Son günlerde sınırımızın güneyindeki karışıklıklar pek fazla dikkate alınmamalıdır. Zira büyük devletlerin her zaman bu tip olaylarla karşılaştığı malumumuzdur. Burada dikkat edilmesi gereken Batılı ülkelere dizginleri tamamen vermemektir. Bu bağlamda Batılı medya kuruluşlarının Türkiye’yi yönlendirmeye çalışmaları doğaldır. Zira gelişmiş ülkeler kendi çıkarı söz konusu olduğunda bütün kurumları tarafından desteklenir. Yaklaşık üç yıl önce Batılı ülkeler demokrasi getireceğiz diye Türkiye'yi de yanlarına alarak Suriye’de operasyon yapmaya çalıştılar. Sonra orta yolda U-dönüşü yaparak Türkiye’yi yalnız bıraktılar. Bunun anlamı Türkiye’nin gerek ekonomik gerek askeri olarak zor duruma sokulmasıdır. Batılı medyanın güneyinizde bu kadar hareketliliğe niçin kara kuvvetlerinizle müdahale etmiyorsunuz baskılarına ancak yirminci yüzyıl Türkiye'si kulak verirdi. Bugünkü idare tıpkı gelişmiş Batılı ülkeler gibi davranarak olayları sükunetle izlemektedir.

TÜRKİYE TERÖRİZMDE BATI’NIN İZLEDİĞİ YOLU TAKİP ETMELİ
Batı, terörizmde iki yol kullanmaktadır. Terör kendi ülkesinde olduğu zaman hemen demokrasiyi askıya alır ve despotizmi uygular. Kendi ülkesi dışında oluyorsa ve kendine tehdit oluşturmuyorsa bunu kendi yararına kullanır. Veya bazı ülkeleri kontrol etmek için terörist guruplar yaratır ve buna çeşitli adlar vererek kendi çıkarlarına hizmet ettirir. Bugün Türkiye'nin güneyinde olan olayların temelinde Batı’nın Türkiye'yi aldatması yatmaktadır. Zira Batı ben Suriye'de demokrasi getireceğim deyip Türkiye’yi yanına alıp bundan vazgeçmiştir. Bunun sonucu Türkiye'yi bütün sorunlarla baş başa bırakarak çekip gitmesi ve sonrada sözde destek vereceğini beyan etmesidir. Türkiye bu sözlerin yerine gelmediğini son otuz yılda çok defalar görmüştür. Son otuz yılda bati PKK terör örgütünü kullanarak Türkiye'nin geri kalmasını sağlamıştır. Bugün kendisine tehdit olarak gördüğü bazı kendi teröristlerini Türkiye'nin saf dışı bırakmasını istemektedir. Tıpkı Türkiye'nin son otuz yılda Batı’dan PKK’ya defalarca desteğini kesmesi talebinde bulunduğu gibi. Bugün bile Batı bir parmak işaretiyle şehirlerimizde kendi isteklerinin yerine gelmesi için karışıklık çıkarmaktadır. PKK ve uzantıları Türkiye'nin terör örgütü olurken Batı’nın terör örgütleri IŞİD ve uzantılarıdır. Gerçi bu iki örgüttü Türkiye tarafından terör örgütü olarak kabul edilmiştir. Maalesef Ortadoğu’da karışıklığın devam etmesi savaş sanayine hizmet edeceği gibi Batı’nın petrol ihtiyacını da garanti edecektir. Ayrıca karışıklığın devam etmesi İsrail'in güvenliğine katkıda bulunacaktır. Her ne kadar karışıklık olursa olsun Türkiye güney misakı millî sınırları içerisinde herhangi bir devletin kurulmasına asla izin vermemelidir. Ortadoğu bataklık değil fırsat alanıdır. Son beş yıl içinde ABD’nin çekilmesinden dolayı oluşan liderlikteki vakum Türkiye için büyük bir fırsattır.

TÜRKİYE NE YAPMALI?
Dünya düzeninde Batı hangi örgütün terör örgütü olduğuna karar verir. Türkiye’nin güneyindeki bazı örgütler Batı tarafından terör örgütü ilan edilmiştir. Bunun iki anlamı vardır. Birincisi ben bu örgütlerle savaşarak silah sanayimi canlı tutacağım ikincisi de seni siyasi olarak kontrol edeceğim. Türkiye'de aynı felsefeden hareketle terör örgütlerini kendi lehine kullanabilir. Tıpkı Batı’nın yaptığı gibi. Bunun detayları en ince ayrıntılara kadar Batı sisteminde vardır. Özet olarak Batı’da kuvvetli bir istihbarat ağına sahip olmanız konunun yarısını çözmektir. Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) Ortadoğu'dan ziyade Batı’da kuvvetlenmesi gerekmektedir. Zira sizin büyük devlet olmanızdaki en büyük engel Ortadoğu'dan ziyade Batı’dır. Batı’da kuvvetli istihbarat ağı olan bir MİT teşkilatı Türkiye'nin güvenlik alanında birinci önceliği olmalıdır. MİT’in bilhassa ABD, Almanya, İngiltere ve Fransa'da kuvvetli bir şekilde teşkilatlanması gerekmektedir. Kaldı ki bu teşkilata kalifiye eleman bulmak geçmişte olduğu gibi şimdi sorun değildir. Zira birçok yabancı dil bilen üniversite mezunu genç iş aramaktadır. Sizin büyük devlet olmanız ancak Batılı büyük devletlerin ne yaptığını bilmenizden geçmektedir. Ortadoğu’yu takip etmeniz ikinci önceliğiniz olabilir. Bütün bunları yapabilmek için siyasi irade gerekmektedir. Bu irade de gerek Sayın Erdoğan'da gerekse Sayın Davutoğlu’nda fazlasıyla vardır. Kaldı ki bu ikili gerek Suriye politikaları gerekse dünya vizyonları ve kapasiteleri gereği Türkiye için büyük bir nimettir. Zira Suriye politikası Türkiye’ye büyük bir fırsat doğurmuştur.