Turizmde yaşanan istihdam sorununu gündemiyle toplanan Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu, pandemi süreciyle birlikte turizmden kaçışın hızlandığı, tersine göç sürecinin başladığı konusunda uyardı. Toplantıda, Antalya’da 1 buçuk yıldır işsiz kalan turizm emekçilerinin seracılık, kuryelik, emlakçılık, sigortacılık, çağrı merkezleri gibi alanlara yönelerek ayakta kalmaya çalıştığı ve çoğunun turizmi hayatlarından çıkardığı vurgulandı.

Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu, ekim ayı toplantısında turizmde yaşanan istihdam sorununu ele aldı. Turizm Çalışma Grubu Başkanı Recep Yavuz moderatörlüğünde gerçekleştirilen toplantıya Turizm Çalışma Grubu’nun üyesi olan AKTOB, ATİB, SAYD, ARO, TÜRSAB gibi STK yönetici ve temsilcileri, turizm profesyonelleri, otel ve seyahat acentesi temsilcileri katıldı. Özellikle pandemi sürecinden sonra daha çok su yüzüne çıkan turizmde istihdam konusu, turizm sektörünün temsilcileriyle görüşüldü. Öncelikle sorunun varlığı ve nedenleri üzerine yaşanan tecrübeler konusu masaya yatırıldı. Yaşanan ülkesel ve global krizlerin oluşturduğu belirsizlik ve bunun gelecekte de sektörü tehdit edebilecek bir potansiyel olması dolayısıyla çalışanların sektöre güvenini sağlayacak uzun vadeli projeksiyonların hayata geçirilmesi konusunda mutabık kalındı.

“Sektörden kaçış pandemi süreciyle hızlandı”

Toplantıda Türkiye’nin son yıllardaki turistik başarısına rağmen, çalışanların koşullarının aynı hızla revize edilmemesi ve dikkate alınmaması çalışanların sektörden uzaklaşmasına yol açarken, önceleri prestijli olan turizm mesleği son yıllarda son çare olarak görülmeye başladığı kaydedildi. Çalışanların günümüz koşullarına göre çok geride kalan özlük hakları, çalışma saatleri, kariyere dair bir öngörü yapılamaması, sezonluk iş imkânı sunması ve sıklıkla yaşanan krizlerle artan belirsizlik ortamı çalışanların turizmden uzaklaşmalarının en belirgin sebepleri olarak ortaya çıktığı vurgulandı. Türk turizminin bugünlere gelmesindeki en büyük payın fedakarca çalışan turizm personelinin olduğu gerçeğiyle, turizmin gelişmesine paralel olarak, çalışanların mutluluklarının artması gerekirken, her geçen yıl artan belirsizlikler ve bir türlü normal hayat standartlarına getirilmeyen çalışma şartlarının üstüne gelen pandemi süreci ile birlikte turizmden kaçış hızlanmış ve tersine göç süreci başladığı ifade edildi.

“Çalışanlar turizmi hayatlarından çıkardılar”

Toplantıda özellikle Antalya bölgesinde 1 buçuk yıldır işsiz kalan turizm emekçilerinin seracılık, kuryelik, emlakçılık, sigortacılık, çağrı merkezleri gibi alanlara yönelerek, ayakta kalmaya çalışmış ve büyük bir kısmı turizmi hayatlarından çıkardığı belirtildi. Turizm çalışanı için en büyük potansiyel olan turizm fakültelerinden ve yüksekokullardan mezun olan öğrencilerin birçoğunun turizm dışı alanlara yönelmeyi tercih ettiğine işaret edilirken, bu okullara ilginin de giderek arttığı ve Türk turizmine büyük değerler kazandıran Balıkesir Üniversitesi Turizm Fakültesinin neredeyse yeni öğrenci bulamama noktasına geldiği kaydedildi. Turizm geçmişinin 40 yıla yaklaştığı bugünlerde turizm sektörü yöneticileri ve işverenlerin bu konuya dair bir özeleştiri yapmaları ve dünya 6’ncılığına kadar yükselen Türk turizminin çalışanların koşulları bakımından da dünya standartlarına getirilmesi gerektiği vurgulandı.

“Çözüm önerileri”

Antalya Kent Konseyi Turizm Çalışma Grubu üyesi sektör temsilcilerinin, sorunların çözümüne dair önerileri ise raporda şu şekilde sıralandı:

“Turizm çalışanlarının şartları ve özlük hakları ivedilikle revize edilmeli, turizm sektörünün şartları diğer sektörlerin altında kalmamalı. Turizm sezonunun 12 ay olmasa bile ilkbahar ve sonbaharın bir kısmını kapsayacak şekilde 9-10 aya çekilmesi için somut adımlar atılmalı. Eskiden turizm imrenilecek nadide bir sektördü, artık bu imaj yok. Bir an önce turizme hak ettiği saygınlığı kazandırmak için bilgilendirici projeler hayata geçirilmeli."

“Turizm çalışanı sezonluk pamuk işçisi gibi görülmemeli”

Temsilciler raporda, "Turizm çalışanları için kaynak-fon oluşturulmalı. Sezonun 12 aya uzaması neredeyse imkansız. Dünyada da bunun bir örneği yok. Mass turizmin en büyük handikabı sadece 7-8 ay iş imkanı oluşturması. Bu mağduriyet turizmden kaçışın en önemli nedeni. Bunun handikabını gidermek için çalışanlara 12 ay ücret garantisi verilmeli ve bunun için kaynak, sezonun durgun dönemlerinde işletmeler ve devlet tarafından karşılanmalı. İşveren ve çalışan arasında karşılıklı olarak aidiyet duygusu oluşturulmalı. Turizm çalışanı sezonluk pamuk işçisi gibi görülmemeli. Turizm fakülteleri ve meslek yüksekokulları ile sektörün işbirliği güçlendirilmeli ve ortak çalışmalar başlatılmalı” ifadelerine yer verdi.