Kurda yukarı yönlü hareket, özellikle de ani yükselişler yatırımcıları heyecanla alımlara yöneltmesin. Çünkü yukarı yönlü harekete karşılık alınacak her pozisyonda karşı tarafta piyasanın içinde son dönemde kendini gösteren Hükümet & TCMB & Hazine ve Maliye Bakanlığı olduğunu unutmamak gerek. 

Türk varlıkları 2018 yılının ilk yarısında çok yoruldu. Türkiye’ye yönelik risk algısı, enflasyon rakamlarındaki ciddi artış, cari açıkta bozulma sinyallerinin gelmeye başlaması, 24 Haziran tarihinde yapılan seçim derken konu başlığımız oldukça fazla. Bu gelişmelerin yanında dış piyasada ABD Başkanı D. Trump’ın sivri diline rağmen ABD Doları Fed’den aldığı destekle ve zaman zaman Trump’ın sakin kalmasını fırsat bilerek güçlenme eğilimine girdi. Bu durum, gelişmekte olan ülke piyasalarını rahatsız ettiği gibi hassas yapıda olan TL üzerinde de olumsuz etkilerini hissettik.

ABD’Lİ RAHİP A. BRUNSON KRİZİ AĞUSTOS AYINA DAMGASINI VURDU
Brunson nedeniyle ABD ve Türkiye arasındaki ilişkinin bozulmaya başlaması, kırılgan olan TL’nin de ciddi anlamda negatif ayrışmasını tetikledi. Brunson davası 12 Ekim’e ertelendi, dolayısıyla her iki ülke arasındaki dava krizini bir süre daha takip ediyor olacağız. Türkiye’ye yönelik risk algısı yükselince, Türkiye’nin 5 yıllık CDS rakamı 2008 yılından bu yana en yüksek seviye olan 561 puana kadar tırmandı. Ağustos ayının ilk 10 günlük dilimi TL varlıklar için çok zorluydu. Ancak sonrasında piyasada, “Hazine ve Maliye, TCMB, BDDK”nın aktif rol oynaması bu agresifliğin önüne geçmeyi başardı. Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, kurlardaki bu oynaklık için gerekli tedbirleri aldıklarını belirtirken, BDDK swap işlemleriyle ilgili yeni hamleler ile piyasaların karşısına çıkarken, TCMB de döviz yönetimine yönelik yapmış olduğu duyurusuyla piyasadaki likiditeyi ayarladı. BDDK’nın 15 Ağustos sabahı almış olduğu son hamlesinde, kurlardaki agresifliğin daha da önüne geçmiş oldu. Genel olarak değerlendirildiğinde, BDDK’nın almış olduğu hamleler ve TCMB’nin 1 haftalık repo ihalesini açmamasıyla bir nevi örtülü faiz artırımı yapılmış oldu. Türk Varlıklarındaki sert hareketler nedeniyle üretici fiyatları üzerinde baskı göz önüne alınarak, Sanayi ve Maliye Bakanlığı’ndan tedbirler gelmeye devam ediyor. Son olarak, Sanayi Bakanlığı da 16 maddelik destek ve önlem paketi açıklayarak, sanayi sektörü ve küçük KOBİ’leri desteklemeye hızla devam ettiklerini göstermiş oldular.

Sayın Berat Albayrak, ağustos ayında yabancı yatırımcılarla bir telekonferans gerçekleştirdi. Bu konferansın, yabancının Türkiye’ye yönelik endişelerini azaltmak, yabancıya güven duygusunu aşılamak ve yabancıyı Türkiye’ye çekmek için yapıldığını söyleyebiliriz. Normalde, katılım için kontenjan 750-1000 aralığında olurken, gerçekleşen katılımcı sayısı 4000 olarak görüldü. Çoğunlukla yabancının katıldığı bu konferansta, Sayın Albayrak, piyasadaki hareketlerin spekülatif ve sağlıklı olmadığını, gerekli önlemleri aldıklarını belirterek, bu sürecin en kısa sürede en az zararla geçeceğini vurguladı. Sayın Albayrak’ın yurtdışı temasları sürerken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Katar Emiri Al Sani ile bir araya gelerek, Katar’ın Türkiye’ye 15 milyar dolarlık yatırım yapacağını duyurdular. Açıkçası, dış ülkelerden Türkiye’ye gelen bu haberlerin iç piyasayı yumuşattığını söyleyebilirim. Katar dışında, Çin, Fransa, Almanya ve İtalya’dan da Türkiye’ye destek gelmesi, ABD dışında diğer dış ülkelerle sağlam ilişkiler kurulduğunu ve bunun fiyatlamalar üzerinde olumlu bir yansımasının oluştuğunu da belirtebilirim.

Eylül ayında yeni “Orta Vadeli Program” bekleniyor. Berat Albayrak’ın, enflasyonu düşürmenin öncelik olduğu yeni OVP’de Türkiye’ye oldukça destek verici maddelerin olacağını ve bunun için hızlı bir şekilde çalıştıklarını belirtmesi, piyasaları heyecanlandırdığı gibi aynı zamanda ümitlendiriyor. Ağustos ayındaki fiyatlamaların spekülatif olduğunu düşünüyorum. Belki Türkiye’ye yönelik risk algısında bir bozulma görülse bile Dolar, Euro ve Sterlin kurlarında rekor seviyelerin oluşması yatırımcılar dışında vatandaşlarında endişe duymasını tetiklemiş durumda. Ancak, hükümet ve TCMB’nin dışında bankalar, sanayiciler ve üst düzey yöneticilerin de bu dönemde ellerinden geleni yapacaklarını piyasalara yansıtması aslında yavaş yavaş agresifliğin önüne geçmiş durumda. ABD bir dönem Çin ile ticaret savaşına neden olurken, İran’a da yaptırım uygulayacağını belirterek, piyasalarda endişe havasını tetiklemiş oldu. Dolayısıyla, ABD’nin bir süre Türkiye ile arasındaki ilişkinin normal gitmemesini bekleyebiliriz. Bu durumda iç piyasada çok sağlıklı bir fiyat hareketi oluşturmayabilir.

PEKİ, YATIRIMCILAR NE YAPMALI?

Ekonomik dengede yaşanan bozulmalar ve son olarak siyasi cephede takip ettiğimiz hem iç hem dış kaynaklı hususlar doğrudan para birimi üzerinde etkili oldu. Bunun kurun birikimli maliyetleri gelecek günlerde yansıması da muhtemel. Fakat yatırımcıların bu ortamda panik rüzgârına kapılmaması ve doğru stratejiler üzerinde kurulu adımlar atması gelecek dönem için daha uygun sonuçlar doğuracak. Düşüşlerin; gelecek günlerde atılan adımlar, söylemler ve siyasi cephedeki gelişmelerin etkisi ile öncelikle hangi noktaya gerilebileceğini izlemek gerekecek. Bu nedenle yatırımcılara öncelikle şu uyarıyı yapmayı uygun buluyorum. Kurda yukarı yönlü hareket, özellikle de ani yükselişler yatırımcıları heyecanla alımlara yöneltmesin. Çünkü yukarı yönlü harekete karşılık alınacak her pozisyonda karşı tarafta piyasanın içinde son dönemde kendini gösteren Hükümet & TCMB & Hazine ve Maliye Bakanlığı olduğunu unutmamak gerek. Sözlü yönlendirmeler bu dönemlerde önemli olacak. Aşağıda ise bir seviye vermek pek uygun olmamakla birlikte 5.56 - 5.58 bölgesi altındaki düşüşlerin geri çekilmelerin hız kazanabilmesi adına önemli olduğunu belirtebilirim.