HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, “Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş, Avrupa Birliği için bir turnusol kağıdı olmuştur. Ukrayna’dan savaş nedeniyle trenlerle ayrılmak isteyen insanlar, sırf derilerinin rengi siyah olduğu için Ukrayna’da kalmaları yönünde ayrımcılığa maruz kalmışlardır” dedi.

HAK-İŞ Genel Başkanı Mahmut Arslan, 9 Mayıs Avrupa Birliği Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, “Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş, Avrupa Birliği için bir turnusol kağıdı olmuştur. Ukrayna’dan savaş nedeniyle trenlerle ayrılmak isteyen insanlar, sırf derilerinin rengi siyah olduğu için Ukrayna’da kalmaları yönünde ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Bu ayrımcılık insanlığın yüz karası niteliğinde bir tutumdur. Batı’nın göçmenler konusunda yürüttüğü ayrımcı tavrı kabul edilemez buluyoruz. Her gün üzerlerine bomba ve kurşunlar yağan, haksız yere zindanlara atılan, savaşlar nedeniyle vatanını terk etmek zorunda kalan mazlum ve mağdurların da barıştan yana olduğunun unutulmamasını diliyoruz” ifadelerini kullandı.

“Avrupa Birliği projesi bugün birçok açıdan eksik kalmaktadır”

Avrupa’nın geleceğinin endişe verici olduğunu belirten Arslan, “Bugün, Avrupa Birliği’nin tohumlarını atan Schuman Deklarasyonu’nun kabul edilmesinin 72. yıldönümü. Avrupa’da barışçıl ilişkilerin kalıcı şekilde kurulması gerektiğini anlatan bu bildirinin açıklanmasının üzerinden Avrupa Birliği önemli ölçüde yol kat etmiştir. Ekonomik

işbirliği amacıyla başlayan ve zaman içerisinde her alanda kapsamı genişleyen Avrupa Birliği, günümüzde dünyada çok çeşitli alanlarda önemli işlere imza atan bir kuruluş haline gelmiştir. Ancak Avrupa Birliği projesi bugün birçok açıdan eksik kalmaktadır. AB’nin 72. yılında İslamofobi, yabancı düşmanlığı, ırkçı yaklaşımların her geçen gün artış göstermesi ve göçmen karşıtlığının yükselişte olması, aşırı sağ partilerin bu konuları siyaset malzemesi yapması Avrupa’nın geleceği için endişe vericidir” diye konuştu.

“Avrupa’da insan hakları büyük anlamda zarar görmüştür”

Son yıllarda Avrupa’da yaşanan ayrımcı davranışlara değinen Arslan, “Avrupa’da insan hakları büyük anlamda zarar görmüştür. Fransa’da yakın zamanda gerçekleşen genel seçimlerde göçmen karşıtlığı ve ırkçı siyasi söylemleri ile tanınan Marine Le Pen’in yüzde 41 gibi yüksek bir oy alması, genel olarak Avrupa’daki durumu resmetmektedir. Avrupa değerleri büyük anlamda zarar görmektedir. Avrupa Konseyi’nin Haziran 2020’de yayımladığı İnternetteki Yasa Dışı Nefret Söylemleriyle Mücadele başlıklı rapora baktığımızda 2020’de Avrupa internet ortamındaki nefret söylemlerinin yüzde 9.4’ünün İslam karşıtı unsurlar içerdiği görülmektedir. Avrupa Birliği Temel Haklar Ajansı’nın Haziran 2020’de yayımladığı ankette, Avrupa Birliği vatandaşlarının yüzde 22’sinin Müslümanlara komşuluk etmekten rahatsız olduğu, yüzde 21’inin ise başörtülü bir Müslüman kadını işe almak istemediği sonucu çıkmıştır. Avrupa’da son dönemlerde artan Müslüman karşıtlığı ve diğer ırkçı nefret suçları endişe verici oranda artmaktadır. Avrupa’nın bu sorunlarla yüzleşmesi ve çözüm bulması gerekmektedir” dedi.

“Bu ayrımcılık insanlığın yüz karası niteliğinde bir tutumdur”

Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşa da değinen Arslan, “Rusya ve Ukrayna arasında yaşanan savaş, Avrupa Birliği için bir turnusol kağıdı olmuştur. Ukrayna’dan savaş nedeniyle trenlerle ayrılmak isteyen insanlar, sırf derilerinin rengi siyah olduğu için Ukrayna’da kalmaları yönünde ayrımcılığa maruz kalmışlardır. Bu ayrımcılık insanlığın yüz karası niteliğinde bir tutumdur. Sadece tenlerinin rengiyle ve inançlarıyla insanları ayıran bu zihniyeti kınıyoruz. Suriyelilerin denizlerde boğulmasına ses çıkarmayanlar, binlerce mültecinin katledilmesine seyirci kalanlar, Filistin’de, Arakan’da, dünyanın dört bir yanında yaşanan insanlık dramına ses çıkarmayanlar, Ukraynalılar beyaz tenli ve sarı saçlı oldukları için birden insan hakları havarisi kesildiler. Batı, bu çifte standart anlayışı ile daha iyi bir dünya için demokrasi, adalet, özgürlük, barış, insan hakları, çeşitlilik ve sürdürülebilir sosyal kalkınmayı hedefleyen birlik hedefinden uzaklaştığını göstermektedir” dedi.

“Batı’nın göçmenler konusunda yürüttüğü ayrımcı tavrı kabul edilemez buluyoruz”

Türkiye’nin AB’ye uyum süreci kapsamında üzerine düşenleri yerine getirdiğini söyleyen Arslan, “Türkiye, Avrupa Birliği üyeliğine 1999 yılından beri aday bir ülke fakat ne yazık ki terör örgütlerine karşı sürdürdüğü zorlu mücadelede destek bulmamış, birçok konuda samimiyetten uzak yaklaşımlarla karşı karşıya kalmıştır. Türkiye, AB’ye uyum süreci çerçevesinde üzerine düşenleri yerine getirmiş ve AB’ye tam üye olmak için gereken adımları atmıştır. Gücü, potansiyeli, jeopolitik konumu, genç ve dinamik nüfusu ile Avrupa’nın en önemli ülkelerinden biri olan Türkiye’nin AB’ye katacağı değerlerin kapsamlı olarak ele almasını ve Türkiye’nin üyelik sürecinin hızlandırmasını bekliyoruz. Dar görüşlü ulusal yaklaşımların ötesine geçen, AB’nin küresel sorumluluklarını yansıtan ve çeşitlilikte birlik yaklaşımına uygun olarak akılcı bir politikanın uygulanmasını umut ediyoruz. Avrupa Birliği’nin Türkiye’nin tam üye olarak yer almasıyla daha bütüncül olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği Günü’nü kutlayan Arslan, “Tüm dünyaya birlik, beraberlik, dayanışma ve barış getirmeyi amaçlayan Avrupa Birliği Günü’nü kutluyor, her gün üzerlerine bomba ve kurşunlar yağan, haksız yere zindanlara atılan, savaşlar nedeniyle vatanını terk etmek zorunda kalan mazlum ve mağdurların da barıştan yana olduğunun unutulmamasını diliyoruz” ifadelerine yer verdi.