Gaziantep’te yardım için duran İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabiri Muhammet Abdülkadir Esen ile Umut Yakup Tanrıöver’in de aralarında bulunduğu 16 kişinin hayatını kaybettiği feci kazadan yaralı olarak kurtulan ve aynı kazada 2 oğlunu kaybeden yolcu Gülten Erpek, otobüs şoförünün kazadan hemen sonra takografla oynadığını ileri sürdü.

Gaziantep’in Nizip ilçesinde 20 Mayıs Cumartesi günü meydana gelen, İHA muhabirlerinin de aralarında bulunduğu 16 kişinin hayatını kaybettiği katliam gibi kazadan yaralı olarak kurtulan Gülten Erpek (47), 2 çocuğunu kaza anında kaybetti. Erpek, İHA muhabirine kazadan önce ve sonra neler yaşandığını anlattı.

Hayatını kaybeden İHA muhabirleri ve acılı annenin çocukları aynı ismi taşıyordu

İstanbul’da çalışan oğlu Umut Erpek’i (20) alıp Diyarbakır’a getirmek için giden anne Gülten Erpek ve diğer oğlu Muhammet Erpek (12), 20 Mayıs Cumartesi günü Özel Diyarbakır firmasına ait 33 SR 157 plakalı yolcu otobüsünün ön tarafında 1,2 ve 3 numaralı koltukta çocukları ile seyahat ettiğini söyledi. Kazada, İHA muhabirleriyle aynı ismi taşıyan Muhammet ve Umut hayatını kaybederken, anne Erpek hafif yaralı olarak kurtuldu. Acılı anne, feci kaza öncesinde en büyük hatanın otobüs şoföründe olduğunu belirterek, yaşanan büyük ihmalleri ortaya serdi.

“Gaziantep’te ihtiyaç molasından sonra şoförler değişti”

Kaza anında Umut’un şoförün arkasındaki birinci koltukta, Muhammet ve kendisinin ise 2 ile 3’üncü koltukta olduğunu belirten Erpek, “Gaziantep’te moladan çıktık. Bu esnada şoför değişti. Yolda ilerlerken muavinle direksiyon başındaki şoförün aralarında geçen konuşmaları duydum. Şoföre ileride daha önce olan kazadan bahsedildi. O esnada şoför yine mi kaza dedi. Şoför, sonrasında sigara içmeye başladı. Ben o esnada şoförü sigara içmemesi için uyaracaktım. Şoför ters tepki gösterir diye büyük oğlumdan çekindim, uyaramadım. Şoför, pencerenin kenarını duman gitsin diye az bir şey açık bırakmıştı” dedi.

“Şoför tek elle direksiyonu tutuyordu”

Şoförün hafif virajlı yolda 120 kilometre hıza kadar otobüsü sürdüğünü gören Erpek, “Şoför otobüste bir eliyle perdeyle oynarken bir eliyle de direksiyonu tutuyordu. Sonrasında şoför direksiyon hakimiyetini kaybetti. Otobüs benim tarafıma yan yatıp sürüklendi. O esnada zaten hiçbir şey görmedim. Kıyamet günü gibi bir kazaydı. Arabanın içinde biri kaza yaptık diye bağırdı. Otobüs kaza yaptıktan sonra direkt çocuklarıma bakmak için kalktım. Muhammed 3 metre ileride yerde yatarken, Umut’a ulaşamıyordum. Arabanın her tarafını dolanırken Umut’un olduğu koltuk tarafı kapalıydı. Arka taraftan ’Umut ses ver’ diye koltuklara vuruyordum. Ama hiçbir ses alamadım. Muhammed’in hayatını kaybettiğini biliyordum. Oradaki yaralılara ve ölülere baktım, hiçbir yerde oğlumu bulamadım” diye konuştu.

“Kaza sonrası şoför takografla oynuyordu”

Oğlu Umut’un ölüm haberini kazadan 7 saat sonra aldığını dile getiren Erpek, “Beni sağlık görevlileri ambulansa doğru götürürken kendilerine ’Çocuklarımdan biri ölmüş, diğerini bulun bana’ dedim. O esnada otobüs şoförünü takografla oynarken gördüm. Bağırarak, ’Sen evimi yaktın, senin evin de yansın’ dedim. Umut’un ölüm haberini kazadan 7 saat sonra aldık. Çocuğum bu zaman zarfında neredeydi? Belki oğlum yaşıyordu. Müdahalede ihmal üzerine hayatını kaybetti. Aradan 7 saat geçtikten sonra Gaziantep Abdulkadir Yüksel Devlet Hastanesinde başkasının adına bulundu. 4 saat ameliyatta kaldığını söylediler” ifadelerini kullandı.

“Kazanın sebebi su kanalından kaynaklı değil”

Erpek, bilirkişi raporunda kazanın su kanalından kaynaklı olduğunun söylendiğini ama bu iddianın yalan olduğunu belirtti. Kazanın şoförün ihmalkarlığından kaynaklandığının altını çizen Erpek, “Kaza esnasında çocuklarımı kurtarayım derken Muhammed’i yerde beyni dağınık görürken sadece yutkundum. Eşime haber vereyim dedim o esnada. Bir tek eşimin ve kız kardeşimin numarası ezberimde vardı. Kız kardeşim çalıştığı için o telefona cevap veremiyordu. Eşimi aradım, cevap verdi. Kaza yaptığımızı ve kazada çocuklarımdan birinin hayatını kaybettiğini, diğerinin ise gözükmediğini söyledim. O esnada direkt Gaziantep’e geldiler” dedi.

“Emniyet kemeri anonsu yapılmadı, 120 kilometre hızla gidiyorduk”

Kaza anından sonra şoförü sakin bir şekilde gördüğüne dikkat çeken Erpek, “Şoför hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. İnsan en azından yaralılara yardım eder ama hiçbir şeyle uğraşmadı. Ölüm Allah’ın emridir. Ama bu kazada çok ihmal var. Şoför yüksek hızla gitmezse belki kaza meydana gelmez. Otobüs şoförü 120 km/h ile gittiği için kazanın en büyük sebebi kendisidir. İki evladımı birden kaybettim. Az bir acı değil. Bunun yanında yaralılara yardıma gelen gencecik insanlar bile hayatını kaybetti. Ben de yaralandım. Kaza esnasında kaburgalarım zedelenmişti. Kolumda yaralar oluşmuştu. Otobüs hareket etmeden emniyet kemerlerinin takılması için anons yapılması gerekiyor ama yapılmadı. Oğlum elini emniyet kemerine attı, bozuk olduğu için kemer gelmedi. Şoförden ve firmadan şikayetçiyim. Kimin eli bu kazada varsa hepsinden şikayetçiyim. Devlet yetkililerinden tek ricam bu olayın peşini bırakmasın” ifadelerini kullandı.

Oğlunun aynı zamanda müzik hobisi olduğuna ve oğluna dair en önemli hatıra olarak elinde bozuk gitarının kaldığına değinen anne Erpek, “Ben çocuklarımı çok zorluk çekerek büyüttüm. Büyük oğlum gitarla uğraşıyordu. Nereye gitseydi onu da yanında götürüyordu. Kazadan sonra o gitarı yerde paramparça olmuştu. Bana kalan evdeki gitarı oldu” diye konuştu.