Türk halkı 10 Ağustos’ta yeni Türkiye’nin cumhurbaşkanını seçecek. Halkın seçtiği cumhurbaşkanının yönettiği yeni Türkiye’ye, yeni bir anayasa yapılması şarttır. 21. yüzyılın Türkiye’nin yüzyılı olmasını istiyorsak başkanlık sistemine geçmeliyiz.

Türk siyasi hayatında çok partili sisteme geçtikten bu yana (1946-2014) yaklaşık 70 yılda tabuları yıkan sıra dışı iki lider rahmetli Özal ve son başbakan Tayyip Erdoğan’dır. Her iki lider de içlerinden çıktıkları partilerin kapatılmasının ardından kendi partilerini kurdular ve bir yıl içinde tek başına iktidara gelmeyi başardılar.
Özal’ın işi biraz daha kolaydı. Zira 1983’te Özal’ın karşısında bir emekli asker ile bir emekli bürokratın kurduğu iki tabansız parti vardı. Erdoğan ise 2002’de hem yasaklıydı hem de karşısında nispeten güçlü sayılabilecek liderler vardı. Erdoğan’ın şansı ise 2001 kriziyle üçlü koalisyonun dibe vurmasıydı. Her iki lider radikal kararlara imza atan yenilikçi, reformist liderler oldular.

ÖZAL, TÜRKİYE’Yİ DÜNYAYA AÇTI
Özal, Türkiye’yi bürokrasi çarkından kurtarıp serbest piyasa ile tanıştırdı. Türk insanına ihracatı öğretti ve dünyaya açtı. Altı yıllık başbakanlık görevinin ardından 1989’da hem de kaybettiği yerel seçimden sonra cesaretle Çankaya’ya çıkarak cumhurbaşkanı oldu. İhtilalin lideri Kenan Evren’den cumhurbaşkanlığını devraldığı Çankaya’daki törende tarihi bir gün yaşanmıştı. Üç buçuk yıllık cumhurbaşkanlığı süresince Demirel’in başını çektiği iktidar Özal’a rahat yüzü göstermedi. Özal dönemi dev projelerin ve yatırımların başladığı bir dönemdi. Aynı zamanda partinin geniş yelpazesi sebebiyle yolsuzlukların da arttığı bir dönem oldu. Fakat Özal Çankaya’da görevi başında vefat edince halk onun
kıymetini geç de olsa anladı. Cenazesine milyonlarca insan gözyaşıyla eşlik etti. 1993 yılında Özal’ın cenazesinin 22 Nisan’da toprağa verildiği gün TGRT’nin ilk yayın günüydü. Biz de canlı yayında gazeteci olarak görevliydik. Rahmetli Özal, gerçekten sivil, demokrat ve dindar cumhurbaşkanı olarak tarihe geçti.

6 SEÇİM 2 REFERANDUM KAZANAN TEK LİDER ERDOĞAN
Erdoğan ise 2002 seçimlerinde her türlü engellemeye rağmen yasaklı lider olarak cumhuriyet tarihinde ilk defa tek başına iktidara gelmeyi başardı. Dört ay sonra ara seçimle parlamentoya girip başbakan oldu. Demokrasi tarihinde üç defa genel seçimlerde oylarını artırarak iktidarını 12 yıl sürdürdü. Gerek AB reformları gerek TL’den beş sıfır atılması, gerekse Anayasa ve Cumhurbaşkanlığı Referandumları’nın yanı sıra ekonomide dev adımlar Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde atıldı. Türkiye, son on yılda Doğu Avrupa, Ortadoğu ve Orta Asya’nın lider ülkesi oldu.

İKİSİ DE BAŞKANLIK SİSTEMİNİ SAVUNDU
Özal ve Erdoğan’ın ortak yönleri arasında cesaret ve dirayetle zaaf göstermeden yönetim anlayışına sahip olduklarını görüyoruz. Her ikisi de Türkiye için en iyisinin başkanlık sistemi olduğunu savundular. Biz de bu fikre iştirak ediyoruz. Özal, cumhurbaşkanı olduktan sonra Türk dünyasının bağımsızlığını yeni kazanan liderlerini Çankaya’da toplamış ve “21. yüzyıl Türklerin yüzyılı olacaktır” demişti. Özal, Kürt sorununun Türkiye’nin gelişmesindeki en büyük engel olduğunu 25 yıl önce görmüş, ancak sorunu çözmek için ömrü vefa etmemişti. Erdoğan ise Özal’dan birkaç adım ileri giderek çözüm sürecini başlattı. Halen bu süreç her türlü engellemeye rağmen başarı ile devam ediyor. Erdoğan, 10 Ağustos’ta büyük bir ihtimalle halkın oylarıyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olarak Çankaya’ya çıkacaktır. Gezi olayları ile 17-25 Aralık darbe girişimlerini savuşturan Erdoğan, Çankaya’da hiç şüphesiz farklı bir cumhurbaşkanı profili çizecektir. Muhalifler Özal’a alıştıkları gibi Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına da alışacaklardır.