Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan ve ardından görevden alınan Prof. Dr. Melih Bulu’ya ilişkin yapılan protestolarda gözaltına alınan 97 sanığın yargılandığı davada, savunması alınamayan 5 sanık hakkında yakalama kararı çıkarıldı.

Boğaziçi Üniversitesi’ne rektör olarak atanan ve ardından görevden alınan Prof. Dr. Melih Bulu’ya ilişkin yapılan protestolarda gözaltına alınan 97 sanığın, 3 yıla kadar hapis istemiyle yargılanmasına devam edildi. İstanbul 32. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yapılan duruşmada bir kısım sanıklar ile avukatları hazır bulundu.

Duruşmada savunma yapan sanıklar, olay tarihinde basın açıklaması için sosyal medyadan yapılan çağrıyı duyduklarını ve Güney Kampüs önüne gittikleri sırada basın açıklamasına izin verilmediğini belirterek suçlamaları kabul etmedi.

“Hukuksuz olduğunu düşünüyorum”

Avukat sanık Ezgi Önalan ise savunmasında, “1 Şubat günü eylem olacağını öğrendiğimizde, avukat arkadaşlarla öğrencilerin yanında olalım dedik. Bir öğrencinin üzerinde birçok polis olduğunu görüp yanına gittiğimde ben de gözaltına alındım. Bizim suç duyurularımız soruşturmaya ve kovuşturmaya konu olmalıydı. Adli sicil ile ilgili olarak da devam eden soruşturmalar ve yargılamalar, hatta beraat ile sonuçlanan davalar bile, kanaat oluşturması için dosyaya konuluyor. Bunun hukuksuz olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

Mahkeme, adresleri tespit edilemeyen ve bu nedenle savunması alınamayan 5 sanık hakkında yakalama kararı çıkarılmasına karar vererek duruşmayı erteledi.

“Öğrencilerle birlikte gözaltına alınmıştım”

Duruşmanın ardından açıklama yapan avukat sanık Ezgi Önalan, “Bugün ben ve birçok öğrenci ifade verdi bu dosyada. Ben de o dosyada gözaltına alınmıştım. Melih Bulu’nun atandığı günden beri Türkiye’de demokrasiye inanan, demokratik bir ülke mücadelesi veren, demokratik üniversite mücadelesi veren insanlar olarak neredeyse aylarca uyumadık. Özellikle benim de içinde bulunduğum dosyaları takip eden, göz altıları takip eden avukatlar olarak biz aylarca yoğun bir mesai harcadık ve işin sonunda 31 Ocak’ta yanılmıyorsam, Selahattin ve Doğu’nun tutuklanmasıyla Boğaziçi mücadelesi ilk tutuklularını vermiş oldu. Türkiye’deki üniversite öğrencileri gerek Boğaziçi gerekse diğer üniversite öğrencileri sıra arkadaşlarını yalnız bırakmamak için, onlara desteklerini açıklamak için bir protesto eylemi düzenlemişlerdi. Öğrencilerle birlikte ben de gözaltına alınmıştım. Akabinde 100’den fazla öğrenci o gün gözaltına alındı, Boğaziçi Üniversitesi’nin içine de aynı gün saldırı olmuştu” dedi.

“Mücadele etmeye devam eden avukatlar da olacak”

Sözlerinin devamında Önalan, “Ertesi gün bunlara tepki olarak Kadıköy’de bulunan öğrencilere de saldırı oldu, oradan da tutuklamalar devam etti. Bu şekilde zaten hepimizin bildiği bir süreç yaşandı. Bugün de mahkemede bunları ifade ettik. Duruşma salonunda tekrar Boğaziçi mücadelesinin haklılığını, bir üniversitenin bileşenleri tarafından yönetilmesi gerekliliğindeki ısrarımızı tekrar dile getirmiş olduk. Mücadele etmeye devam eden öğrenciler oldukça sokakta da, adliyede de, karakolda da, hastanede de, gerek olan her yerde mücadele etmeye devam eden avukatlar da olacak” şeklinde konuştu.

Davanın geçmişi

Boğaziçi Üniversitesindeki protestolarda, 1 Şubat günü basın açıklaması yapmak isteyen şüphelilere yapılan müdahalede, Etiler, Bebek ve üniversitenin Güney kampüsünde 108 kişi gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan 10 kişi serbest bırakılmış, 98’i ise Çağlayan’daki İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edilmişti. Bir kişinin 18 yaşından küçük olması nedeniyle dosyası ayrılmış, 97 kişi hakkında ise iddianame hazırlanmıştı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, 97 şüphelinin ‘toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet’ suçundan 1,5 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılmaları istenmişti.