Temel görevi, sermaye piyasalarının güvenilir bir şekilde işlemesini sağlayarak, yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak olan Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), sermaye piyasalarının etkinliğini, şeffaflığını ve güvenliğini daha yüksek seviyelere çekebilmek amacıyla çalışmalarına devam ediyor. SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, sermaye piyasaları ile gelişmeleri ve SPK olarak aldıkları önlemleri Ekovitrin’e anlattı.

SPK Başkanı olarak sermaye piyasalarını yönetirken hangi stratejileri uyguluyorsunuz? Yönetim anlayışınızı anlatır mısınız?

Sermaye Piyasası Kurulu olarak kanunun verdiği yetki çerçevesinde, kanun ile verilen görevleri titiz bir biçimde yerine getiriyoruz. Bu süreçte en iyi uygulama örneklerini hayata geçirmek için yoğun bir şekilde çalışıyoruz. SPK Başkanı olarak temel prensibim iyi şirketlerin önünü açmak, kötü şirketlere engel olmak, bu sayede piyasayı ve yatırımcıları korumak. Bu yüzden şirketleri yakından tanıyabilmek adına üyelerimiz ile birlikte şirket yetkilileriyle bizzat görüşüyoruz. Özel sektörün sorunlarını ve taleplerini karar organına doğrudan iletebilecekleri bir anlayışla çalışıyoruz. Diğer konu ise mevzuat. Düzenlemelerimiz piyasa ve yatırımcılara yönelik her ihtimali hesaba katarak hazırlanıyor. Ancak, mevzuatın iyi şirketlerimiz için yük haline gelmemesine ve ülkemize değer katacak projelerine odaklanabilmelerine oldukça dikkat ediyoruz.

“PANDEMİ KALICI BİR ETKİ YAPMADI”

Özel sektöre ait birçok firma halka açılacaktı. Ancak pandemi dolayısıyla herkes bu hedefi nisan ya da mayıs aylarına erteliyor. Konuyla ilgili neler söylemek istersiniz? Halka arz, şirket ve yatırımcılar arasındaki uzun soluklu bir ortaklığın başlangıcı olarak düşünülmeli. Bu yüzden verimli halka arz süreçleri için şirketler ve tasarruf sahiplerine en uygun zamanın seçilmesi iki taraf için de kazanmak anlamına gelecek. Pandemi, her alanda olduğu gibi şirketlerin finansman yapıları konusunda da durumlarını tekrar gözden geçirmelerine neden oldu. Ancak alınan tedbirler sayesinde pandemi belirsizliğinin sermaye piyasalarımızdaki fiyatlamalara kalıcı bir etki yapmadığı ve pay piyasasındaki yatırımcı sayısının 2020 yılı başına göre yüzde 50’den fazla arttığını görüyoruz. Bu sayede 2020 yılının ilk 10 ayında yapılan 389 milyon TL’lik halka arz ile 2019 yılının tamamında yapılan 264 milyon TL’lik halka arz tutarının üzerine çıkıldı. Önümüzdeki yakın dönemde ise daha büyük ölçekli şirketlerin halka arz çalışmaları devam ediyor. Bu sayede 2020 yılı sonlarına doğru toplam halka arz tutarında milyar TL’leri konuşuyor olacağız. Piyasa görünümü ve Kurul’a yapılan başvurular, pandemi sürecinin şirketlerin uzun vadeli planlarına önemli ölçüde zarar vermediğini ortaya koyuyor. Bu nedenle uzun vadeli fonlara erişebilmenin en önemli alternatifi olan sermaye piyasalarına olan talebin artarak devam ettiğini söyleyebiliriz.

Halka arz için kendini hazırlayan sanayi şirketlerine tavsiyeleriniz neler olacak? Bu süreçte halka arz edilmiş ve piyasa koşullarında faaliyetini durduran şirketler var mı? Varsa SPK nasıl bir yol izliyor?

