Azerbaycan...
Şehirlerinde bir zamanlar cesetlerden başka müslüman kalmayan, 40 Bin canın yere düştüğü...
Can - Azerbaycan..!

Biz gençlerin kafasını karıştıran ve “Herkes bizlere düşman mı?” sorularını sordurtan, Balkanlar’da Kafkasya’da Türkistan’da Ortadoğu’da Türk milleti olarak yaşadığımız katliamlardan habersiz nesiller yetiştirmiş olmamızdır.

Oysa bu topraklarda her ailenin böylesine bir hikayesi olmasına rağmen yaşlılarımız hayatını kaybederken o yaşanmışlığın acı tarihi onlarla birlikte mezarlara gömülmektedir...

Bakü’de, Şemahı’da, Gence’de, Karabağ’da, Erivan’da ve Zengezur’da bütün şiddetiyle devam eden Mart olayları,1918-1920 yılları arasında vuku bulan Azerbaycan-Ermenistan savaşıyla sonuçlandı. İlk hareket yeri Bakü seçilmişti. Amaç, Bakü’yü “Müslümansız bir şehir” hâline getirmekti. Bu niyetle çeşitli cephelerde bulunan 5.000 Ermeni askerî birliği şehre sevk edildi. Kısa sürede Bakü’de yüzde 70’ini Ermenilerin oluşturduğu ‘Kırmızı Gvardiya’ adıyla 10-12 bin mevcutlu askerî güç oluşturuldu. Aynı tarihlerde Şemahı, Muğan, Erivan ve Sürmeli illerinde Rus Malakanlardan oluşan silahlı birlikler de örgütlenmişlerdi. Önceden tertip edilen planlı bir hazırlık sonucunda Azerbaycan Türklerine karşı etnik bir savaş başlatıldı.

Bu etnik savaşta Bolşevik olan bir Müslüman’a dahi acımadılar. Taşnaklar Bolşevikliğinizi tanımayız, öncelikle Müslümansınız bu yeter diyorlardı. Onlara dostça davrananları öldürdüler, evleri soyup soğana çevirdiler… ‘Bolşeviklik’ adı altında, Müslümanlara karşı her türlü cinayeti işlediler, değil erkekler, hamile kadınlar dahi bunlardan canlı kurtulamadılar.

S. Saakyan’ın açıklaması açık ve net biçimde: “Pan-İslamîzm ile savaşacaklarını” deklare ediyordu. Bolşeviklere derin kin besleyen Kadetler dahi, Bolşevikleri destekleyeceklerini beyan etmişlerdi. Kısaca Bakü ve çevresinde Müslüman Türk karşıtları saflarını belirlemişti.

30 Mart günü, Bakü Sovyetinin toplantısında savaş kararı çıktı. Ertesi gün A. Mikoyan ve N. Anençenkoya liderliğindeki Kazino karargâhının askerlerinin Müslüman gruplara saldırısı gerçekleşti. Böylece savaş başlamış oldu. Bolşevik-Taşnak ittifakına Kadet, Eser ve diğer grupların da katılmasıyla Müslümanlara karşı yapılan top yekûn saldırı planı, Bakü’nün harabeye dönmesine, binlerce Müslümanın ölümüne yol açmıştı. Çatışmalar devam ederken Muğan’da yerleşen eski Rus-Malakan birlikleri de şehirdeki savaşın içine girmişlerdi. Ağır kayıplar veren Müslüman-Türk tarafı ateşkes istedi ve 31 Mart günü görüşmeler başladı.

Bakü’de ortaya çıkan manzara çok korkunçtu. Kadınlar çıplak durumda duvarlara çivilenmişlerdi. Sadece bir yerde 57 kadının parçalanmış cesedi bulundu. Bir başka yerde ise, onlarca gözleri çıkarılan, kulak ve burunları kesilip bir yere toplanan ceset görüntüleri ortaya çıktı.

Olağanüstü Soruşturma Komisyonunun raporlarına göre:

18-21 Mart (30 Mart – 1 Nisan) arası sadece Bakü’de 12.000 Türk-Müslüman katledilmişti. Cinsel organları kesilmiş insanlar, göğüsleri kesilip karınları deşilmiş kadınlar, kurşuna dizilmiş çocuklar, yakılmış cesetler, haftalarca evlerde defnedilmeyi bekliyorlardı.

Aynı raporda İçerişeher’de, inanılması güç manzaralar ortaya çıkmıştı. 31 Mart 1918 tarihinde Bakü’de yaşanan insanlık dışı bu katliamları Tahkikat Komisyonu üyesi A. Kluge, şu cümleleriye dile getirmektedir:

“Ermeniler, Müslüman nüfusun yoğun olduğu mahallelere tecavüz ederek insanları katletmiş, kılıçla parçalamış, delik-deşik etmiş, evlerin yanında çocukları da canlı canlı yakmış, 3-4 günlük bebekler süngülere takmıştır. Sadece bir mahallede 57 kişi katledilmiştir. Sokaklara terk edilmiş bu cesetlerin kulakları, burunları koparılmış, karınları yırtılmış, kasları kesilmiştir. Ermeniler katlettikleri kadınları soyarak saçlarından birbirine bağlamışlar. Onlar çoluk-çocuk, yaşlı, kadın önlerine geçen tüm Müslümanları acımasızca katletmiştir.

Mesela, saygıdeğer Hacı Emir Alizade’nin 80 yaşındaki anasını, yaşları 60-70 arasında değişen diğer kadınları katletmiş, 25 yaşındaki gelini ise diri diri duvara gömmüşler, eşinin ise uzvularını kesmişlerdir.

Soruşturma Komisyonuna verdiği raporda Guba’da yaşanan vahşete şahitlik eden Şahbalı, katliamı şu cümleleriyle dile getirmeye çalışıyordu:

“Guba’da sokakların al kana boyanmasına neden olacak kadar kan dökülmüştür. Kurşuna dizilmek üzere şehir merkezine toplanan 2.000 kişinin içinden Ermenilerin başında bulunan komutanın emriyle, genç güzel kadınları seçiliyor, karşı çıkanlar kurşunlanmakla kalmıyor, bıçakla karınları deşilip gözleri çıkarılıyordu”.

1918 yılında Rus destekli Ermeni birliklerinin Azerbaycan
bölgesinde yaptığı soykırım ve etnik temizliktir.

40 bin kişinin öldüğü bölgedeki soykırım, yardıma çağırılan Nuri Paşa komutasındaki Kafkas ordusu tarafından durdurulmuştur.

Bu Tarihi Belgeler ve Yazının Tamamı : Tavrida National V.I. Vernadsky Universitesine ve Türk Dünyası Ortak Tarih paylaşım Platformu'na, Azerbaycan Türkçesi, Türkiye Türkçesi, Rusca ve İngilizce olarak Tercüme Edilmiştir