Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz konusunda münhasır haklara sahip olan KKTC, bir oldu bitmeye getirlmek suretiyle, kazanılmış hakları, gasp edilmeye çalışılıyor. Türkiye elbette buna müsaade etmeyecektir.

GKRY'nin tek taraflı olarak Amerikan, İngiliz, Fransız ve İtalyan enerji şirketlerine doğal gaz arama ve petrol çıkarma yetkisi vermesinin uluslararası hukuka aykırıdır. Zira Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluş antlaşmalarına göre, Kıbrıs Türk tarafının onayı olmadan GKRY'nin uluslararası enerji firmaları ile anlaşma imzalama yetkisi yoktur.

Kıbrıs Cumhuriyeti olarak tanınan devlet, 1960 yılında Londra ve Zürih anlaşmaları ile kurulmuştur ve anayasası da çok açık ve nettir. Anayasaya göre, Kıbrıs Cumhurbaşkanı Rum olacaktır. Cumhurbaşkanı muadili (özellikle uluslararası anlaşmalar konusunda) veto yetkisine sahip Türk olacaktır. Dolayısıyla Kıbrıs Rum tarafı hiçbir şekilde tek taraflı bir anlaşma yapamaz. Amerika, İsrail, Fransa veya İtalya enerji firmalarına verdiği ruhsatlar bu bağlamda uluslararası hukuka aykırıdır, hiçbir geçerliliği yoktur.

Aynı şekilde, GKRY'nin enerji firmaları ile yaptığı anlaşmalar gibi Fatih ve Yavuz sondaj gemileri ile ilgili aldığı tutuklama kararının da uluslararası hukuka aykırıdır. Şöyleki: KKTC uluslararası olarak tanınmasa bile Avrupa Birliği tarafından AB toprağı olarak tanınıyor ve AB hukuku askıya alınmış durumda. KKTC'nin kendi iç hukukunu tanıyor AB. Yani AB, 'KKTC, AB toprağıdır, orada yaşayan vatandaşlar da AB vatandaşıdır ancak AB hukukunu uygulamıyorum, yani askıdadır' diyor.

Dolayısıyla, KKTC'nin kendi iç hukuku uygulanıyor. Bu nedenle bütün Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yani Kıbrıs Adası’nın tamamının etrafındaki karasuyu, kıta sahanlığı ve münhasır ekonomik bölgeleri üzerinde Güney Kıbrıs Rum Yönetiminin hak iddia etmesi de aynı şekilde uluslararası hukukun dışındadır.

Adına ister Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti deyin, ister Kıbrıs Türk Federe Devleti veya Kıbrıs Türk Toplumu deyin fark etmez. KKTC, uluslararası tanınmasa bile, Kıbrıs Türk Toplumu olarak tanınıyor. Ne olarak tanınırsa tanınsın, 1960 anayasasına göre Türkiye ve Yunanistan'ın müşterek üye olmadığı hiçbir uluslararası örgüte, Kıbrıs Cumhuriyeti üye olamaz. Buna rağmen GKRY hukuksuz bir şekilde AB'ye üye oldu. En büyük hukuksuzluk burada yaşandı zaten. Dolayısıyla 1960 anayasasına göre imza atılan tüm uluslararası anlaşmalar hukuken geçersizdir.

Yazının devamı Ekovitrin Ağustos sayısında! Okumak için tıklayınız.