Mersin’de eski nişanlısı tarafından sokak ortasında tabancayla vurularak öldürülen 24 yaşındaki Raziye Oskay’ın yıllardır failin baskı ve tehdidine maruz kaldığı, 11 yıl boyunca her gün ölüm korkusuyla yaşadığı ortaya çıktı. 2017 yılında evlerine silahla saldıran Barış Can U.’nun yıllar önce kızını merdivenlerden de yuvarladığını söyleyen anne Fatma İsmet Oskay, “Benim çocuğum her gün ölüyordu. Cezaların en ağırını çekmesini istiyorum” dedi.

Mersin’in merkez Toroslar ilçesi Okan Merzeci Mahallesi’nde 10 Ocak tarihinde eski nişanlısı Barış Can U. tarafından tabancayla defalarca ateş edilerek öldürülen Raziye Oskay’ın (24) ailesi, kızlarının yıllarca zanlının baskı ve tehditlerine maruz kaldığını söyledi. Daha ortaokuldayken başlayan ilişki genç kız için yıllar içinde kabusa dönüşürken, açılan davalar ve izini kaybettirme çabasının da Raziye’yi ölümden kurtaramadığı ortaya çıktı. Raziye’nin 15 gün önce vefat eden anneannesinin cenazesinde de ailesine, “Çok yakında beni buraya gömün. Haberlere çıkacağım, bunu göreceksiniz” dediği öğrenildi.

Kızlarının eski nişanlısı tarafından katledilmesi nedeniyle büyük acı yaşayan Oskay ailesi, Raziye’nin odasını İHA muhabirine açarak, duygularını paylaştı. Gözyaşlarıyla yıllardır yaşadıkları kabusu anlatan 46 yaşındaki anne Fatma İsmet Oskay, ortaokuldan bu yana faille mücadele ettiğini söyledi. Kızıyla fail arasında lisedeyken duygusal arkadaşlık başladığını belirten anne Oskay, bu ilişkiyi babasının da kendisinin de istemediğini, kızının okumasını istediklerini dile getirdi. Kızının "Anne seviyorum, o da beni seviyor" demesi üzerine "Okulunu bitirsin o zaman, ileride bakarız" dediğini aktaran Oskay, “Ben hiçbir zaman istemedim, çünkü sorumsuzdu, saplantılı biriydi. Hiç kızımın peşini bırakmadı. Ayrılmak istediğinde de bırakmadı. Okula, dershaneye gittiğinde hep ‘Anne kalbim sıkışıyor’ dedi. Doktora götürdüm, meğer o zaman kızımı merdivenlerden yuvarlamış” diye konuştu.

“Benim çocuğum her gün ölüyordu”

Raziye’nin yaşadığı korku nedeniyle balonun patlama sesinde bile bayılmaya başladığını anlatan Oskay, “Ambulansla hastaneye götürüyordum. Kaygı, endişe, korku hepsi vardı. Ben nişandan önce de, sonra da psikolog, psikiyatr tedavisi gördüm. Üniversiteye giderken bile götürüp getirdim. Hep mutsuzdu. Her gün ne zaman öleceğinin korkusu vardı çocukta. Kendisini benimle, eşimle, ablasıyla, tüm ailemizle her gün tehdit etmişti. Dövme, darp, her şeyi yaşatmış çocuğuma. Allah mekanını cennet etsin, benim çocuğum her gün ölüyordu. Çok şikayette bulunduk, çok mahkemeye gittik ama olmadı. İlla ölmesi mi lazımdı bu olayların olması için?” ifadelerini kullandı.

