Biz dünyadan kopuk değiliz, bilakis tam tersi dünya bizden kopuk!

Sanki dünya büyük bir gaz bulutu,  bizde  içinde istediği gibi kendi başına dönen bir gezegeniz.

Muhtemelen Türkiye’nin yer çekimi de diğer ülkelere göre çok düşük olmalı, yoksa ülkemizde bu kadar adam nasıl uçardı, yükselirdi diye düşünmek gerekir.

Bizim çoğrafyamızda insan birde boş olunca, ayağı  yere basmak bilmiyor.

Boşsan uçarsın.

Boşsan her hareketin, her söylemin, her iddian seni ülkem semalarında sınırlarımıza kadar uçurur.

Sizde hemen araya laf sokmayın!

Ne olmuş yani yabancılar bulut veri tabanı üretiyorsa, bizimde bir sürü bulutların bile üstünde uçan adamımız var.

Hem onların ki sadece dijital data, bizimkiler ise öz be öz yurdum insanı. 

Yani onlar data uçuruyor, biz ise can.

Hem de her şeyi bilen has ve has gugul tarikatından.

Gugul'u esasında biz bulduk da, neyse başka bir yazımda yabancıların bizden nasıl yürüttüklerin size  ayrıca anlatırım. 

Yıllardır söylüyorlar zaten bizimkiler:  Biz dünyadan kopuk değiliz, bilakis tam tersi dünya bizden kopuk.

Bir kere dünyanın standartları, ölçümleri çok  yanlış, Tübitak’ları zamana uygun bir şekilde esnek ve anlayışlı değil. Dik kafalı,  her şeyleri çok katı bu yabancıların kardeşim. Gönül hatır duygusundan hiç nemalanmışlar. "Iki kere iki dört" diye tutturmuşlar bir kere... Bizde o kadarını biliyoruz. Peki "beş"  çıkarsa ne olacak, iş mi dursun, bu kadar adam aç ve işsiz mi kalsın? 

Hele bu yabancıların medyaları tamamen salak, dünyadan bir gram haberleri bile yok. Kaz Daği'nın nerde olduğunu, Ida'nın insanlık tarihi için ne anlama geldiğini  bile bilmez bunlar, cahil adamlar…

Kardeşim yine tekrarlıyorum, üzmeyin beni; 

Bizim standartlarımız bize yeter de artar bile!

Biz  cesuruz,  siyanürü ekmeğimize sürer yeriz, ne olmuş yani, ne var bunda. 

Taştan ekmeğimizi kazanırız, aha işte!  Kanadalı büyük patron Bloomberg TV'de itiraf etti: 

" Türkler en iyi taş kıran millet" dedi, bizi övdü.

Adam haklı oda sıkılmış korkaklar arasında yaşamaktan 

Yani siz ne zannettiniz?

Kanadalılar niye kendi ülkelerinde siyanür değil, salata için limon tozu bile kullanamıyorlar?

Ben söyleyeyim; korkaklarda ondan! 

Siyanürden bile korkan bir millet ile biz nasıl aynı değerleri paylaşabiliriz.

Salak Kanadalılar Türkiye’nin 2 bin katı ağaç stokuna sahipler, ta 10 bin kilometreden gelip bizim ağaçları kesiyorlar, hem de para ödeyerek..

Dostlar şaka bir yana : 

Tehlike; ülkemizde geleceğimizi ve yaşam kalitemizi, turizmimizi,  her şeyden önemlisi sağlığımızı ve yaşam mutluluğumuzu elimizden alacak ciddi bir boyut kazandı. 

Doğa Türk'e kırmızı kart gösteriyor.

Kadim Anadolu’muz böyle giderse üstü beton tarlası, altı zehir gölü haline dönüşecek.

Genç nesillere karşı sorumluyuz.

“Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diye diye her yer yılan çiftliğine döndü.

Rant dürtümüz bizi canavarlaştırdı.

Altın yaşam ararken teneke hayata mecbur kalacağız.

Unutmayalım, unutturmayalım:

Toprak doğurgan,

Su berrak,

Yağmur ak,

Rüzgâr saf, 

Değilse:

Anadolu ağlar… Anadolu küser…

Büyük teşvik vererek siyanür ile kadim topraklardan altın çıkaracağımıza, en donanımlı, geniş katılımlı milli eğitim seferberliği ile Anadolu'da genç beyinlerden cevher çıkarsak.