22 Mayıs günü iş dünyamızın örnek girişimlerinden biri olan benim de mütevelli heyetinde bulunduğum TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi salonlarında mensubu olmakla her zaman gurur duyduğum Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin 70. Genel Kurul’u yapıldı.

Ülkemizin her yerinden gelen bini aşkın kalkınmamızın öncüleri vatanperver kanaat önderleri bir bayram havasında mutluluk içinde kucaklaşarak salonu doldurdu. 1 milyon 576 bini aşan üye kuruluşlarıyla 12 milyon insanımıza ekmek kapısı olan KOBİ nitelikli kuruluşlarla büyük işletmelerin temsilcileri her zamanki birlik ve beraberlik görüntüsü ile kongreyi oluşturdular. Sivil toplum kuruluş temsilcileri, siyasi partilerimizi temsilen milletvekilleri, üst düzey bürokratlar oradaydı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Vekili’nin salona girmeleri alkışlarla karşılandı.

HER YIL ORTALAMA YÜZDE 8 BÜYÜMEYE İHTİYACIMIZ VAR 
Millet olarak acısını yüreğimizde hissettiğimiz Soma'da meydana gelen feci iş kazası sonucu kaybettiğimiz 302 şehidimiz tekraren rahmetle anılarak, geride kalan ailelerinin, 400’ü aşan yetim ve öksüz yavrularının durumları hakkındaki anlamlı uyarılarla kongre başladı. 
Değerli Başkan Rıfat Hisarcıklıoğlu'nun çok anlamlı, kırmadan, gücendirmeden, yol gösteren,  iş dünyamızın beklentilerini dile getiren, aynı zamanda dünyadaki gelişmelere ışık tutan kapsamlı konuşması cidden her türlü takdirin üzerinde idi.
Özet olarak; hükümetten çok şeyler isteyen tarzda değildi. “Huzura ihtiyacımız var, huzur bulalım ki hepimiz işimize odaklanalım, daha fazla üretim, daha fazla yatırım, daha fazla ihracat yapalım”, “Cumhuriyet'imizin 100. kuruluş yıldönümü olan 2023 yılındaki beklentilerimize ulaşabilmek istiyorsak her yıl ortalama yüzde 8 büyümeye ihtiyacımız var. Bunun için yeni bir büyüme ve strateji modeline ihtiyacımız var”  diyordu ve ilave ediyordu: “Bakınız dünya gelecek için neleri tartışıp önlemler alıyor, küreselleşme sürecinde tüm dünyayı değiştirecek ve bizi de etkisi altına alacak yedi küresel trende”  dikkat çekiyordu. 
Bu önemli uyarısı bile biraz sonra arz edeceğim kısır siyasi çekişmelere ışık tutmadı ve maalesef tartışmalar arasında kayboldu gitti. Bu nedenle çok önemsediğim bu uyarıların özetini sunmayı yararlı görüyorum.
KÜRESEL TİCARET VE YATIRIM ORTAMI DEĞİŞİYOR
Küresel finansman iklimi değişiyor; ABD Merkez Bankası’na ekonomik bakımdan daha bağımlı hale geliyoruz.
Küresel ticaret ve yatırım ortamı değişiyor; Bölgesel dengeler hız kazanıyor. Buna bizim de ayak uydurmamız gerekecek.
Ekonomimizin ve hayatımızın vazgeçilmezi olan enerji haritası da değişiyor; Dışa bağımlı ve enerji güvenliği olmayan ülkemizin bu konuda daha da duyarlı olması gerekmektedir.
Ülkeler arası rekabet, girişimcinin ana unsuru haline gelmektedir; Ülkemizde bu konu hala gerektiği desteği görmemektedir.                                                                                                                                                               
İnternet ekonomik gücün bel kemiği haline dönüşmektedir; Ülkemizdeki gibi oyun, eğlence, sosyal medya ağırlıklı kullanılmamakta, internet; bilişimde ve ticarette dünyaya açılan fırsatı oluşturmaktadır.
SANAYİ POLİTİKALARINI GELİŞTİRMELİYİZ
Orta sınıf dünyada hızla büyümekte ve bu sınıfın büyütmekte olduğu pazarlara hızla ayak uydurarak alt yapıyı ve sanayii politikalarını geliştirme durumundayız.
Büyüyen şehirleşme hareketine ayak uydurmak zorunluluğu ile karşı karşıyayız zira ülkeler arası rekabetin yanı sıra şehirlerarası rekabete yönelinmekte, akıllı şehirler geliştirilmektedir.
Sonuç olarak;  Sayın Başkanın konuşmalarından sonra ne yazık ki mahalli seçimlerle iyice gerilen siyasi atışmalar, karşılıklı çatışmalar genel kurulda da boy gösterdi. Delegelerin zaman zaman alkışlamalarına rağmen toplantı sonrası, beklentilerine liderlerden cevap alamadıklarını açıkça belirttiler. 
Toplumsal mutabakatın sağlanabilmesi hususunda delegeler arasında böylesine önemli bir genel kurulun fırsat ortamı sağlayabileceği inancı hakimdi. Hal böyleyken; liderler arasında Soma acılarıyla başlayan ve karşılıklı suçlamalarla devam eden bir tartışma ortamı olması oldukça düşündürücüydü.
Oysaki, belki bu toplantıda gösterilecek karşılıklı özveri ve saygı ortamı Cumhuriyet tarihimizde ilk defa halk tarafından seçilecek Cumhurbaşkanlığı için iyi bir siyasi ortam hazırlayabilirdi. 
Ne yazık ki gerçekleşmedi. Liderlerden; İş dünyasını, ekonomimizi, sosyal hayatımızı,      dünyada ki hızlı gelişmeler karşısında politikalarımızın ve projelerimizin neler olduğunun tartışılması beklenirdi. Ancak siyasi atışmaların, çatışmaların ve çekişmelerin yine ekonomik ve sosyal tedbirlerin önüne geçtiğini üzülerek yaşadık.
Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanlığım döneminde 40. ile 45. Genel Kurulları yaşamış ve hasbelkader çok önemli hizmetlerin sunulduğu 58 ve 59. hükümetlerimizde bulunmuş Sanayi ve Ticaret Bakanı olarak; 70. Genel Kurul görüşmelerini takip ederken gördüm ki: Geçen 24 yılın sonunda nüfusumuz artmış, Gayri Safi Milli Hasılamız büyümüş, ihracatımız 3 milyar dolarlardan 150 milyar dolarları aşmış, sayılamayacak birçok gelişmeler elde edilmiş.  Ancak tartışmalar ve sorunların çözümüne bakışımız ne yazık ki büyük ölçüde 24 yıl önceki seviyelerde kalmış.
Günlük kısır tartışmalar sürüp gitmekte, oysa ki, siyasi istikrar olmadan, sosyal barış sağlanmadan güven ve huzur elde edilmeden böyle bir ortamda hedeflenen sürdürülebilir bir ekonomik büyümeyi elde etmek imkansız.
Kaybedilince geri kazanamayacağımız tek unsur zaman, oysaki çok çalışmak dünya ile yarışmak, rekabet gücü yüksek ülke, rekabet gücü yüksek kuruluşlar olmak zorundayız. Yoksa teknolojik, ekonomik sömürge olmaktan kurtulamayız. Yarın çok geç olabilir...