Özellikle aile şirketlerinde şirketin kurucusu veya 2. Jenerasyon yönetici, şirketi 3. kuşağa yani çocuklarına bırakmak istiyor haklı olarak. Aile şirketlerinin, KOBİ’lerin yaşaması, uzun ömürlü olması ve ülke ekonomisi için önemli bir durum.
Genellikle aile şirketleri konuya aile içi bir mesele olarak baksalar da geniş bir açıdan baktığınızda ülke ve dünya için önemli bir durum olduğu kaçınılmaz. 3. kuşak açısından baktığınızda ise hepsi çok istekli değil. Burada birkaç bakış açısı devreye giriyor.
1-Aile şirketinde çalışmaya istekli 3. Kuşak ( Küçüklüğünden bu yana işin içinde olmuş, uygun okulları bitirmiş, çalışkan, istekli, şirketi yukarı taşıyacak gençler, personeli anlayabilecek, ayakları yere basan.) Aile şirketlerinde yöneticilerin hayali. Ülke ekonomisine üretim olarak katkı vaat ediyor.
2-Aile şirketinde çalışmaya istekli değil, kendine göre hayalleri var ama alıştığı hayatı ve konforu aile işi dışında başka türlü devam ettirmesi mümkün değil. (İş hayatının kolay olmadığını, başka bir yerde ücretli çalışarak istediği konfora ulaşamayacağını biliyor. Yeni iş kursa henüz tecrübe yok, sermaye yok. Hayatı yaşayarak, işi öğrenecek bu gençler. Üstelik acemilik ve hataları da hoş görülecek.) Ülke ekonomisine katkısı olur, işi mevcut şartlardan biraz yukarı çeker, o arada başka sektörde de iş kurabilir.
3- Aslında ne aile şirketinde ne de başka bir yerde çalışmak istemiyor ama bütün konforu devam etsin, birileri onun rahatı için para kazansın istiyor. (Çalışmayı sevmeyen ama para harcamaya bayılan zeki ama aklını kullanmak istemeyen, biraz embesil genç grubu) Ülke ekonomisine üretim anlamında katkıları yok. Her aile şirketinde genellikle bir tane bulunur.
4-Aile şirketinde asla çalışmayı düşünmüyor. Kendi işini kurmak veya özgür olmak istiyor. Maceracı, ülke ekonomisine katkısı olur, en azından çalışmak ve başarmak istiyor.
Bu arada 3. Kuşak diplomalı, yabancı dil biliyor, farklı ülkeleri genç yaşında görüyor, dışarıdan baktığınızda her şeyi bilen, kendine güvenli görüntüler var. İşte tam burada ikiye ayrılıyorlar.
1-Aile büyüğü yöneticinin tecrübelerini önemseyen, aynı hataları yapmamaya çalışan, herkesi dinleyen işletme ve ülkeye sorumluluklarının farkında olan, atacakları adımları hesaplayan, boşa para harcamayan duyarlı ve saygılı gençler.
2-Diploma sahibi olmak, bir dili iyi konuşmakla başarılı olunacağını sanan, genç yaşta zorluk yaşamamaktan ve her şeyin önüne hazır gelmesinden dolayı şımarmış gençler. Aile işletmesinde kolayca mevcut sermaye ile maceraya atılan 100 liraya yapılacak işi 500 liraya yaptıran, gerçekleri göremeyen, gerçekler söylendiğinde ukalalaşan, başkalarını küçümseyen, kibirli, şımarık gençler.
İkinci grup prens ve prensesleri tehlikeli buluyorum. Hem kendi işletmeleri için hem de çevreleri ve ülke ekonomisi için. Dünyayı ben yarattım, her şeyi bilirim, param var ( Baba parası) diplomam var ( diplomayı iyi eğitim sanıyorlar) hayatta zorluk çekmemiş ve işin başına geçecek. Paranın nasıl zor kazanıldığını bilmeyen, insanı anlamayan, değişik yaşamlar görmemiş, hayatı hep kendi çevresi gibi zanneden prens ve prenseslerden işletmelerine de, ülkelerine de, insanlığa da fayda getirebileceklerini düşünmek hayalcilik olacak.
Aile şirketlerinin geleceğinde önemli rol oynayan/ oynayacak 3. Kuşak prens ve prensesler işletmeleri, bölgeleri, çalışanları ve ülke ile birlikte geniş bir daireyi de olumu veya olumsuz etkiliyor olacaklar. Dileriz aile şirketlerinde yukarıdaki sıralamalarda 1. Sıradaki gençler çoğalsın. Bu gençler ülke için önemlerinin farkına varsın.
Sözün özü, KOBİ’ler için 3. Kuşak prens ve prensesler önemli. Elbette çocukluktan itibaren yetişme tarzları da. Sizin veliaht prens ve prensesleriniz hangi kategoriden?