem ihracatında hem de pazarda denetiminde çok başarılı bir yönetim sergilediler. Pandemiyi fırsata çevirdiler. 

“AVRUPA’YA İÇECEK SATMAK, SİBİRYA’YA BUZDOLABI SATMAK GİBİ”

Suntat olarak Avrupa’ya kaç çeşit ürün ihraç ediyorsunuz? Ürün gamınızda içecekler de var değil mi? Şu anda Uludağ’ın yaklaşık 21 yıldır Avrupa bayisiyiz. Şu an sadece Uludağ’ın yıllık ortalama 2 bin 500 TIR veya konteyner olarak gönderimini sağlıyoruz. Avrupa bir içecek ülkesi, bizim yaptığımız sanki Sibirya’ya buzdolabı satmak gibi değerlendirilebilir ama oradaki başarılı çalışmalarımız ve dağıtım ağımızla bu başarıyı yakaladık. Kendi ürünlerimizle birlikte o kapıyı daha çabuk ve rahat açma imkanımız oldu. Şu anda Türkiye’den bin 800’ün üzerinde ürün ihraç ediyoruz. Avrupa’da 3 bin 500’e yakın ürün gamımız var. Türkiye’de olmayan ya da ihracatın kısıtlı olduğu et ve süt mamulleri gibi ürünleri de helal kesim olarak Türk damak tadına uygun şekilde Avrupa ve diğer ülkelerde ürettirip pazarlama imkanına sahibiz.

“SUNTAT OLARAK 35 YILDIR AVRUPA’DAYIZ”

Suntat markası olarak hedeflerinizden bahseder misiniz? Suntat olarak 35 yıldır Avrupa’dayız. Hiçbir zaman Avrupalı mağazalarda bir köşede etnik raflarda kalmak istemiyoruz. Yani Alman marketlerinde Asya ya da Güney Afrika ülkelerinden gelen ürünler bir metrelik raflarda sergilenir. Biz bu şekilde olmak düşüncesinde değiliz. Biz Suntat olarak marketlerde standart ihtiyaç olan temel gıda maddelerinin bulunduğu raflarda yerimizi aldık. Hem fason olarak Alman şirketlerine mal üreterek veriyoruz hem de artık standart Alman ürünlerinin arasında özel raflarda bulunuyoruz. Suntat olarak Avrupa’nın dışına çıkarak daha fazla ülkede Türk ürünlerini pazarlamak istiyoruz.

“30 YILLIK NESİL BAKTAT VE SUNTAT İLE BÜYÜDÜ”

Suntat ve Baktat olarak bir dünya markası olma yolunda ilerliyorsunuz, öyle değil mi? Gayet tabi hedefimiz her zaman dünya markası olabilmekti. İşin başından beri birçok Alman firması kendi markalarına üretim yapmamızı istedi. Fakat biz bir Türk ürünü olarak raflarda yer almayı hedefledik. Yabancılar içerisinde 30 yıldır büyüyen nesil Avrupa’da Baktat ve Almanya’da da Suntat ile birlikte büyüdü. Suntat markasını sürekli daha da büyütmeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz dünya markası olmak.