“Başka canlar yanmasın, anneler yanmasın artık”

Olayın olduğu sabah akrabaları ve komşuları kendisini iş yerinden telefonla aradıklarında büyük bir endişe yaşadığını, hastaneye gittiklerinde ise yıkıldıklarını anlatan Oskay, “Biz aklımızı yitirdik. Çok zor bir şey. Allah hiçbir annenin canını yakmasın. İçimiz yanıyor, yüreğimiz kavruluyor, dilimiz varmıyor. Ertesi gün ben yatağanı geldim, onun kokusuna sarıldım. Çok zor, artık o gelmeyecek ama adalet yerini bulsun, cezaların en ağırını çeksin istiyorum. Benim çocuğum günahsız yere gitti, başka insanlar gitmesin, başka canlar yanmasın, anneler yanmasın artık. Biz ne emeklerle büyütüyoruz onları. Benim zaten yavrum gitti ama başka yavrular gitmesin diye mücadelemiz. Belki Raziye bunlara inşallah bir vesile olur. Ona destek çıkan tüm halkımıza çok teşekkür ediyorum. Arkasında olsunlar, başka canlar yanmasın, başka anneler, babalar yanmasın istiyorum. Bunun da gerçekten canının yanmasını istiyorum. Canımı yaktı, beter olsun” şeklinde konuştu.

“’Benim de ölümüm öyle olacak’ dedi”

Failin kızını sürekli gece yarıları telefonla arayarak uykusundan uyandırdığını, sürekli tehdit ettiğini söyleyen Oskay, Raziye’nin psikolojisinin çok bozulduğunu vurgulayarak, “15 gün önce anneannem rahmetli oldu, mezara gitti. Kefeninden gömülene kadar takip etti, ‘Anne, baba, abla buraya iyi bakın. Çok yakın zamanda beni buraya getirin. Burada dedem, ninem yatıyor, beni buraya gömün’ dedi. ‘Ne biçim konuşuyorsun’ dedik. Kendi iş yerinin orada eski sevgilisini kafasına sıkarak bir ölüm olmuştu, ‘Benim de ölümüm öyle olacak. Haberlerde çıkacağım. Bunu göreceksiniz’ dedi. Biz 11 senedir çekiyoruz. Çocuğum melekler gibiydi. Ben ‘kurtuldu’ diyorum, her gün ölüyordu çünkü, her gün canı yanıyordu, bana mı zarar gelecek, babasına mı, ablasına mı? Kasıtlı bir şey bu. Adalet yerini bulsun. En ağır cezayı yesin ki, en azından bir nebze de olsa içimize bir su serper” dedi.

“Kızım devamlı baskı ve tehdit altındaydı”

Baba Murat Oskay ise kızının ölümünün politika malzemesi yapılmamasını istedi. 53 yaşındaki baba Oskay, “Allah rızası için herkes elini vicdanına koysun, şahıs gereken cezayı alsın. En ağır cezayı istiyoruz biz” diye konuştu.

Yıllardır süren baskılara tanık olduğunu belirten baba Oskay, daha önce de failin evlerine geldiğini, kendileri evde yokken 7-8 ya da 10 el silah sıktığını söyledi. Oskay, “Hatta merminin biri alt komşumuzun kafasının yanından geçmiş. Kızım devamlı baskı ve tehdit altındaydı. Gecenin saat 1’inde, 2’sinde, 3’ünde bana mesaj gelirdi. Kızım odasından kalkar benim odama gelir, bana gelen mesajları kontrol ederdi, ‘Acaba babama bir mesaj mı attı? Yine babamı, annemi tehdit mi edecek?’ diye. Çünkü kızım bu tehditlerle senelerini geçirdi. Adalet yerini bulsun. Herkes evlat sahibi, kimse ‘benim başıma gelmez’ demesin. Herkesin başına gelir” ifadelerini kullandı.

27 yaşındaki abla Kübra Türkmen ise sözün bittiği noktada olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi:

“Şu odanın dili olsa da konuşsa, onun gece yarıları aldığı tehditleri söylese. Bizim eve gelmemizi istemiyordu, çünkü hep bir korku vardı. Sürekli balkona çıkıp, ‘Acaba o geldi mi, gelecek mi’ diye böyle kaygıları vardı. Korktuğu da başına geldi. Diyecek bir şey yok.”