Başta İstanbul olmak üzere yurdun birçok bölgesinde yaşanan ve öğrencilerin barınma sorunlarına da etki ederek büyüyen ‘kiralık daire krizi’ni değerlendiren İstanbul Aydın Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Hüseyin Selimler, soruna devletin, düzenleyici ve denetleyici fonksiyonuyla müdahale etmesi gerektiğini söyledi.

DEVLET NASIL MÜDAHALE ETMELİ

Doç. Dr. Selimler, devlet müdahalesiyle ilgili şu değerlendirmelerde bulundu: “Aslında devlet bu konuda, kentsel dönüşümde kira yardımı yaparak, yıllık kira artışlarında sınırlama getirerek, ev sahibi ve kiracı arasındaki uyuşmazlıklar için hukuki düzenleme yaparak bu süreçte önemli katkılar sunuyor. Ancak, zaman ve semte göre yapılacak düzenlemeler ile sürecine etkin yönetimine katkı sağlanabilir. Örneğin, kentsel dönüşüm sürecinin kısa zamanda bitirilmesi ve kiralama sürecinin daha iyi yönetilmesi, okulların yüz yüze eğitime başlaması sürecinin şehir dışına eğitime gidecek öğrencileri ilgilendirmesi düşünülerek belirlenmesi, yurtlardaki şartların iyileştirilmesi ve kontrol edilmesi, kriz fırsatçılarına da imkân verilmemesi hususlarına dikkat edilebilir.”

EV SAHİPLERİNE “EMPATİ” ÖNERİSİ

Kira artış oranlarının 12 aylık ortalama tüketici fiyat endeksine (TÜFE) göre belirlendiğini hatırlatan Doç. Dr. Selimler, “Dolayısıyla hangi oranda, hangi tarihlerde arttırılacağı, ortaya çıkan uyuşmazlıkların çözüm mercileri belli. Kira artışlarından kaynaklı hukuki uyuşmazlıkları daha kısa sürede çözümleyecek mekanizmalar ile en azından düzenli kirasını ödeyen kiracıların mağdur olması önlenebilir. Özellikle, pandemi sürecinde işyerlerinin kapanması, işten çıkarmalar, gelir kayıpları birçok kişiyi etkiledi ve mağdur etti. Aile birliğini olumsuz etkileyecek ve hayat standardını bozacak yüksek kira artışları ev/işyeri sahipleri tarafından da ‘kendi başlarına gelse ne yapılması isterlerdi’ gibi empatik bir açıdan da değerlendirilmeli” diye konuştu.

“KIRK AYIN ÇARŞAMBASI BİR ARAYA GELDİ”

Doç. Dr. Selimler, söz konusu krizin neden bu dönemde patladığıyla ilgili şu açıklamalarda bulundu: “Aslında burada bir nebze konjonktürel bir durum söz konusu. Günlük deyişle ‘Kırk ayın Çarşambası bir araya geldi’ de diyebiliriz. Çünkü kentsel dönüşüm sürecindeki ani ve toplu kiralık ev taleplerindeki artış, pandeminin etkisi ile yurtlarda kalmak istemeyen öğrencilerden gelen talepler, yüz yüze eğitimin başlayacak olması ile öğrenci ve ailelerinin talepleri, yabancı ve göçmen hareketlerindeki artış, konut stokların azlığı, konut kredisi faizlerinin yüksek olması nedeniyle satın almaların ertelenerek kiralık ev arayışı, konut inşaat maliyetlerinin yüksek olması ve buna paralel gerek bu maliyetler ile gerekse piyasa fiyatlarının yüksek olması nedeniyle kiralık ev arayışına yönelme, enflasyon nedeni ile kira geliri ile geçinen ev sahiplerinin satın alma gücünün azalması ve bunu telafi etmek için kira fiyatlarını arttırma istekleri, bu sene yapılmaya başlanan ve öncesinde ertelenen düğünlerin yapılıyor olması gibi olguların hepsi bir araya geldi. Bu da kiralık daire noktasında ciddi bir krize sebep oldu” dedi.