Yükseköğretim Kurumları Sınavı’nda (YKS) doğuştan yüzde atmış görme engeline rağmen Türkiye birinciliğini elde eden Halid Oğuz Serçe bu sene üniversite tercihi yapacak öğrencilere tavsiyelerde bulundu.

Bahçeşehir Üniversitesi (BAU) Psikoloji bölümünde eğitim görmeye başlayan Serçe, global bir okulda eğitim görmenin faydalarına değinerek “Kampüsün çevresinde Türkçe’den çok İngilizce sesler duymak uluslararası bir üniversitede okuduğunuzu hissettiriyor” dedi. Lisans eğitimini tamamladıktan sonra hedefinin akademisyenlik olduğunu söyleyen Serçe, “Avrupa’da nöropsikoloji veya sinirbilimi programında yüksek lisansımı bitirdikten sonra doktora için ABD’ye gitmek istiyorum” diyerek kariyer planlarına değindi.

“Kampüste İngilizce sesler duymak uluslararası bir üniversitede okuduğunuzu hissettiriyor”

Eğitim dilinin İngilizce olmasının önemini vurgulayan Halid Oğuz Serçe: “İngilizce dilinde eğitim görmek büyük bir avantaj. Neredeyse tüm ders kaynaklarımız İngilizce bu sayede kendi alanımızda dünyada neler olup bittiğini takip edebiliyoruz. Bir öğrenci için önemli bir hazine. Hem bölümümdeki hem de okulumun genelindeki uluslararası öğrenci yoğunluğunun hepimiz için faydalı olduğuna inanıyorum. Çeşitliliğe maruz kalmak insanı öğrenilmiş varsayımlarını sorgulamaya yönlendirebiliyor. Kampüsün çevresinde Türkçeden çok İngilizce sesler duymak uluslararası bir üniversitede okuduğunuzu hissettiriyor” dedi.

“İstekli öğrenciler her zaman araştırma yapmak konusunda teşvik ediliyor”

Laboratuvar derslerinde etkin rol oynayan ve bilim insanı olmak isteyen Halid Oğuz Serçe Bahçeşehir Üniversitesi’nin akademik yazıların ve yayınların çıkartılmasında öğrencilere tanıdığı fırsatları vurguladı. Öğretmenlerini akademik katkı sağlamaya istekli olan öğrencileri araştırma yapma konusunda teşvik ettiğini dile getirerek: “İstekli öğrenciler her zaman araştırma yapmak konusunda teşvik ediliyor. Örneğin zorunlu bir bölüm dersi için yaptığımız araştırma ödevinde gördüğümüz potansiyeli hocamızla paylaştık. Öğretmenimiz bu araştırmayı akademik düzeyde yürütmemiz için bize danışmanlık yapmayı teklif etti. Bunun yanında öğrencilerin hocalarla iletişime geçerek onların kendi yürüttükleri çalışmalara dâhil olma şansı da var. Araştırma yürütmek kadar yürütülen araştırmanın yayına dönüştürülmesi de destekleniyor. Laboratuvarda da bazı araştırmaların öğrenciler tarafından kâğıda dökülmesine fırsat tanınıyor ve yürütülen çok sayıdaki çalışmaya katılımcı olmak ise hocalar tarafından her zaman mümkün kılınıyor” açıklamasında bulundu.

“Öğretmenlerimiz bilime katkıda bulunmak isteyen öğrencilerin önünü açıyor”

Öğrencilerine eğitim konusunda hiçbir kısıtlama getirilmediğini söyleyen Serçe, laboratuvardaki çalışma alanlarına da değindi: “Çalışmalarının çoğunun odağında üstbiliş kavramı var. Çok kısaca zihnin kendi hakkında (hatırlama, öğrenme vb.) yürüttüğü süreçler olarak özetlenebilir. Üstbiliş kavramını merkeze alarak genişleyen yelpazede OKB, epilepsi, tanıklık belleği, endişe hissi gibi farklı konular üzerinde çalışılıyoruz. Genelde çalışmalarımızı EEG cihaz ve davranışsal veriler üzerinden yürütülüyoruz. Bu süreçte hocalarımız ve okulumuz bilime katkıda bulunmak isteyen öğrencilerin önünü olabildiğince açıyor” diyerek sözlerini tamamladı.