Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nde 2022-2023 Akademik Yılı’nın ilk dersine katıldı. Oktay, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cevdet Erdöl’ün üniversitenin faaliyetlerine yönelik sunumunun ardından yaptığı konuşmada, “Dünün sağlık hizmetlerinde şu vardı hatırlayın; SGK hastaneleri, devlet hastaneleri, işçi hastaneleri, memur hastaneleri ayrıydı. Her birinde de üçe ayıracak olursak, ben öyle bakıyorum çünkü sağlık hizmetleri deyince. Bir hizmeti alan vardır, hizmeti veren vardır, bir de hizmeti düzenleyici yapı vardır. Biz düzenleyici yapıyız. Yani kamuyuz. Bu kamunun içerisinde hükümet vardır, yasama vardır ve yargı vardır. Biz şunu biliyoruz; hekim dediğimiz aslında hakim demektir. Çok da farklı olmayan bir kökten geliyor. Yani hüküm veren anlamındadır. Eğer hüküm veriyorsanız bir konuda aklı selim olmak ve asla ama asla aklınızı hiçbir yere kiraya vermemek zorundasınız. Vicdanınız ile hareket etmek zorundasınız. Edindiğiniz bilgi ile hareket etmek zorundasınız. Yani size hükmeden vicdanınız ve edindiğiniz bilgi olmak zorunda. Sakın ola ki aklınızı kiraya vermeyin. ‘Ben hekimim aklımı nasıl kiraya verebilirim, bu ne demek?’ derseniz de aklın nasıl kiraya verildiğini GATA’da dahil, Türkiye’nin bütün kurumlarında gördük yaşadık. Kamuda da yaşadık, özel sektörde de yaşadık, sivil toplum örgütlerinde de yaşadık. Eğer dünden ve bugünden ders alamazsak aynısını tekrarlarız. GATA’nın veya askeri okulların niye kapatıldığı ile ilgili 15 Temmuz ile ilgili olayı hafif bir hatırlarsanız aklın kiraya verilmesi ile alakalı olduğunu anlarsınız. Son derece beyefendi, hanımefendi kıyafette insanların talimatı aldığı anda nasıl canavarca bir katile dönüşebildiğini biz gördük. Çok yeni yaşadık bunu. Hekimlerimizin buna nasıl dönüştüğünü, hekim demek istemiyorum bu arada. Askeri birimlerimiz için nasıl üniforma giymiş terörist dedik onlara, burada da aynı şey geçerli. Üzerine beyaz gömlek geçirdiğinde üzerine beyaz gömleği giymiş teröristler vardı. O aklın kiraya verilmesi ile alakalı bir durum. Olmaması gereken raporların verilmesi ve verilmesi gereken raporların verilmemesi ortamları yeni yaşadık. Dolayısıyla benim birincil vereceğim mesaj budur” dedi.

“Geçmiş yıllarda sağlık hizmetini veren ile alan arasında ilah ve kul arasındaki farka benzer bir yapı vardı”

Türkiye’nin geçmiş yıllarında sağlık hizmetleri almada sıkıntılı bir süreçte olduğunu dile getiren Oktay, şöyle devam etti:

“Herhangi bir sağlık hizmetine ihtiyacımız olduğunda, herhangi bir hastaneye gittiğimizde bize sağlık hizmeti verilmiyordu. Verilmesi istenmediği için değil, imkanlar yoktu. Yani SGK hastanelerinin asla birleştirilemez dediği günleri yaşadık biz. Orada nasıl hizmet alıyorduk biliyor musunuz? Sadece hasta iseniz hastaneye gidiyor olabilmeniz için sevk dahi birkaç gününüzü orada harcamanız gerekiyordu. Hastaneye geldikten sonra kapıdan içeri girmeniz için uzun bir kuyruktan geçmeniz gerekiyordu kayıt için. Kaydı yaptırdıktan sonra hangi birime gitmeniz gerekiyorsa fotokopi çektirmek için ayrı bir kuyruğa, oradan çıktınız bilmem nereye, herhangi bir kayıt yaptırmak için ayrı bir kuyruğa. Kuyruklardan kuyruğa ve sonrasında muayene olabilmek için bir hekimle harcayacağınız zaman son derece sınırlıydı. Hastalar için söylüyorum bunları. İlişki çok farklıydı. Sağlık hizmetini veren ile alan arasındaki yapı erişilemeyecek kadar açıktı. Haşa neredeyse ilah ve kul arasındaki farktan oluşan bir yapıdaydı. Biz kamu olarak bunun böyle yürümeyeceğini ifade ettik. Sağlıkta yapısal bir dönüşüme ihtiyacımız vardı. Bu yapısal dönüşümün sonucunda zaten birimler birleşti. Oradan geldiğimiz noktada bunun devam edebilmesi adına biz şunu söyledik; bizim buradaki var oluş sebebimiz, insan merkezli bir yaklaşımla birey ve toplumun sağlık hakkını ve sağlığını en üst düzeyde korumak. Sağlık sorunlarını zamanında, uygun ve etkili çözümleri yüksek hizmet kalitesi ile sunmak bizim ana gayemizdir” dedi.

“Önemli olan harcama değil memnuniyet”

Oktay, önemli olan olayın hastanelere harcanan para olmadığını söyleyerek, “OECD ülkeleri arasında belki harcama miktar olarak daha az olsa bile memnuniyet anlamında çok daha ciddi bir Türkiye var. Yani verimlilik anlamında, yaptığı harcamaları çok daha verimli alanlara, sağlık hizmetlerinin kalitesini ve kapsamını genişletici alanlara yapan bir Türkiye, dolayısıyla da sağlık hizmetlerinde yaptığı harcamaların karşılığında da memnuniyet oranlarını daha fazla birim başına artıran bir Türkiye’nin olduğunu görüyoruz. Bunu aynı ciddiyetle ve hızla da artırmak istiyoruz. Burada da sürdürülebilir kalmak istiyoruz. Bunun için hastane sayılarını artırıyoruz. Yoğun şekilde de devam ediyoruz. Yatak sayımızı artırıyoruz. Yoğun bakım yatak sayımız artan bir durumda. Hekim sayımızın arttığı ama henüz yeterli seviyede sağlık personelimizin olmadığı bir ortamdayız, bunun da farkındayız. Onun için de bu yıl başka bir şey yaptık. Yılın başında verdiğimiz ve bütün alanları kapsayan sağlık personeli istihdamı ilave olarak 85 bin daha ilave personel alımını karar verdiğimiz bir Türkiye’den bahsediyoruz. Bu bizim beşeri sermayemizdir sağlık hizmetlerinde. Hangi sistemi kurarsak kuralım, hangi teknolojileri geliştirirsek geliştirelim, istediğimiz kadar son teknolojiyi buraya getirelim eğer elimizde yeterli beşeri sermaye yoksa, insan kalitesi yoksa yapabileceğimiz bir şey yok. Hangi sistemi kurarsanız kurun o sistemi çalıştıracak insan unsurudur” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Oktay, konuşmasının sonunda Sağlık Bilimleri Üniversitesi öğrencilerine “Aklınızı kiraya vermeyin” diye seslendi. Ardından Oktay’a Sağlık Bilimleri Üniversitesi’nin senato kararı ile alınan fahri doktora unvanını beyan eden belge takdim edildi. Program, Oktay’ın Rektör Erdöl, Ankara Valisi Vasip Şahin ve akademisyenlerle hatıra fotoğrafı çekilmesinin ardından sona erdi.