Halka arzı iki boyutlu bir süreç olarak düşünmelerini tavsiye ederim. Birincisi ve asıl amaç finansman sağlamak. Her şeyden önce halka arz yoluyla elde edilecek fonun ne şekilde kullanılacağına karar vermeleri gerekiyor. Ayrıca halka arz yeterliliğine ulaşabilmek için mali tabloları ve yönetim yapılarını bağımsız denetimden geçebilecek biçimde ortaya koyabilmeliler. Şirketin ilişkili tarafları ile olan işlemleri ve üçüncü kişiler lehine verilen garantiler gibi şirket mal varlığına yönelik konulara hassasiyet göstermeleri gerekiyor. Ayrıca şirket yönetiminin tecrübeli uzmanlar ile sürdürülebilir bir yapıda dizayn edilmesi, yatırımcıların şirket hakkındaki düşüncelerine olumlu katkı sunacak. Halka arzın diğer boyutu ise şirketlerin kurumsallaşması. Halka açık statüdeki şirketler, mali tablolarından yönetim kuruluna kadar birçok alanı uluslararası standartlara göre şekillendirdiği için kurumsal bir yapıya bürünüyor. Bu yaklaşım şirketin yurtiçi ve yurtdışındaki marka değeri yükseltiyor ve şirkete kredibilite, yüksek değerleme ve uzun vadeli anlaşmalar olarak geri dönebiliyor. Bu nedenle şirketlerin halka arzı düşünürken sadece sağlayacakları fonları değil uzun vadede elde edecekleri, belki daha kıymetli kazanımları göz önünde bulundurmaları gerekiyor.

Sermaye piyasasına baktığımızda karşımıza nasıl bir tablo çıkıyor? Temel sorunlar nelerdir? Sorunların çözümüne yönelik olarak çalışmalarınızdan bahseder misiniz?

Türkiye’de fon arz ve talebi arasındaki işlemlere büyük ölçüde bankacılık sistemi aracılık ediyor. Ancak kredi vadelerinin reel sektörün yatırım ve proje vadeleriyle uyumlu olmadığı açık. Kısa aralıklarla kredisini yenilemek zorunda kalan reel sektör, vade riski, faiz riski ve borç çevirme risklerini aynı anda taşımak zorunda kalıyor. Bu nedenle, bu risklere maruz kalmadan fonlama imkanı sunan sermaye piyasalarının gelişmesi, sadece bu sektörü değil Türkiye ekonomisini ilgilendiriyor. Bu amaçla sermaye piyasalarında ürün çeşitliliğinin ve güvenilirliğinin artması için birçok önemli adım attık ve atmaya devam ediyoruz. Özellikle teminata ve nakit akışlarına dayanan ürün çeşitliliği ve borçlanma aracı sahiplerinin haklarını korumaya yönelik imkânların artırılması ile sermaye piyasası enstrümanlarının cazibesini artırmaya çalışıyoruz. Ayrıca, paya ve borca dayalı kitle fonlamasına yönelik düzenlemelerimiz ile daha önceden sermaye piyasası imkanlarından yararlanamayan, küçük ölçekli şirketlere alternatif bir fonlama kaynağı imkanı sağlamayı hedefliyoruz. Diğer taraftan, yapılan düzenlemeler ile sermaye piyasası suçlarına yönelik hapis cezaları artırıldı.

SPK Başkanı Ali Fuat Taşkesenlioğlu, sermaye piyasalarına ilişkin gelişmeleri ve yaptıkları çalışmaları Ekovitrin
Medya Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Şeref Özata’ya açıkladı.

Ayrıca sosyal medya ve internet kaynakları çok daha yakından takip edilmeye başlandı. Bu mecralarda hitap edilen yüksek kişi sayıları da dikkate alınarak birçok kişiye kişi başı 1 milyon TL’nin üzerinde idari para cezaları kesildi. Kurul olarak hayata geçirdiğimiz bu adımlar sermaye piyasalarımızın uzun vadeli görünümüne önemli katkılar sunacak. Ancak son dönemde özellikle ön plana çıkan güncel bir sorunumuz var. Maalesef son dönemde pay piyasasında çok sayıda yatırımcının hiçbir arka planı ve altyapısı olmadan sadece piyasa rüzgârına kapılarak yatırım yaptığını görüyoruz. Daha kötüsü bu yatırım tercihlerinin birbirini beslediği ve bazı pay fiyatlarının anormal seyirler izlediği görülüyor. Bu şekilde yapılan yatırımlarda rastlantısal kazanç ihtimali her zaman olabilir ancak kayıp çok daha fazla olabiliyor. Ayrıca, bu yatırım kararları sosyal medyada piyasa bozucu işlem yapan kişilerin tavsiyeleriyle alınıyorsa, küçük yatırımcının da bu suça ortak sayılabileceği ve çeşitli yaptırımlara maruz kalabileceğini vurgulamak istiyorum.

