Öyle anlar vardır ki hiç unutulmaz. Bazen bu anlar acı hatıraları bazen de tatlı hülyaları anımsatır bizlere. Hayat bazen istediklerimizi, bazen de istemediklerimizi sunar bizlere. Böyle bir süreçte insanlar yaşamak ya da yaşamamak (yaşarken ölmek) arasında met cezirler yaşar. İnsanın yaşayabileceği en acı anlar ise daha son nefesini vermeden tıpkı kara toprak altında imiş gibi bir yaşam sürdüğü anlar olsa gerek. Bu durum kimi zaman bizden kimi zamanda çevremizdekiler tarafından kaynaklanır.

Dünyanın kendi etrafını dönmesi için ihtiyaç duyduğu belirli bir zaman dilimi vardır. Tıpkı Ay’ın dünyanın etrafını dönmesi gibi. Veyahut da güneşin dünyaya belirli bir mesafe uzaklıkta olması gerektiği için dünyada ideal, yaşanabilir bir ısı durumu hakimdir. Aksi takdirde güneş dünyaya biraz uzak olsa dünyayı buzulların kaplayacağı, biraz daha yakın olsa dünyayı sıcakların kavuracağı yaşanılmaz bir ortam olacağı gibi. Dünya kendi etrafında dönerken 24 saatte değil de bu sefer 30 saatte dönmek istiyorum demez, çünkü o kendisine verilen görevi zamanında ve gerektiği gibi yapmak zorundadır. Aksi takdirde üzerinde barındırdığı canlı cansız tüm varlıklara ne kadar zarar vereceğini bilir.
Günlük yaşamda da bizler bazen tek başımıza ve genellikle de birden fazla kişiyle birlikte bir koşturmaca içindeyiz. Herkesin yapması gereken görevler söz konusudur.  Görevin adı ne olursa olsun layıkıyla yerine getirilmediği zaman kendi ayağımıza vurulan pranga misali bizi bir arpa boyu ileri götüremez. Prangaları açmanın en temel anahtarı ise sorumluluk duygusudur. 

SORUMLU OLMAK, MESUL OLMAK NE İFADE EDER?
Birçok anlam yüklenebilmekle beraber en temel anlamda ilgilisine (kişi, olay ve nesne9 karşı gerekeni zamanında ve gerektiği gibi yerine getirmektir. Eğer bu görev zamanında yapılmıyorsa, geç gelen adaletin adalet olmadığı gibi (idamdan sonra af gelmesi), yapılanda hiç yapılmamış gibidir. Günümüzde en sık yaşanan vakalarda ise “abi yoldayım geliyorum” deyip hala evde çayını içen kişi gibi, “işi haftaya yetiştiririz” deyip aradan on beş gün geçmesine rağmen “haftalar bitmedi ya” diye cevap aldığımız gibi sayılabilecek birçok örnek vardır. 
Zaman kriteri sorumlu olmanın en temel göstergelerinden biridir. Zamanında yapılmayan eylemler (mazeret gösterilmeksizin) işin mimarı hakkında birçok ipucu vermektedir. Zamanın da olumlu yada olumsuz mutlak surette detaylı bilgilendirme yapılmalıdır. Aksi takdirde hem kendimizin hem de karşı tarafın zamanını gasp etmekle birlikte iş yükü de artırılmış olmaktadır. Bunun yanında prestij kaybı da unutulmamalıdır. 

SORUMLULUK SAHİBİ BİREYLER OLDUKÇA YAŞAM DAHA GÜZEL
Sorumluluk sahibi insan duyarlı insandır. Çevresindekileri zor duruma sokmaz, aksine onların eli ayağı olarak hayatlarını kolaylaştırır. Nasıl ki yerlere çöp atıldığı zaman temizlik işi yapanların işi yükünü artırıp, bununla da birlikte çevredekileri rahatsız ediyorsa tam tersi bir durum ise çevreye daha fazla huzur verecektir. Çöp atmayan sorumluluk sahibi bireyler oldukça yaşam daha güzel, daha temiz olacaktır.
Hep birlikte yaşadığımız tek bir dünya var. Kimse kimsenin dünyasını karartma hak ve salahiyetine malik değildir. Kötülerin kazandığı bir dünya olsun istemiyorsak kırmızı ışıkta geçen aracın yayaya çarpmasını, sokakta avazının çıktığı kadar bağıran insanları, güneşli bir günde yanan sokak lambalarını görmezden gelemeyiz, gelmemeliyiz de.