Bu yıl küresel ekonomide daha iyi beklentiler konuşulurken Türkiye, aklıselim politikalarla olumlu gelişmelerden payını alabilir. 16 Nisan sonrası belirsizliğin kalkmasıyla pozitif hava artabilir.

Amerikan Merkez Bankası’nın (FED) faiz artırım kararı ve piyasaların bu karara verdiği tepki Mart ayında öne çıktı. Üç ay ara ile banka iki faiz artırımı yaptı, buna rağmen gelişen ülke piyasaları ve para birimleri değer kazandı. Buradan çıkardığımız sonuç geçtiğimiz yıllara kıyasla küresel ekonominin daha iyi durumda ve gelişmeleri daha makul karşılayacak güce sahip olduğudur. Şimdi küresel piyasaların sonraki adımı fiyatlamak adına zaman kazandığını düşünüyoruz. Özellikle FED’in Mayıs ve Haziran’ı pas geçerek 2017 yılının ikinci faiz artırımı için Eylül ayını beklemesi bizim için mükemmel senaryo olur. Türkiye ekonomisi 2016 senesinin ikinci yarısında çok fazla negatif gelişme ile uğraşmak zorunda kaldı. O nedenle bu sene çevresel faktörler mükemmel olsa da hep arka planda bizi tökezletecek bir gelişme olacakmış duygusu içerindeyiz. Sanırım en kötüsü “gelecek endişesi…” Ülke olarak bir an önce bu durumdan kurtulmak zorundayız. Nisan ayı için yine Amerika verileri ilk planda olacak ancak bu kez Avrupa ve İngiltere tarafındaki gelişmeler döviz piyasası tarafından fiyatlanabilecek. Amerikan Doları’nın altı para birimi karşısında değerini gösteren Dolar (DXY) Endeksi’nde aşırı bir geri çekilme beklemiyoruz. Ancak doların yeni rekorlar kırmakta zorlanması piyasaların iyimser olması için yeterli olacak. Gelişmeleri, gelişen ülke piyasaları için irdelerken bir konuyu öne çıkarmak istiyoruz. Emtia piyasası ve gelişen ülke para birimleri endeksi ilişkisi, genelde bu iki endeks pozitif korelasyon içerisinde. 2016 Şubat ayında emtialarda rekor düşük seviyelerden toparlanma ardından gelişen ülke piyasalarına para akışını hatırlarsınız. 8 Kasım seçimlerinden sonra güçlenen dolara karşı emtia piyasasında yükseliş gelişen ülke para birimlerini korudu. FED’in Aralık ayı faiz artırımı öncesinde fiyatlanmıştı ve geride kalması ile gelişen ülkeler daha cazip hale geldi. Mart ayına kadar bu durum devam etti sonrasında emtia piyasasında satışlar gözlenirken gelişen ülke para birimleri yükseliş eğilimini korudu. Burada bir terslik var ve bir süre sonra bu iki endeks arasındaki spread daralabilir. Bir başka deyişle ya gelişen ülke para birimleri rekor yüksek seviyelerden geri çekilecek, ya da emtia piyasası yaşanan kısa düzeltme ardından yönünü yukarı çevirecek. Hangisi daha olası diye sormayın henüz bir tahmin yapmak için çok erken? Biz kendi açımızdan bir değerlendirme yapmayı uygun buluyoruz. Son bir yılda yirmi dört gelişen ülke para birimi Amerikan Doları karşısında ne yaptı diye baktığımızda sıralamada sonuncu sıradayız. İşte bu nedenle en azından sonbahar aylarına kadar yukarıya tırmanma yönünde umudumuz var. Biz emtia üreticisi ülke konumunda değiliz ithal ediyoruz ve fiyatlarda düşüş işimize yarıyor. Gelişen ülke para birimleri endeksi emtia paraları liderliğindeki yükselişine ara verecekse bu bizi fazla ilgilendirmiyor. Bir süreliğine sürüden ayrılabiliriz. 2016 senesi boyunca diğer gelişen ülke para birimlerinden fazla değer kaybettiğimizi düşününce bugünlerde pozitif fiyatlama lüksümüz olduğunu düşünüyoruz. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) sıkı para politikası tarafında ki duruşunu koruması da bu tarz beklenti içerisine girmemizi destekliyor. Sonuç olarak, 2017 senesi küresel ekonomi için daha iyi koşullar vaat ederken aklıselim politikalar ile Türkiye’nin de bu durumdan payını almaması için sebep göremiyoruz. Önümüzde daha iyi bir ekonomik tablo var özellikle 16 Nisan sonrası içeride bir belirsizliğin daha geride kalması ile artan tüketici güveni büyümeye pozitif yansıyabilir.