İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nın ele geçirilen uyuşturucu maddelere yönelik profilleme çalışması takdir topladı.

İskilip Belediyesi’nin ev sahipliğinde düzenlenen “Uyuşturucu ile Mücadelede Bilim” konulu sempozyum sona erdi. Sempozyumun son gününde Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’nın ele geçirilen uyuşturuculara yönelik yaptığı biyometrik veri çalışmasının, uyuşturucu ile mücadele çalışmalarına sunduğu katkıya dikkat çekildi. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı bünyesinde başlatılan uyuşturucu profillemesi çalışması neticesinde uyuşturucu ile mücadelede etkin, verimli ve hızlı sonuçlar alındığı açıklanırken, çalışma, sempozyuma katılan katılımcılar tarafından büyük ilgi ve takdir topladı.

İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Daire Başkanlığı’ndan yapılan açıklamada, “İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu’nun öngörü ve talimatlarıyla 2021 tarihi itibariyle ülke genelinde yakalanan uyuşturucu maddelerin üzerinde uyuşturucu madde profilleme işlemlerine başlandığının belirtilmiş amaçlarının uyuşturucu maddelerde var olan kimyasal parmak izini açığa çıkartmak olduğunu ve uyuşturucu maddelerin tüm biyometrik veri analizlerini son bilimsel ve teknolojik cihazlar ile laboratuvar ortamında yaptıklarını yaptıkları çalışmalarda elde ettiklerini uyuşturuculardan elde edilen biyometrik verilerden analiz yapıldığı böylelikle, farklı yer ve zamanlarda yakalanan uyuşturucu maddelerin arasında bağlantı kurulduğunu suç ve suçlularla etkin mücadele ettiklerini açıklamışlardır. Uyuşturucu ile mücadelede gerekli raporlama çalışmasını soruşturmacı birimlere yaptıklarını ülkemizde Kriminal Daire Başkanlığı tarafından yapılan çalışmalar neticesinde ülke genelinde tedarikçi kullanıcı ağı, yakalanan uyuşturucu maddelerin kaynak ya da kaynakları, dağıtım ağları ve yöntemleri gibi bilgiler elde edilmektedir” ifadelerine yer verildi.

Sempozyumda uyuşturucu ölümlerini anlatan Ankara Üniversitesi Adli Tıp Profesörü Hamit Hancı, uyuşturucularla ilgili sınıflandırmalar yaparak, uyuşturucunun bir ön suç olduğunu, uyuşturucu kullanmaya başlayan bir kişinin zamanla uyuşturucu satıcısı olduğunu, hırsızlık, gasp, fuhuş hatta terör eylemlerine para bulmak amacıyla karıştığına dikkat çekti.

Madde kullananlara karşı iletişim dili konusunu anlatan Adnan Menderes Üniversitesi Söke İşletme Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Akkoyun ise, uyuşturucunun bugün gelinen noktada sadece sağlık ya da kolluk kuvvetlerinin ilgi alanı olmaktan çıktığını, sosyoloji, psikoloji, farmakoloji, hukuk gibi birçok çalışma alanlarını konusu ve ortak çalışma yapması zorunlu hale geldiğini, iletişim biliminin birbirinden farklı çalışma sahasını birleştirebileceği gibi uyuşturucu batağına düşen bireye karşı kullanılacak dili de belirlediğinin altını çizdi.

Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Ali Çayköylü de, “Ülkemiz insanı görünür tehlike ve tehdit ile uğraşmakta marifetli olmasına rağmen daha sinsi tehdit ve tehlikeleri karşılamakta ve onla mücadele etmekte mahir olduğu söylenemez. Sinsi sinsi gençliğimizi ve bekamızı tehdit eden madde bağımlılığının yanı sıra, teknolojik ürünler, telefon, internet, bilgisayarın kötüye kullanımı ve bağımlılığının yanı sıra alışveriş bağımlılığı, cinsel ilişki bağımlılığı meseleler ve dertler konusunda acilen dikkat çekebilmek için sempozyumun önemli” diye konuştu.

Çorum Tabip Odası Başkanı Dr. Mustafa Azak da, uyuşturucuyla mücadelede ailelerin ve eğiticilerin güçlendirilmesi gerektiğine, çocukların uyuşturucu kullanmaya müsait ortam ve durumları tespit ederek tedbir almalarını ve ailelere de farkındalık oluşturarak çocukları ile daha kuvvetli iletişim kurmalarının yararlı olacağına işaret etti.

Ankara Hacı Bayram Üniversitesi Psikoloji Bölüm Başkanı Hatice Demirbaş ise konuşmasında, ailelerin çocuklarının madde kullandığını, kullanmaya başladıktan sonra 2 yıl sonra anladıklarını ve bu nedenle gençlerde çeşitli davranışsal değişimlerine bakarak madde kullanıp kullanmadığını anlayabileceklerini söyledi.

Madde kullanan gençlerde yalan söyleme, hırsızlık/suç işleme farklı arkadaş grupları ile birlikte olma, okul başarısında düşüş, uyku sorunları, fiziksel görünümde değişiklikler, yeme içme alışkanlığında değişiklikler, aile ile iletişimde kopukluklar, kendine öz bakımda azalma kılık kıyafetinde değişiklikler dikkat edilmesi gereken durumlar olduğunu anlatan Demirbaş, bu dönemin ergenlik dönem belirtileri ile de karıştırılabildiğini, ailelerin çocuklarına değer vermelerini, iletişim kurmalarını, anlamaya çalışmalarını, çocukların yeteneklerine uygun sosyal ve kültürel faaliyetlere yönlendirilmesi ve gerektiğinde profesyonel destek alınması gerektiğini vurguladı.