ASO’nun 10 yıldır nükleer teknolojiyle yakından ilgilendiğini ifade eden ASO Başkanı Nurettin Özdebir, konuyu incelediklerinde sanayicilerin bu konuda çok şey başarabileceğini söyledi. Özdebir, “Türkiye’nin rahatlıkla altından kalkabileceği, yerli ve millî, yakıtı da millî olan, rezervlerimizi de kullanabileceğimiz bir santralin yapımının mümkün olabileceğini görmek beni çok heyecanlandırdı. Biz kendi imkanlarımızla bu işi yapmaya kalksak da böyle bir çalışmayı yapabilmek için mutlaka ülkenizin arkanızda olması, uluslararası regülasyonlar doğrultusunda birtakım deklarasyonlarda bulunması, ne yapılacağını anlatması lazım” diye konuştu.

5 yıl içinde prototipi yapılabilir
Mühendislik firması Figes’in söz konusu reaktöre ilişkin projeler yürüttüğünü söyleyen Özdebir, TÜBİTAK’ın da bu konuda bir çalışma başlattığını açıkladı. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile konuya ilişkin toplantı yaptıklarını vurgulayan Özdebir, “Toplantıda 10 yıl gibi bir süre telaffuz edildi ama ben sanayimize güveniyorum; 5 yıl içerisinde, çalışacak bir prototipi ortaya çıkarabileceğimizi tahmin ediyorum” değerlendirmesinde bulundu. Projenin, kamunun desteği ve özel sektörün katılımıyla yapılacak bir iş olduğunu belirten Özdebir, 10 milyon dolarlık bir devlet katkısı ile bu prototipin yapılabileceğinin altını çizdi.

Terörle mücadelede kullanılabilir
Düşük güçte reaktörlerin üretilebileceğini de ifade eden Özdebir, şunları kaydetti:
"Terörle mücadele ediyoruz. Dağların başında, ulaşımın zor olduğu yerlerde askerî birliklerimiz var. Buraların hem ısınma hem de enerji ihtiyaçlarını oraya konacak 20-30 megavatlık üniteyle sağlayabiliriz. Ayrıca, gemilerde ve denizaltılarda kullanılabilir. Hidrojen de elektrik de üretebilirsiniz. Böyle bir reaktöre sahip olduğunuzda kullanım alanı çok."
Nükleer santraller dendiğinde, akıllara herkesi korkutan Çernobil ve Fukuşima’nın geldiğini dile getiren Özdebir, “4’üncü nesil Ergimiş Tuz Reaktörleri, alışılmış nükleer santrallere göre çok daha güvenli, daha az hacme ihtiyacı olan yapılar” dedi.

Türkiye'nin hedefi 'nükleer kulüp'
Figes Nükleer Teknoloji Direktörü Dr. Reşat Uzmen ise “Türkiye, ‘nükleer reaktöre sahip ülkeler’ sınıfına giriyor ama burada Nükleer Kulüp’e girmek önemli. ‘Nükleer Kulüp’ demek; nükleer reaktörleri, kendi teknolojisi, insanları, sermayesiyle yapabilen ülkeler grubu demek” diye konuştu. ‘Millî Nükleer Reaktör Projesi’yle ilgili bilgiler de veren Uzmen, 4’üncü nesil Ergimiş Tuz Reaktörünün avantajlarını, “Mevcut reaktörlerde üretilen ısının yüzde 30-33’ü elektriğe dönüşürken, bu santrallerde ısının yüzde 48’e kadarı enerjiye dönüşecek. Dolayısıyla aynı güç için, daha küçük bir reaktör yapmak mümkün. Ayrıca, bu reaktörlerde hem ısı hem elektrik üretebiliyorsunuz. Figes olarak tasarım çalışması programı yaptık. Yakın zamanda başlıyoruz” ifadesini kullandı.

Akkuyu 8 bin kişiyi istihdam ediyor
Türkiye, toplam 4 bin 800 megavat kurulu güce sahip olacak Akkuyu Nükleer Güç Santrali (NGS) projesi ile nükleerden enerji üreten ülkeler arasına girmeye hazırlanıyor. Akkuyu NGS projesi, sahada inşaat çalışmaları yapan ve yüzde 80’ini Türklerin oluşturduğu 8 bin kişi ile ülkenin en büyük istihdam projesine dönüştü. Araştırma kuruluşu Deloitte’un Avrupa nükleer endüstrisi üzerine yaptığı bir çalışmaya göre, nükleer enerji, üretilen her terawatt saat (TWh) elektrik başına diğer temiz enerji kaynaklarından daha fazla iş sağlıyor. Rapora göre, nükleer sanayi Avrupa Birliği’nde (AB) 1,1 milyondan fazla istihdam sağlıyor. Kurulu nükleer kapasitenin her bir “Gigawatt”ı, nükleer ve ilgili ekonomik sektörlerdeki yıllık yatırımlarda 9,3 milyar avroluk bir katkı yapıyor ve yaklaşık 10 bin kişiye kalıcı istihdam sağlıyor. Nükleer endüstriye yapılan her 1 avroluk yatırım GSYİH'ya dolaylı olarak 4 avroluk katkı sağlıyor. Nükleer endüstrideki her bir istihdam ise AB’de ortalama 3,2 istihdam oluşturuyor.