“PANDEMİYE BAĞLI OLUMSUZ HAVA ÇOK KISA SÜRDÜ”

Pandemi süreci gerek sermaye piyasalarını gerekse ekonomiyi nasıl etkiledi? Pandemi sürecinde hangi tedbirleri aldınız? Pandeminin ilk günlerinde küresel ölçekte yayılan belirsizlik sermaye piyasalarını da etkilemesine rağmen, olumsuz havanın çok kısa sürdüğüne ve alınan tedbirler sayesinde sermaye piyasalarımızda önemli gelişmelere şahit olduk. Bu kapsamda, açığa satış yasağı uygulanmış, günlük fiyat değişim limitleri ve devre kesici tetikleme oranları düşürüldü. Yatırım kuruluşlarının ve portföy yönetim şirketlerinin müşterilerinden uzaktan erişimle emir alabilmelerine olanak sağlandı. Kredili işlemlerde özkaynak koruma oranı esnetildi. Sermaye piyasası mevzuatına tabi işletmelerin finansal raporlarının bildirim süreleri uzatıldı. Bu süreçte tasarruf sahiplerinin sermaye piyasalarına yakın ilgi gösterdiği ve yatırım tercihlerinde sermaye piyasası araçlarının ağırlığının arttığı görülüyor. Ocak 2020’de 1 milyon 241 bin olan hisse senedi yatırımcı sayısı 643 bin kişi artarak Ekim 2020 itibariyle 1 milyon 884 bine ulaştı. Bu piyasada gerçekleştirilen ortalama günlük işlem hacmi ise 18,2 milyar TL’den 31,9 milyar TL’ye yükseldi. Aynı dönemde menkul kıymet yatırım fonlarının portföy büyüklüğü 111,5 milyar TL’den 133,7 milyar TL’ye yükselirken bu dönemde yapılan 6 adet halka arzın büyüklüğü 389 milyon TL oldu. Önümüzdeki haftalarda da yeni halka arzların olmasını bekliyoruz.

İSTANBUL’U KÜRESEL FİNANS MERKEZİ YAPMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ:

“Sermaye piyasalarımız için önümüzdeki dönemin en büyük düzenlemesi, hiç şüphesiz İstanbul Finans Merkezi projesi olacak. İstanbul’u önce bölgesel, ardından küresel ölçekte bir finans merkezi yapabilmek adına, sermaye piyasamızın arz ve talep yönlerini eş zamanlı bir şekilde güçlendirmek ve küresel piyasalara entegre etmek için çalışıyoruz.”

“EN BÜYÜK DÜZENLEME İSTANBUL FİNANS MERKEZİ PROJESİ OLACAK”

SPK olarak pandemi sonrasında hangi stratejileri uygulamayı planlıyorsunuz? SPK olarak kısa ve uzun vadedeki hedeflerinizi öğrenebilir miyiz? Küresel sistemle uyumlu bir biçimde çalışan sermaye piyasalarımız oldukça dinamik bir yapıya sahip. Bu yüzden Kurul olarak, bir yandan uluslararası gelişmeleri yakından takip ederken, diğer yandan sürekli olarak gözlemlediğimiz piyasa uygulamalarını geliştirmek için çalışıyoruz. Bu süreçte, gerek Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği, gerek sektörümüzün diğer paydaşlarını temsil eden kuruluşlarla da yakından temas halindeyiz. Bu doğrultuda, ilgili sektör temsilcilerinden belirli aralıklarla görüş alarak sektörümüzü şekillendiriyoruz. Piyasa aktörlerinden gelen fikirleri oldukça önemsiyor ve karar aşamalarında yararlanıyoruz. Önümüzdeki dönemde de sermaye piyasalarımızın etkinliğini, şeffaflığını ve güvenliğini daha yüksek seviyelere çekebilmek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu hedeflerimize ulaşabilmek için yeni düzenlemelerin hayata geçirilmesi, mevcut mevzuatın sadeleştirilmesi ve yatırımcı güvenini pekiştirecek önlemlerin alınması her zaman alternatiflerimiz arasında yer alacak. Sermaye piyasalarımız için önümüzdeki dönemin en büyük düzenlemesi, hiç şüphesiz İstanbul Finans Merkezi projesi olacak. İstanbul’u önce bölgesel, ardından küresel ölçekte bir finans merkezi yapabilmek adına, sermaye piyasamızın arz ve talep yönlerini eş zamanlı bir şekilde güçlendirmek ve küresel piyasalara entegre etmek için çalışıyoruz.

