Dolar kuru geçen yıl 13 Ağustos’ta bir ay gibi çok kısa bir sürede 4.57 düzeyinden 7.24’e çıktı ve yüzde 58.4 arttı. Devam eden 3.5 ayda alınan önlemlerin etkisiyle bu kez dolar TL’ye karşı yüzde 29.1 geriledi. 30 Kasım itibariyle dolar/TL kuru 5.13 düzeyine indi.

Bu yılki ilk kur hareketi Şubat ayında 5.15 düzeyinde başladı ve 9 Mayıs’ta 6.24’le tepe yaparak yüzde 21.1 arttı.

6 GÜNDE % 6 DEĞER KAYBI

6.24’ten başlayan düşüş 9 Ağustos itibariyle 5.45’e kadar sürdü ve yüzde 12.7’ye vardı. Bayram tatili sonrası 15-16 Ağustos’ta dolar kuru 5.56-5.57 ile normal düzeylerindeydi. Raydan çıkmaya başlaması 19 Ağustos’ta yani bu hafta başında oldu. Ana neden kredi genişlemesine gidileceğiydi.

Dolar 22 Ağustos’ta 5.79’u gördü ve 9 Ağustos’taki 5.45 düzeyine göre yüzde 6.3 yükseldi. Bayram ve hafta sonu tatillerini çıkardığımızda 6 iş günü geride kalıyor. 6 günde yüzde 6’lık değer kaybı meydana geldi. Türkiye de dünyadan pozitif ayrışırken negatif ayrışmaya döndü.

EN BÜYÜK ETKİSİ ENFLASYONA

Ana neden kredi genişlemesi yani TL kredilerin artırılması kararıydı. Bu da TL’nin genişlemesi yani bollaştırılması anlamına geliyor. Bol olan veya bollaşan her malın değeri iktisat kuralına göre düşer. TL de bundan dolayı değer kaybediyor.

Değer kaybının ihracata faydası, ithalata caydırıcı etkisi var. Bu yönüyle yararlı. Ancak döviz kurunun seyri Türkiye’de en büyük etkiyi enflasyona yapıyor. Kur yükseliyorsa enflasyon yükseliyor, kur düşüyorsa enflasyon düşüyor.

58 YILIN GRAFİĞİ

Aşağıda yer alan grafik 1960-2018 arasındaki 58 yıllık dolar kurunun yıllık değişimi ile enflasyonun yıllık ortalama artışını karşılaştırıyor. Türkiye Bankalar Birliği tarafından hazırlanan grafiğin başlangıç ve bitiş yılları hemen hemen aynı seviyede ve birbirine benziyor. Sadece son yıllarda yön yukarı doğru kıvrılmış.

1980'DE TEPE NOKTASINDA DURMUŞ

Zaten 1960’tan başlayarak gelen hareket 1969’da yukarı döndü. Dönüşün öncüsü dolar, onu izleyen ise enflasyon. 1971 devalüasyonu ardından kur da sert gerileme görülürken enflasyon sadece ivmesini azaltmış. 73-74 petrol krizi ve ABD ambargosu ile süren yukarı yönlü hareket 1980’de tepe noktasına vararak durmuş. Durmuş dediğimiz Türkiye ekonomisi için 24 Ocak yapısal önlemleri alınmış da öyle durmuş.

YARIM ASIRDIR KOPMAYAN BİRLİKTELİK

Ardından düşüş ve istikrar yılları gelmiş ve 1994’te kur yeniden tavan yapmış, onunla birlikte enflasyon da. Hatta reel döviz kuruna göre TL’nin tarihi dip seviyesini görmesi, doların en yükseğine çıkması 1994 krizinde oldu.

Sonrasında yine önlemler ve IMF programı uygulandı ve ekonomiyi 2001 krizine kadar idare etti. 2001’de kur yeniden tavan yaparak hızla geriledi. Enflasyon da onu izledi ve tek haneli rakamlara indi.

Kur yaklaşık 10 yıl dip seviyede testere ağzı gibi zig zaglar çizdi. Enflasyon da tek haneli rakamlarda gezindi. Son yıllarda önce kur yükselerek geçen yılın ağustos ayında 7.24 ile zirve noktasına çıktı. Ardından enflasyon çift haneli rakamları gördü ve önlemlerle birlikte her ikisi de geriliyor.

KUR ÖNDE ENLASYON ARKADA

58 yıllık geçmiş bize net bir şekilde diyor ki, kur nereye giderse enflasyon da oraya doğru yönelir. Ama kurun artışı kadar artmaz, daha düşük seviyede kalır. Kurun geri gelmesi kadar de gerilemez, burada da düşük düzeyde kalır.

Enflasyon kura etki yapıyor mu? Evet, beklentileri kötüleştiriyor, ihraç ürünlerini pahalılaştırarak rekabetini azaltıyor ve cari açığa yol açıyor. Cari açıkla dolarizasyon eğilimi de yaygınlaşıyor.

EN BÜYÜK ETKİSİ NEDEN ENFLASYONA?

Ancak bundan çok daha büyük etki dolar kurunun değişiminin veya TL’nin değerinin enflasyona etkisidir. Enflasyonun artması ve diğer bir dizine etkiyle kur artar ve TL değer kaybederse Türkiye’deki mal ve hizmetlerin fiyatları artıyor. Nedenlerin başında TL’nin değer kaybı var. Mal ve hizmet fiyatları da TL ile ölçülüyor.

İkinci neden ithalatın ekonomi içinde yüksekliğidir. İthalatın GSYH içindeki payı yaklaşık yüzde 30 civarında seyrediyor. İthalat dolarla yapılıyor. Dolar değer kazandıkça ithal malların fiyatı artıyor.

Durum sadece ithal mallarla sınırlı değil. Üretimin yapısı gereği yüksek miktarda hammadde ve aramalı ithal ediyor ve üretim içinde kullanıyoruz. Enerjimizin önemli kısmı ithal. Dolayısıyla ithal gibi gözükmeyen üretim ve hizmetlerin içinde önemli oranda dolar kurunun etkisi var.

Böyle bir ekonomide rekabetçi kur seviyesini tanımlamak ve bu seviyeyi belirlemek oldukça zordur. Belirlense dahi uygulamak daha da zordur.