Bu noktada “WhatsApp neyi değiştirdi?” sorusunun üzerine düşünmekte fayda var. 20 Şubat 2014’te Facebook 19 milyar dolar ödeyerek WahtsApp’ı satın aldı. Bu satın alma her ne kadar dijital dünyada bir gövde gösterisi gibi görünse de aynı zamanda bugün geldiğimiz noktada Facebook’un neyi amaçladığı ile alakalı çok önemli bir sinyal de vermekte idi. Günümüz dijital dünyasında reklam, daha da önemlisi profilleme üzerinden reklam “targeted marketing” diye tabir edilen tam amacına ulaşan kişisellikte reklamlar üzerinden anlam bulmaktadır. Sosyal medyada yaptığımız paylaşımlar, takip ettiğimiz sayfalar, hesap oluşturduğumuz platformlar dijital potansiyel müşteri olan bizi ürün/hizmet satanlar için segmente etmekte, dolayısıyla bize özgü ve o anlık ihtiyaçlarımızı büyük oranda önlerine sunmaktadır. Bu dijital kimliğinizin içine mesajlarınızı da eklediğinizi düşünürsek, artık %100 odaklı reklam imkânının önü açılmakta diyebiliriz. WhatsApp’ın verilerini Facebook ile paylaşacak olmasını bu şekilde okuduğunuzda daha korkutucu olduğu aşikâr. Facebook’un, reklamlarını doğru kişiye ulaştırma oranını %100’e çıkarmak istediğini düşünürsek, WhatsApp’ı bu açıdan kullanması pekâlâ amacına ulaştırabilir. Bunların tamamı kullanıcılarda ciddi endişeler yaratmaktadır.

11 Ocak 2021’de WhatsApp tarafından yapılan açıklama da kullanıcıların içine su serpmekten uzak kalmış durumdadır. Sadece kurumsal kullanıcılara hosting hizmeti vermek için güncelleme yaptığını belirten WhatsApp’ın bu açıklaması orantılılık açısından kabul görmüş olarak değerlendirilmemektedir. Rekabet Kurulu'nun 11 Ocak 2021 tarihli ve 21-02/25-M sayılı kararıyla Facebook Inc., Facebook Ireland Ltd. hakkında başlatılan soruşturma ve beraberinde Facebook'un veri paylaşımını içeren yeni koşulları durdurduğunu anılan tarihe kadar bildirmesi gerektiği kararı, Türkiye’de resmi makamlar tarafından da WhatsApp’ın açıklamasının kabul görmediği ve endişeleri ortadan kaldırmadığının kanıtı niteliğindedir.

Bu koşullar altında karşımıza çıkan diğer bir seçenek ise, 8 Şubat 2021 itibarı ile WhatsApp kullanımına son vermektir. Kullanıcılar için vermesi oldukça zor bir karardır bu. Sosyal ve profesyonel hayatlarımız ile WhatsApp birbirine entegre olmuş durumdadır. Sohbet grupları, iş grupları, aile grupları vb sayamayacağımız kadar iletişim yolunu WhatsApp üzerinden yürütmekteyiz. Hepsine ek, WhatsApp artık birçok kullanıcı için veri tabanı görevi de görmektedir. Banka hesap numaraları, şifreler, medya, iletişim kanıtı gibi amaçlarla WhatsApp geçmişleri kişisel Google görevi de üstlenmektedir. Dolayısıyla “WhatsApp’ı artık kullanmayacağım” cümlesini kurmak kullanıcılar için kolay bir aksiyon olmayacaktır. Güçlü bir alternatifin bulunmaması da tabi ki bunda etkendir. Signal, Telegram gibi uluslararası, Bip gibi yerli uygulamaların tamamının kendine göre artı ve eksi yönleri var. Bip’in kullanıcı sözleşmesini ve gizlilik politikasını incelediğimizde WhatsApp’ın da ötesinde izinler aldığını ve üçüncü taraflarla paylaşma yetkisine sahip olduğunu görebilirsiniz. Çok yaygın olmasa da Signal bilgi işlem dünyasında gizliliği ile öne çıkan bir alternatiftir. Hepsinin arasında Telegram ise popülerlik anlamında diğerlerinden ayrışmaktadır. Yine de kullanıcılar için verilmesi zor bir karar olacağı da aşikâr.

Bu revizyonu Kişisel Verilerin Korunması Kanunu kapsamında incelediğimizde açık rızanın şart koşulması, hakkın kullandırılmasının bir şarta bağlanması, verinin üçüncü taraflar ile paylaşımı, yurtdışına veri aktarımı gibi birçok konuda soru işaretleri ve kanun açısından ortaya bir tenakuz (çelişki) çıkmaktadır. Üzerine bir de Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kamu işlerinin yürütülmesinde yabancı mesajlaşma platformlarının yerine yerli platformların kullanımını zorunlu hale getirmesi eklendiğinde, yakın bir gelecekte, gizlilik politikası ve kullanıcı sözleşmesinde revizyon gerçekleştirmediği takdirde, WhatsApp uygulamasının Türkiye’deki kullanıcı sayısında belirli bir azalma olacağı öngörülebilir.

Diğer bir açıdan baktığımızda, Facebook’un yakın gelecekte Türkiye’de bir ofis açacağı bilgilendirmesine istinaden kullanıcıların WhatsApp’a, daha doğrusu sahibi olan Facebook’a karşı veri talebi hakkını kullanarak, Facebook’tan gelecek geri dönüşe göre Kişisel Verileri Koruma Kurumu’na başvuru yolunun açık olduğunu da bilmekte fayda bulunmaktadır. Unutulmamalıdır ki, kurum, her başvuruyu ayrı değerlendirmekte ve her uygunsuzluğa ayrı yaptırım uygulamaktadır. Dolayısıyla olası bir KVKK uyumsuzluğunun WhatsApp özelinde Facebook’a yaratma potansiyeli taşıdığı maddi yük eminiz ki firma tarafından değerlendirilecektir.

WhatsApp konusu önümüzdeki günlerde gündemde kalmaya devam edecektir ve bu durum aynı zamanda kişisel veriler anlamında da bir farkındalık yaratması açısından pozitif bir gündem özelliği taşıyacaktır. İstemeden de olsa kullanıcı farkındalığı yaratan WhatsApp veri paylaşımı ile alakalı geri adım atacak mı sorusu gündemde yerini koruyacaktır.

Gürkan BÜLBÜL / Artı365 Danışmanlık / KVKK Proje Yöneticisi