“TEMEL GÖREVİMİZ, SERMAYE PİYASASININ GÜVENİLİR BİR ŞEKİLDE İŞLEMESİNİ SAĞLAMAK”

Sermaye Piyasası Kurulu’nun (SPK) görev, yetki ve faaliyetlerinden kısaca bahseder misiniz? Sermaye Piyasası Kurulu olarak, temel görevimiz, her koşulda, sermaye piyasasının güvenilir bir şekilde işlemesini sağlamak, yatırımcıların hak ve menfaatlerini korumak. Kurulun faaliyet kapsamını üç ana başlıkta toplayabiliriz. Birincisi, şirketlerimizin kurumsal yönetim ilkelerine uygun bir şekilde yönetilmesi ve yatırımcıların yatırım kararlarını etkileyebilecek durumdaki bilgilerin tüm yatırımcılara eş anlı ulaştırılması. Bunun için bir yandan şirketlerin ilk halka arzından itibaren birçok kıstasa uyum sağlamaları için çalışırken bir yandan çeşitli vesilelerle yapılan denetim ve gözetim faaliyetleri sayesinde şirketlerimizin kurumsal ve finansal yapıları gözden geçiriliyor. Bu süreci kademeli olarak kullandığımız, uyarı, idari para cezaları, suç duyuruları, şirketlerin işlem sırasının durdurulması ve borsa kotundan çıkarılması gibi çok güçlü enstrümanlarla yönetiyoruz. İkincisi ise tasarruf sahiplerinin yatırım anlayışlarını güçlendirmek. Bazı finansal araç ve işlemlere yönelik yatırımcı bazında kısıtlamalar getirerek ve tasarruf sahiplerine yönelik devamlı uyarı ve bilgilendirmeler yaparak yatırım kararlarını sağlıklı bir şekilde almalarına katkı sunuyoruz. Borsa İstanbul ve Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği ile birlikte önümüzdeki dönemde yatırımcıların finansal okuryazarlığının artırılmasına yönelik eğitimlerin sıklaştırılması ve birçok kanal vasıtasıyla nitelikli bilgiye ulaşabilmeleri konusunda çalışmalar yürütüyoruz. Ayrıca Yatırım Hizmetleri Tebliğ’inde yapmayı düşündüğümüz bazı değişikliklerle yatırımcıların daha az maliyetle daha etkin yatırım danışmanlığı hizmeti alabilmeleri için çalışıyoruz. Üçüncü aşamada ise Kurulumuzca gerçekleştirilen gözetim faaliyetleri çerçevesinde; piyasa fiyatının sağlıklı oluşmasına engel olan piyasa bozucu eylemler, bilgi suistimali ve piyasa dolandırıcılığı gibi işlemlere, işlemlerin tamamlanmasını dahi beklemeden makul şüphe oluşması durumda müdahale ediyoruz. İlk aşamada piyasayı bozmaya çalışan kişilerine işlem yasağı koyarak piyasadan uzaklaştırıyoruz. İkinci aşamada ise idari para cezası ve suç duyuruları ile ceza almalarına yönelik işlemler yapıyoruz.

“YATIRIM KARARLARI HESAP KİTAP YAPILARAK ALINMALI”

Özellikle vurgulamak istediğiniz mesajınız var mı? Herkesin imkânı nispetinde tasarruf etmesinin kendi gelecekleri ve Türkiye’nin geleceği için oldukça önemli olduğunu vurgulamak isterim. Bu kadar kıymetli olan tasarruflara gözümüz gibi bakmamız ve değerlendirmemiz gerekiyor. Tasarruf sahiplerine hisse senedi yatırım kararlarını, yeni bir işe girme ciddiyetinde, bir şirkete ortak olma sorumluluğunu hissederek ve hesap kitap yaparak vermelerini tavsiye ediyorum. Özellikle yatırım yapmadan önce şirketlerin sektördeki konumu, yönetim yapısı, finansal tabloları ve son dönemde öne çıkan faaliyetleri dikkatle incelenmeli.